Uzlaşma ve onur!

Koalisyon görüşmelerinin başlayacağı şu günlerde “uzlaşma” kavramı yeniden dolaşıma çıktı. Böyle olması doğal.

Ancak bu kavrama mistik bir anlam yüklemenin de gereği yok. Çünkü her uzlaşma iyi birşey değildir.

Güncel soru şudur; kiminle nasıl uzlaşacağız?
Örneğin bir insanın celladıyla uzlaşması mümkün mü? Sizin başınızı kesecek ya da canınızı alacak bir cellatla nerede uzlaşacaksınız.
Sizin özgürlüğünüzü gaspeden bir despot ya da diktatörle nasıl anlaşacaksınız?

Sizin tarihsel kazanımlarınızı ortadan kaldıran, hakaret eden, yaşam alanlarınızı daraltan gericilikle ne adına ve nasıl uzlaşacaksınız? Çizgiyi nereden çekeceksiniz?

Türkiye’nin geldiği bu tarihsel kavşakta, hiçbir siyasal, ahlaki temeli olmayan bir uzlaşma çabası, büyük bir başarısızlık yaşayan siyasal İslamcıları kurtarma ve böylece toplumun bütün ilerici ve aydınlanmacı güçlerinin hak kayıplarının kalıcılaştırılması sonucunu yaratacaktır.
AKP ile her uzlaşma girişimi, gericiliğin bir parçası olmak anlamına gelecektir.

Bu anlamda MHP’nin AKP’ye verdiği desteğin şaşırtıcı hiçbir yanı yok. MHP, birçok bakımdan AKP’den daha tutucu ve daha sağda yer alan bir partidir.
MHP tercihini de bu geçmişten yana yaptığı anlaşılıyor. Bu tercih MHP’ye pahalıyla mal olacak ve kendi faşist/faşizan çekirdeğine doğru daralacaktır. Yani  cumhuriyetçi ve laik oyları kaybedecektir.
MHP seçimini yaptı. Bu seçim sürpriz olmadığı gibi MHP’nin ‘fıtratına’ da uygundur.

Sorun cumhuriyetçi ve sol seçmende! Kendisini istatistik uzmanı sanan bazı CHP’li seçmenlerin barajı aşsın diye MHP’ye verdikleri oy yanlarına kar kaldı.

Bugün yapılması gereken şey, AKP-MHP blokuna karşı topyekün muhalefettir.
Her uzlaşma onurlu değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar