Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Kanı kan ile temizlemek.. Suudilerin emrindeyiz!

Son iki haftadır Suudi Arabistan'ın gizli yazışmalarını yayınlayan Wikileaks'in sahibi Assange son bombasını Türkiye ile ilgili patlattı.

Assange'in elindeki gizli belgelere göre Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye Esad'tan kurtulmak için 2012 başlarında bir araya gelmiş ve kendi aralarında anlaşma imzalamışlar.

Aslında bunu bilmeyen yok ama Assange bunun belgesinden söz ediyor.

Çünkü Suriye'de olayların Haziran 2012 tarihinden itibaren Katar ve Suudi Arabistan uçakları sürekli olarak Türkiye'ye silah ve askeri malzeme taşımış ve bu silahlar binlerce TIR ile Öncüpınar(Kilis) ve Cilvegözü(Hatay) sınır kapılarından Suriye'ye taşınarak orada savaşan terör örgütlerine dağıtılmış.

Bu da yetmemiş yine aynı ülkelerin sponsorluğunda onlarca gemi Libya'dan Mersin ve İskenderun limanlarına silah ve terörist taşımıştır.

Bu da yetmedi Katar, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Ürdün ve Müslüman Kardeşler yönetiminde Mısır ve Tunus kendi ülkelerinden ve dünyanın dört bir tarafından on binlerce teröristi Türkiye üzerinden Suriye'ye soktu.

Geçen süre içinde ne silah taşınması ne de militanların Suriye'ye taşınması durmadı, devam ediyor.

Yani ABD önderliğinde IŞİD'e karşı uluslararası koalisyonun kurulması Türkiye'nin Suriye politikasını etkilemedi ve etkilemiyor. Etkilemediği için de bugün Ankara Suriye'de savaştan söz ediyor.

Yani akıttığı kanı şimdi yeni kan ile temizlemek istiyor.

Oysa söylediği herşey yalan ve çelişkili.

Örneğin Suriye'nin kuzeyinde Kürt devletine izin vermeyeceğini söyleyen Ankara askeri yığınağını Kilis tarafında yapıyor.

Oysa Kürtler Doğu tarafında ve sınırın yaklaşık 600 kilometresini kontrol ediyor.

Kilis tarafına yerleştirilen Türk askeri ise büyük olasılıkla Öncüpınar ve Cilvegözü sınır kapılarını koruyacaktır.

4 yıldır yaptığı gibi.

Çünkü bu kapılar ÖSO, Nusra ve Türkiye dostu gruplar tarafından kontrol ediliyor ve Türkiye olası IŞİD saldırılarına karşın bu grupları koruyor, koruyacak.

Ayrıca bu gruplara gönderilen silahlar ve her türlü malzeme bu iki sınır kapısından Suriye'ye sokuluyor .

Terör örgütlerinin tüm lider, komutan ve militanları bu kapıları kullanarak Türkiye'ye girip çıkıyor ve dünyayı dolaşıyorlar.

Özetle son dönemde koparılan yaygaranın gerçek nedeni IŞİD'i bu iki kapıdan uzak tutmaktır.

Kaldı ki PYD ve Suriye ordusu karşısındaki yenilgilerinden sonra IŞİD her iki sınır kapısına yönelik kapsamlı bir saldırı gerçekleştiremeyecek ve Türk ordusu ile çatışmayı göze alamayacaktır.

Ankara ise IŞİD'i provake ederek Türk askerini Suriye topraklarına sokmayı planlamaktadır.

Ankara uluslararası ve özellikle ABD ve Rusya'nın tepkilerine göre bu askerin Suriye'de kalıp kalmayacağına karar verecektir.

Oysa Erdoğan ve Davutoğlu'nun tüm tehditlerinde IŞİD'ten değil PYD'den söz ediliyor.

Yani Erdoğan ve Davutoğlu hiç bir zaman 'IŞİD'in İslam devletine izin vermeyeceğiz' demediler ve demiyorlar.

Suriye krizinin başlangıcında PYD lideri Salih Müslim ile İstanbul, Ankara ve Erbil'de bir çok kez buluşan Davutoğlu 'Esad'a karşı ayaklanın size her türlü desteği verelim' demişti.

Ama PYD ayaklanmayınca bu kez Ankara Kürtleri sıkıştıran IŞİD'e destek vermeye başladı.

Tüm bu anlattıklarımla ilgili olarak Arap ve Kürt medyasında yüzlerce haber yayınlandı.

Arap medyasında ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 27 Mart'taki Riyad ziyareti ve yeni Kral Selman ile görüşmesi ile ilgili olarak çok şey yayınlandı.

Bu yayınlara bakılırsa Selman Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye konusunda yeni bir anlaşmaya varmış. Buna göre Türkiye Esad'tan kurtulmak için daha fazla çaba harcayacak bunun karşılığında da Suudi Arabistan'dan büyük miktarda mali destek alacak. Ankara'nın son dönem politikasına bu çerçevede bakılabilir.

Son 3 ayda Suriye'de yaşanan gelişmeler ayrıca bu anlaşmayı doğrulamaktadır.

Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye destekli terör örgütlerinin komutan ve liderleri Nisan başında İstanbul'da toplandı ve ortak bir komutanlık kurmaya karar verdiler.

Kısa bir süre sonra bu örgütlere bağlı binlerce terörist Türkiye tarafından saldırarak İdlib ve Cisr Elşuğur'u işgal ederek Alevilere karşı katliamlara giriştiler. Bundan kısa bir süre sonra aynı gruplara bağlı binlerce terörist İsrail'in de desteğini alarak Daraa yani Güney cephesinden saldırarak Dürzilerin yoğunlukta yaşadığı Suveyda kentine saldırdı.

Bu da yetmedi IŞİD İşgal ettiği Ramadi'deki Irak ordusunun silahlarını alarak gelip tarihi Palmira antik şehrini ve çevresini işgal etti.

Özetle Esad karşıtı tüm terör örgütleri dolaylı da olsa el ele verip birlikte hareket ediyor.

İlgili bölgesel ülkeler de bu örgütlere bildik desteklerine devam ediyor.

Bu ülkelerin başında da Türkiye geliyor.

Yani AKP yönetiminde Türkiye.

Yani kurulacak hükümet Türkiye sorunlarını çözmeye çabalayacak ama çok öncesinde AKP'nin Suriye'de akıttığı kanı temizlemeye çalışacak.

Yeni hükümet bunu başaramazsa AKP kanı ve yolsuzlukların tüm pisliklerini kan ile temizlemeye çabalayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar