Özgür Karabat: Milletin sesini TBMM’ye taşıma vakti

Özgür Karabat: Milletin sesini TBMM’ye taşıma vakti

CHP İstanbul milletvekili adayı Karabat, vaatlerden ekonomiye, KHK mağdurlarından Kürt meselesine YURT Gazetesi’nin sorularını yanıtladı. Meclis'teki en büyük mücadele odaklarının demokrasi ve adalet olacağını bildiren Karabat, halkı ayrıştıran, yurttaşları ötekileştiren siyaset anlayışına karşı, barışı ve birlikte yaşama kültürünü savunacaklarını söyledi. Karabat, “OHAL’e dayanan kayyumcu antidemokratik uygulamalara son vereceğiz” dedi. 

Barış CAN / YURT

CHP İstanbul milletvekili adayı Özgür Karabat, “Bir mutfakta yetiştik, şimdi deneyimlerimizi, sokağın sesini Meclis’e taşıma vakti. Sadece Başakşehir’i değil, İstanbul’u, Türkiye’yi temsil etme vakti. Yok edilmeye çalışılan Cumhuriyet değerlerine, parlamenter demokrasiye sahip çıkma vakti” dedi. Karabat, halkı ayrıştıran, yurttaşları ötekileştiren siyaset anlayışına karşı barışı ve birlikte yaşama kültürünü savunacaklarını kaydetti.
Gazetemize konuşan Özgür Karabat’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

*Yıllarca Başakşehir İlçe Başkanlığı yaptınız, yerel siyasette mücadele ettiniz, neden milletvekiliğine aday oldunuz? Halka ne vaat ediyorsunuz?

Öğrencilik yıllarımdan beri aktif siyasetin içindeyim. İlk günden beri etkili olabileceğimi düşündüğüm her alanda siyaset yapmaya, bu yolla halkın sorunlarına çözümler üretmeye çalıştım. 
İlçe başkanı olarak yıllarca hem bölgemdeki hem de ülkedeki sorunlara duyarlı oldum, insanları ayrım yapmadan kucakladım. Partimin her bir emektarıyla birlikte büyüdüm. Milletvekili adaylık sürecim bireysel bir karar değil. 3. Bölge ilçe başkanlarımızın ortak adayı olarak gösterildim. Ayrıca eğilim yoklamalarında da ismim öne çıktı. Örgütüm görev verdiğinde bugüne kadar hiçbir sorumluluktan kaçınmadım. Milletvekilliğini de bir makam olarak değil bir parti görev ve sorumluluğu olarak algılıyorum.

‘TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETME VAKTİ’

Bildiğiniz üzere yerel siyasetin sınırları var. Ülkemiz önemli bir eşikten geçiyor. Bu kritik dönemeçte hem kentimizin sorunlarını hem de ülkemizin geleceği adına TBMM çatısında çözüm üretme vakti. Bir mutfakta yetiştik, şimdi deneyimlerimizi, sokağın sesini Meclis’e taşıma vakti. Sadece Başakşehir’i değil, İstanbul’u, Türkiye’yi temsil etme vakti. Yok edilmeye çalışılan Cumhuriyet değerlerine, parlamenter demokrasiye sahip çıkma vakti. 
Meclisteki en büyük mücadele odağımız demokrasi ve adalet olacak. Halkı ayrıştıran, yurttaşları ötekileştiren siyaset anlayışına karşı, barışı ve birlikte yaşama kültürünü savunacağız. Gelir adaletini, eşit bölüşümü savunacağız. Üreten bir Türkiye için çalışacağız.

‘EN ÇOK ULTRA ZENGİNE SAHİP 10 ÜLKEDEN BİRİYİZ’

*Sosyal demokrat bir parti olarak CHP bilhassa AKP döneminde açılan zengin ile fakir arasındaki farkı nasıl kapatacak? Bu konuda CHP'nin politikaları nelerdir?

AKP dönemi, ülkemiz tarihinde gelir adaletsizliğinin, zengin ile fakir arasındaki uçurumun en derin olduğu dönem oldu. 
Son 15 yılda Türkiye’de serveti 500 milyon doları aşanların sayısında patlama yaşandı. Ülkemiz, dünyanın en çok ultra zengine sahip 10 ülkesinden biri. Öte yandan milyonlarca vatandaşımız açlık sınırının altında yaşıyor, soğuk kış günlerinde evini yeterince ısıtamıyor. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da sürekli vurguladığı gibi AKP iktidarı faiz lobisine teslim olmuş durumda. Ülkede yaşanan ekonomik kriz ve dövizin durdurulamaması Merkez Bankası’nı bir ay içinde iki kez faiz arttırmak zorunda bıraktı. Bugün ülkemiz Arjantin, Venezuela ve İran’dan sonra dünyada en yüksek faiz veren 4. ülke konumunda. Kuşkusuz ekonomiye doğrudan etkisi olan, sosyal ve siyasal istikrar, güvenilir yargı sistemi, hak ve özgürlükler konusunda da iktidar artık gelecek vaat edemiyor. 

EKONOMİDE BEŞ HEDEFİMİZ VAR

CHP olarak ekonomide beş hedefimiz var. Gelir adaletsizliğini yok etmek için işgücü niteliğini yükseltmek ve ücretleri arttırmak, öz kaynaklarıyla büyüyen markalaşan bir KOBİ ve sanayi sektörü yaratmak, bölgesel eşitsizlikleri gidererek milli geliri yükseltmek, yoksulluğu yok etmek, hepsinden de öte korku ve umutsuzluğa karşı güven ve dayanışma ruhuyla demokrasi ve hukuk Türkiye’sini kurmak. Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Muharrem İnce’nin deyimiyle, bölüşerek ve barışarak büyüyeceğiz.

*FETÖ bahanesi ile yüzbinlerce insan KHK'lar ile mağdur edildi. Bu insanların mağduriyetlerini nasıl gidereceksiniz? Asıl önemlisi de 'at izi ile it izi'ni nasıl ayıracaksınız? KHK'lar ile işinden aşından olan insanların hepsi FETÖ'cü mü? Bank Asya'ya para yatırmak, Zaman gazetesine abone olmak, ankesörlü telefondan aranmak sizce terör örgütü üyesi olmak için yeterli kanıtlar mıdır?

‘AKP HATALARINDAN DERS ALMIYOR’

Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Biz parti olarak gericilikle, devletteki paralel yapılanmalarla daima mücadele ettik. AKP hatalarından ders almıyor. Bugün AKP iktidarının kollayıp devletin çeşitli kademelerine yerleştirdiği odakların yarın başımıza büyük felaketler açmayacağının garantisi yok! 15 yıldır ülkemizin felaketten felakete sürüklenmesinde esas sorumluluk onlarındır. Bu tablo hiç yaşanmamış gibi bugün FETÖ ile mücadele adı altında esas sorumlulara hiç dokunmayan operasyonlar yapılıyor. 20 Temmuz darbesi ve iki yıldır bitmeyen OHAL sadece KHK mağdurlarını değil tüm yurttaşlarımızın yaşamını hedef alıyor. Elbette KHK mağdurları adalet sisteminin, hukuk sisteminin çalışmamasından dolayı büyük bir mağduriyet yaşıyor. Adil yargılama olsa, hukuk normları doğru işlese zaten KHK mağduriyeti diye bir durum olmaz! Buradaki en büyük sorun adalet sorunu, yargı bağımsızlığının olmayışı. Sistem alaşağı olmuş durumda, eskiden yargı sitemi, suçu ispata çalışırdı, bugünse insanlar peşinen suçlu kabul edilerek suçsuzluklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Savunma ve itiraz hakkının olmadığı, her tür insan hakkının ihlal edildiği bir yargılama sistemi olabilir mi?

*Türkiye'nin 30-40 yıldır en büyük problemlerinden biri olan, binlerce insanın hayatına mal olan bir Kürt sorunu var. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz, anadilde eğitim olacak mı? CHP'nin 24 Haziran Seçim Beyannamesi'nde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yer alıyor, bununun kapsamı nedir, özerklik bu kapsama girer mi? 

KÜRT VE TERÖR MESELELERİNİ AYIRMAK LAZIM

Öncelikle Kürt meselesi ile terör meselesini birbirinden ayırmak gerekiyor. Kürt sorunu, ülkemizin en acil sorunlarının başında geliyor. Parti politikalarına indirgenemeyecek kadar hassas olduğu için bu konuda ortak bir akla ihtiyacımız var. Akan kanı durduracak bir söylem ve yaklaşıma ihtiyacımız var.  Partimiz, Kürt sorununu, bir demokrasi sorunu olarak görüyor. Ben de gerçek bir çözümün daha fazla özgürlük, demokrasi ve hukuktan geçtiğine inanıyorum. 
AKP’nin Kürt sorununu çözme vaatlerinin akıbeti ortada. 2002’de iktidara geldiklerinde terör neredeyse bitmiş, anaların gözyaşı dinmişti. 15 yıllık AKP iktidarı sonunda bugün terör tekrar hortlamış, her gün sayısız eve yangın düşer hale gelmiştir. 
Çözüm noktasında CHP, hiçbir yurttaşını inancı, kökeni ve kimliği nedeniyle dışlamayan bir yaklaşımı hakim kılacak ve her vatandaşımızı demokratik yurttaşlık anlayışıyla kucaklayacak. Sorunu gizli kapaklı yollarla değil; samimi, açık ve dürüst bir yaklaşımla çözeceğiz. Halkımıza hesabını veremeyeceğimiz bir taahhüdümüz olamaz, tüm adımları muhalefeti de çözümün bir parçası kılarak atacağız. 
Dil konusunda, Kürtçe dersleriyle ilgili altyapı sorunlarını çözecek ve seçimlik dersleri çeşitlendireceğiz. Sadece Kürtçe için de değil, Türkiye’de konuşulan tüm dillerle ilgili araştırma enstitülerini açacağız. 
CHP, bugüne kadar bölücü ya da ayrılıkçı her türlü fikre karşı çıktı. Ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar var. TBMM tarafından 1991 yılında kabul edilen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı uygulayacağımızı seçim beyannamemizde ifade ettik. Buna ek olarak da yerel yönetimlerin özerkliklerini de AB standartlarına kavuşturacağız. Böylece OHAL’e dayanan kayyumcu antidemokratik uygulamalara da son vermiş olacağız.

‘OHAL’İ SOPA GİBİ KULLANAN AKP…’

*Erdoğan, AKP'nin 24 Haziran Seçim Beyannamesini açıklarken, "Cemevlerine hukuki statü sağlayacağız" dedi. Oysa daha önce "tek ibadethane camidir" demişti, bu konuda ne diyorsunuz. CHP'nin Türkiye'nin ötekileştirilen kesimi olan Alevilere vaatleri nelerdir?

AKP, çok sıkışmış olacak ki hep yok saydığı kesimleri birden hatırlayıverdi. 15 yıldır iktidarda olmalarına rağmen farklı inanç kesimleri noktasında dikkate değer adım atmayan, Alevilerden gelen taleplere kulağını tıkayan, çalıştay adı altında Aleviler arasına nifak sokan iktidarın bu saatten sonra hukuki statüden bahsetmesi inandırıcı değil. Kaldı ki OHAL’i bir sopa gibi kullanan AKP, istese bir kararname ile bu statüyü tanıyabilecekken neden seçim sonrasına erteliyor?
Biz aslında seçim beyannamemizdeki vaatleri fiilen uyguluyoruz. CHP’li belediyelere bakılsa başta Aleviler olmak üzere faklı inançlara nasıl yaklaştığımız somut olarak görülebilir. AİHM’in, Cemevlerini ibadethane olarak tanıyan kararından sonra parti olarak bu konuda bir anlayış geliştirdik ve belediyelerimizin olduğu yerlerde Cemevlerini İbadethane olarak tanıyan meclis kararları çıkartılması yönünde çalışma başlattık. İstanbul’da 14 belediyemizde bu adımları attık. Hatta Beylikdüzü Belediye’miz, Başkanımız Ekrem İmamoğlu öncülüğünde, yapılacak ibadethane için bir yarışma organize etmişti. Bu meseleye sadece bir belediye hizmeti olarak değil, tarihsel ve inançsal bağlamıyla tüm yurttaşlarımızın değerlerini gözeten bir pencereden bakıyoruz.