Ne yapmalı? -4-

7 Ekim 2014’te patlak veren Kobanê olayları, Türkiye’deki doğal güçler dizilişini gösterdi.

Bir tarafta AKP’nin ve faşizmin kitlesine “IŞİD Kürtleri öldürsün, konu kapansın” diyen ‘sol’ milliyetçiler eklemlenmişti.

Diğer tarafta Kürtler, sosyalistler ve laik, demokratik duyarlılıkları olan geniş bir kesim dizilmişti.

Aslına bakarsanız, bu son kesim, Abdullah Öcalan’ın 2013 Şubat’ında MHP’nin yanına yerleştirip ‘faşist’ diye tanımladığı CHP’ye oy veren kesimdi...

Bu geniş kesim, 2013 Haziran ayında ayaklanmanın genel kitlesini oluşturuyordu. Ödünç mü değil mi bilmem ama son genel seçimde HDP, aldığı yüzde 13’lük oyun hatırı sayılır bir kısmını bu kesime borçluydu...

Ve evet, doğrudur, Cumhuriyet Mitingleri diye anılan tepkiyi gösterenler de onlardır...

***

Cumhuriyet mitingleri, AKP’nin önünü açmaya uğraşan liberal aklın tarifiyle bir ‘eski rejim savunusu’ idi.

Oysa öyle değildi.

Mitinglere liderlik edenlerin siyasi beklentilerinden farklı olarak, Cumhuriyet mitinglerine katılan milyonlar, ülkenin AKP eliyle gerici bir rotaya sokulmasına karşı çıkıyordu.

Aynı milyonlar Haziran Ayaklanması’nda da sokağa döküldü ve Haziran’ı bitirmek isteyenler, onları bahane olarak kullanmaya çalıştı.

Elbette bu kez ciddiye alınmadılar...

***

Eğer Türkiye’de insani bir gelecek inşa edilecekse, bu ancak Haziran’da sokağa çıkanlar tarafından gerçekleştirilebilir.

Bu geniş kesimi dikkate almadan ne sol bir siyaset geliştirebiliriz, ne de iktidardaki örgütlü gericiliği yenilgiye uğratabiliriz.

Buradan hareketle, liberal aklın hakimiyet kurduğu sol siyasi düşünce tarzı yıkılmak zorundadır.

Kimlikleri öne çıkaran, tarif ettiği ‘ezilen kimlikler’ içine İslamcılığı da ekleyen ve Kürtlerle İslamcıların geleneksel devlet yapısına karşı ittifakını savunan liberal akıl Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmıştır.

Bunu, olmayan bir Kemalizmi düşmanlaştırarak, gerçek düşmanı –emperyalizmi ve göbeği emperyalizmle bir kesilmiş sermaye sınıfını- gözlerden gizleyerek yapmıştır.

Kimlik siyaseti, Türkiye’de muhalif halk kitlelerinin önüne bizatihi emperyalizm tarafından –“Buyur buradan ye!” denerek- konuldu. Kendini ‘solcu’ diye satanlar da dahil olmak üzere tüm liberaller, kimlik siyasetini geliştirmek için açılan ‘sivil toplum kuruluşları’ üzerinden emperyalist fonlarla beslendi.

Misal, balkondan teşekkür bile alan DSİP adındaki sözde ‘sol’ liberal topluluğun neredeyse tüm yöneticileri bu fonlardan geçiniyordu.

Aynı şey, ‘ezilen kimlikler’ üzerinden çalışmalar yapan tüm kuruluşlar için geçerliydi. Emperyalizmin Ortadoğu’daki günahları, işçi sınıfının içinde bulunduğu büyük örgütsüzlük ve taşeronlaşma belası, Kürt meselesinin sınıfsal karakteri (Kürtlerin esas olarak Türkiye’nin zencileri haline getirilmesi ve kent yoksullarının ana gövdesini oluşturması) gibi meseleler gündemden çıktı.

Solun esas meselesi ‘Kemalist’ devletin ‘öteki’ diye tanımlanan kimliklere yönelik ayrımcılığı ve baskısı haline geldi...

***

Milletvekili adayı olup solun önemli bir kısmını peşine takan Baskın Oran’ın lafları konuyu özetliyor aslında:
“Alevilerin, Kürtlerin, gayrimüslimlerin, kadınların, eşcinsellerin, çingenelerin, sakatların hak ve özgürlüklerinin sözcülüğünü yapmaktır sol. 1960'da solun tek bir ezilmişler ve dışlanmışlar kategorisi vardı. Emekçilerdi yani işçiler ve köylülerdi. 70'lerde kendimizi biraz zorlayarak Kürtleri de bunun içine kattık. 'Zorlayarak' diyorum, çünkü Kürtleri müdafaa etmek Kemalizmle çatışıyordu. Niye? Biz o zamanlar, sosyalizm yapıyoruz diyerek aslında 'bağımsızlık' ve 'antiemperyalizm' söylemleriyle farkında olmadan milliyetçilik yapıyorduk. Bugün de aynı durum devam ediyor ama artık ona sol değil, 'neo nasyonalizm' demek lazım. Kendilerine sol deyip milliyetçilik yapıyor bunlar. Bunlar nasyonalist. Resmen pro-faşist bunlar. Dergilerini okurken sanki Hitler'in Kavgam'ını okuyorsunuz.”

Liberal aklın mükemmel bir özeti!..

Şimdi...

Kendisine Radikal İki’de daimi kürsü verilen; ne kadar gerici, İslamcı, emperyalizm yanlısı gazete/televizyon varsa hepsinde boy gösteren Baskın Oran ne diyorsa, onun tam tersinden başlayarak ‘Ne yapmalı?’ sorusunu cevaplamak mümkündür...

Önceki ve Sonraki Yazılar