Davutoğlu'nun hamlesi Saray'ı aşabilecek mi?

AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4 saat 20 dakika süren görüşmesinden yayılan hava koalisyon umutlarını artıran bir algı yaratsa da perde gerisindeki hesaplar ortaklığın o kadar da kolay olmadığını gösteriyor.

CHP, başından bu yana samimi, sorumlu, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yol izliyor.

Olası seçimde rakibine koz vermemeyi de dikkate alarak görüşmelerde son derece özenliydi. 14 maddelik ilkelerini ilk günden açıkladı.

Önceki gün gerçekleşen koalisyon zirvesinde de o ilkelerinden taviz vermedi.

Kılıçdaroğlu 4 yılı kapsayan “yüksek profilli restorasyon hükümeti” kurmayı önerdi.

Anayasa, Kürt sorunu, dış politika, ekonomi, eğitim konularında köklü değişikliklerin altını çizdi.

Bu bağlamda ilgili bakanlıklarda sorumluluk üstlenmeyi talep etti.

Dışişleri, İçişleri, Adalet, Milli Eğitimi almak istediklerini söyledi.

“Kan davası arayışı içinde değiliz” diyerek 17- 25 Aralık’la ilgili sürecin bağımsız yargı ve Meclis’in inisiyatifine bırakılmasından yana tavır aldı.

***

AKP, CHP’nin öne sürdüğü bazı başlıklara temelden itiraz ediyor.

CHP’nin dış politika, 8 yıllık eğitim, mecburi din dersi, Kürt sorunu, yeni Anayasa, restorasyon hükümeti, ortaklığın süresi, Cumhurbaşkanı’nın seçimi, yetkileri, sınırları başlıklarında değişiklik önerilerine Saray’ın da baskısı ile AKP kanadı sıcak bakmıyor.

Tartışmaların başında ise hükümetin kapsamı, süresi ve niteliği geliyor.

Davutoğlu “özel gündemli kısa süreli reform hükümeti” isterken, CHP 4 yıllık restorasyon hükümetinde ısrar ediyor.

Davutoğlu “kapsam ve süre konuşulabilir” diyor ama “restorasyona” karşı çıkıyor.

13 yılın hükümet icraatının sorgulanıyor imajından rahatsız.

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu anlaşmazlıkları tespit ettiler ama her iki parti kurmayları bunları “aşılabilir”, “mesafe alınabilir” buluyor.

***

Daha önce Saray’ın erken seçim ısrarına direnemeyen Davutoğlu gelinen noktada belli gerekçelerle koalisyon kurmak istiyor, CHP liderine önerisini biraz daha somutlaştırdı. Ülke kaosa sürüklenirken masadan kalkarsa bunu izah etmenin zorluğunu biliyor.

Hem kendisini hem de AKP’nin geleceğini derinden etkileyecek kararı almakta zorlanıyor.

O nedenle Saray ‘ı da ikna edebileceğini düşündüğü yeni bir “durum kurtarma” hamlesi yaptı. “Özel gündemli, kısa süreli hükümet” önerisini masaya getirdi.

Bir ya da iki yıla yıla yayılan geniş tabanlı reform hükümetinden söz ediliyor.

Sınırlı süreli AKP-CHP koalisyon hükümeti kurulursa HDP’nin de bu yapıya dışarıdan destek olabileceği düşünülüyor.

Özel gündemden kasıt yükselen şiddetin ateşini düşürmek, barajı indirmek, seçim ve siyasi partiler yasasını değiştirmek, olabiliyorsa küçük çaplı anayasa değişikliklerini gerçekleştirerek seçime gitmek.

Yine özel gündemli ama seçim temelli bir ikinci seçenek de masaya gelmiş.

***

Yeni plan Davutoğlu’nun kişisel geleceğini de etkileyecek.

Seçim kararı alınırsa, AKP kongresi de sandık sonrasına ertelenecek.

Oysa anketler AKP adına iç acıcı değil.

Davutoğlu bu tablo ile gidilecek seçimde tek başına iktidarı çıkarmanın güçlüğünü görüyor.

Sandık gelirse sadece AKP kaybetmeyecek.

Davutoğlu’nun genel başkanlık ve başbakanlık koltuğuna veda etmesi anlamı taşıyacak.

İkinci kez seçimi kaybeder, AKP’yi iktidar yapamazsa Davutoğlu ertelenen kongrede makamlarına veda edecek.

Kısa süreli koalisyon kurabilirse bir taşla birden çok kuş vuracak.

Hem kendini hem partisini kurtaracak. Sonbahardaki kongreye koalisyon hükümetinin başbakanı olarak gidecek.

Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğunu koruyabilecek.

Bir yıl içinde ekonomi ve siyasetin yüksek ateşini düşürecek. 7 Haziran’ın AKP hanesine yazan kötü izlerini silecek.

O arada barajı düşürüp, HDP’nin geleneksel oyuna çekilmesini, Meclis’e düşük sayıda vekille girmesini sağlayacak.

Seçim ve Siyasi Partiler Yasasında iktidar adına faydacı değişiklikler yapıp, özelikle de bölgede taşımalı oy sistemini yaşama geçirecek.

Zamanı gelince de “seçim” diyerek yeniden tek başına iktidarı zorlayacak!

***

Davutoğlu yeni oyun planları üreterek bağımsızlığını ilan etmek, liderliğini tescillemek ve geleceğe taşımak istiyor olabilir ancak bu girişime Saray ne diyecek?

Davutoğlu’nun bir hesabı var da Saray’ın yok mu?

Erdoğan “Koalisyon riskini almak yerine erken seçim riskini al! Olmuyorsa koalisyonu seçimden sonra dene!” demeyecek mi?

Derse Davutoğlu ne yapacak?

Peki Saray’ın yeni sandıkta yenilgiyi öngörüp Davutoğlu çizgisine gelmesi mümkün mü?


İlk günden bu yana seçim diye direten Saray bir süredir suskun.

Neden?

Hükümet kurulmasını engelleyen kişi olmak istemediğinden mi yoksa erken seçimde bir şeyin değişmeyeceğini anlayıp koalisyonu kolaylaştırmak için mi?

Bu bağlamda Erdoğan-Davutoğlu görüşmesi önem kazanıyor.

O görüşmenin ardından Saray erken seçimde direniyor mu, öyle ise Davutoğlu boyun mu eğecek yoksa kendi hedefine mi yürüyecek anlayabileceğiz.

Ancak altını çizmekte yarar var, düne kadar Saray’dan “Erken seçim” rüzgarı esmeye devam ediyordu.

Bir geri adım çağrıştıracak gözlem de söz konusu değildi.

Ne demişti Saray’ın en yakın kurmayı Ömer Çelik uzun zirvenin ardından? “Son nokta konuluncaya kadar, hala ilk günkü gibiyiz...”

O sözler olası ortaklığın temkinli dili mi sayılmalı yoksa Saray havasını da yansıtan gecenin “koalisyon olmayacağını” ifade eden şifresi mi kabul edilmeli?

Son nokta konulmadığına göre...

Ve pazartesi günü Davutoğlu’nun her ihtimale karşı MHP’ye gidebileceğini de anımsatalım...

***

Kuşku yok, Saray sendromu aşılmadan ya da çıkmazı görüp fikir değiştirmeden CHP ile bir koalisyon kurulmasının güçlüğü ortada...

Her şeye rağmen aşılabilir mi?

Çok çok zor ama imkansız değil!

Siyaset sürprizlere açıktır.

İki gün daha sabredip, görelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar