2017

Geleceğe dair öngörülerim arasında en iddialı olanlardan birisi 2017 yılı hakkında olmuştur öteden beri. Takip eden dostlar bilirler. “2017 yılında devrim olacak” diye çok yazdım. 2015’den çok öncesinden beri yazarım bunu. Şimdi geldik 2016 yılına. Kehanetin doğru çıkması için önümüzde 2 tane 365 gün var. Hatta 2016 yılı 366 günmüş. Bir gün de avans var devrim yapmak için.
Devrim olursa herhalde memleketin baş kâhini ilan edilecek halim yok. Olmazsa da herhalde “yuh ulan bir devrimi dahi bilemedi bu salak” diyecek saftirik dostlar olmaz inşallah. Yani sen neredeyse yıllardır yazılarında defalarca sayısal lotoyu tuttur ama altı üstü 2017’de bir devrim olmadı diye seni çöpe atsınlar. Haksızlık olur bu.  Her yazar yanılabilir bir kere.
En azından biz 1 Kasım 2015 öncesi AKP iktidarına hödö hödö edip 1 Kasım seçim gecesi medya kariyerlerine oryantal dansöz olarak devam eden ana akımın yüzsüz kaşarlarından olmadık, olmayacağız. Ama merak etmeyin, o yüzsüzler de merak etmesinler her şeye rağmen 2017’de devrim olacak!
2015 yılı maalesef hem dünyada hem Türkiye’de hatırlanmak dahi istenmeyen bir yıl gibi geçti. Genel kanı bu yönde. 2015 yılında özellikle Türkiye’de umutların darbe yediği gözden kaçmıyor. Çok sayıda canların yitirildiği bir yıl oldu 2015.
Türkiye’de başta Suruç ve Ankara katliamları olmak üzere, dünyada başta Paris katliamları olmak üzere birtakım istihbarat servislerinin taşeron olarak kullandığı siyasal İslam terörizmi ve faşizmi elbette bütün gezegendeki devrimci ve demokratlarda umutlu olma gücünü örseledi. Bu durum da çok doğaldı elbette. Kimseye “neden umutsuzsun arkadaş, bak her gün güneş doğuyor, her sabah kuşlar ötüyor” deme şansı bile bırakılmadı ne yazık ki. Ne var ki durup dururken herkes pek neşeliyken devrimler de olmaz. Devrimler umutların neredeyse sıfırlandığı karanlıklardan doğar.  Ha 2017 olur, ha üç beş sene sarkar ama olur. Koskoca Nostradamus bile kaç kere çuvallamış, yanılırsam üstüme gelmeyin lütfen. AKP cemaat kavgasını 2011’de AKP yüzde 49 ile kazandığı zaman yazmış bir fakirdir bu kâhin dostunuz.  Acımasız olmayın bana karşı lütfen, eğer ki bütün şartlar oluştuğu halde 2017’de hala bir devrim bile yapamazsanız. Siz bir devrim yapamazsanız ben tek başıma ne yapayım kardeşim? Devrimi yıllar öncesinden haber vermişim zaten. Bir de gidip tek başıma devrim mi yapayım?  Yok, yani gerekirse onu da beleşe yaparım ama herkesin bir sabrı var son tahlilde. Sen yapmazsan ben yapmazsam kim yapacak hem bu devrimi?
Türkiye’nin karanlık iktidarı Hitler tipi başkanlık rejimini resmi hale getirip “yurtta palavra, cihanda palavra” siyasetine devam ettiği müddetçe daima bir devrim şansı vardır. Bunu herkes bir kenara not etsin. İşte o karanlık 2015 yılı da böyle bir seyir izledi bütün verdiği acılara rağmen. Acıları bal eylemek isteyenlere fırsatlar sundu.
Devrim umudunu çöpe atmak, hiç şüphesiz toplu katliamlarda ve sayısız ayrı vakalarda yitirilen bütün canlara karşı en büyük haksızlık olur. Onların hepsi solcu, sosyal demokrat, sosyalist, devrimci ve demokrat canlardı. En güzel insanlardı. Türkiye’yi ele geçirmiş çirkin insanlara teslim olmadı onlar. Canlarını verdiler.
Devrimciliği ve gerçek bir demokrasi umudunu elbette yaşatacağız. Değil sadece 2016’da, sonsuza dek yaşatacağız. İşin sonunda hırsız ve katil insan müsveddelerinden biri olmamak gibi onurlu bir hayat olacak elimizde en azından.
İnsanları ve insanlığı katledince cennete gideceğini sanan ruh hastalarına bırakmayacağız bu gezegeni ve ülkeyi. Hele bu ruh hastalarını bizzat yönlendirip kullanan malum kravatlı siyasi iradeye hiç bırakmayacağız.
Unutulmasın ve unutmasınlar ki bütün karanlık ve çirkin dönemlerin bir sonu vardır. 2016 yılı da o zalimlerin o mutlak sona yaklaştıkları bir yıl olacaktır. Hiç şüpheniz olmasın.
Bu zalimler miladi takvimden bile vaz geçerler 2017 korkusu yüzünden. Fakat korkunun ecele faydası yoktur. Devrimler kokuşmuş devletlerin kaza ve kaderidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar