Bekle bizi İstanbul!

Hafta sonu İstanbul’da bir ‘fetih’ şarlatanlığı yaşandı. Bu fukara milletin vergilerinden milyonlarca liranın saçıldığı şaşaalı ‘fetih’ kutlamasında, adına cumhurbaşkanı denen unsur, 23 Nisan Başbakanı, devletin valiliği, belediye başkanlığı falan, hep beraber AKP’nin seçim çığırtkanlığını yaptılar. Hep beraber kendi yasalarını çiğnediler. Pişkince...
Ve İstanbul’un üstüne beton döküp dünyanın en güzel coğrafyasında kurulu bu şehri ucubeye çeviren her kim varsa hepsi oradaydı...

***

Sahi, neyi fethettiniz birader siz?
Bu kent, o çürümüş, o aşağılık Osmanlı Hanedanı’nın iradesi altında İngilizlere teslim edilmedi miydi? Bitti orada o sizin ‘fetih’ dediğiniz nesne!
Bu şehri Kuvayı Milliye fethetti!
Sizin şimdi yere göğe sığdıramadığınız o katil ve aşağılık Osmanlı, tekmil şeyhülislamları, mollaları, kadıları, emniyet amirleri ile birlikte İngiliz’in kucağına oturmuş Boğaz sefası yaparken, 17 yaşında dağa çıkıp Kuvayı Milliye saflarına katılan Doktor Hikmet fethetti İstanbul’u...
Hele kesin her gece evlerimize tıkıştırdığınız o bet sesinizi!
Haddinize değildir sizin fetihten bahsetmek...

***

Siz bu İstanbul’u emperyalist sermayeye teslim ettiniz. “Milletin a...na koyacağız” diye ortalıkta dolanan müteahhitlerinizle bağrını yardınız güzelim şehrin! Her yerde görgüsüzlük abideleriniz yükseliyor!
Sizin adamlığınız, Zorlu’nun Boğaz’ın tepesine diktiği, yüzbinlerce metrekaresi kaçak ucube gökdelenleri kadardır!
Siz İstanbul’u mahvettiniz. Emperyalist sermayeyle kucak kucağa cılkını çıkardınız, bulduğunuz her karışını ranta çevirdiniz, tepelerini leş gibi Arap şeyhlerine peşkeş çektiniz!..
Cübbeli-sarıklı şarlatanlarınızla, papyonlu patronlarınızla, o uğursuz sermayenizle, siz İstanbul’u gasp ettiniz!
HHH
Vedat Türkali’nin o muhteşem şiirinde dediği gibi, “Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul.”
Ve biz İstanbul’u yeniden fethedeceğiz! Vedat Amca’nın dizelerindeki gibi... Bekle bizi...

***

“Et tereyağı şeker
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
Hürriyet yok
Ekmek yok
Hak yok
Kolların ardından bağlandı
Kesildi yolbaşların
Haramilerin gayrısına yaşamak yok
Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entelektüel
Ve sen
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
Seni öldürürler
Seni sürerler
...

Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
Haramilerin elinde
...

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanıtını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın”

Önceki ve Sonraki Yazılar