Ne yapmalı? -6/Son-

Bu bölge, emperyalizmin dizginlerinden boşanmışçasına at koşturduğu, sermayenin emekçileri alabildiğine sömürdüğü, bunun için kanlı oyunların tezgahlandığı bir coğrafya.

Tezgahın dağıtılabilmesi için Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun bir emekçi alternatifine ihtiyacı var. Eski hatalarından arınmış, demokratik bir sosyalizme...

Oysa sol ‘eksik’

Tüm bölgenin umudu olabilecek Kürt hareketinin liderliği önceki bölümlerde tanımlanan bir çeşit ‘silahlı liberalizm’e teslim, gerici kuvvetlerden demokrasi sağmaya uğraşıyor. Türkiye’nin sosyalist solu ise esas olarak bir ‘kültürel solculuk’ cenderesine sıkışıp kalmış vaziyette.

İzin verirseniz, önce bu ‘kültürel solculuk’tan ne kastettiğimi açıklayayım...

***

Sosyalist sol, bir ‘sınıf siyaseti’, yani emekçilerin güncel ve tarihsel çıkarları üzerinden tarif edilen bir siyaset geliştirmek yerine, halka ‘güzel bir şeyler’ söylemeye, bu sayede teveccüh görmeye çalışıyor.

Öyle ki, bir gün hiç kimsenin akıl edemediği bir şeyler söyleyeceğiz ve genel olarak halkımız kıymetimizi anlayacak, ardımız sıra diziliverecek. Sonra da bütün meseleleri birer birer çözmeye başlayacağız...

Anlayacağınız, Türkiye’nin sosyalistleri, tam olarak ‘üstyapısal’ bir seviyede astral seyahat yapıyor. Fevkalade parlak analizler yumurtlayan ‘sol akademisyen ruhu’ geziniyor içimizde.

Altın yumurtlayan tavuk gibi!

Hemen her gün yeni bir altın analiz yumurtlayan tipler var. Bilmedikleri hiçbir şey yok. Lakin bir türlü anlaşılamadıklarını düşünüyorlar.

‘Ahmak ortalama’ onları bir anlayabilse… Ah bir anlayabilse!.. Sırf onları kimse anlamadığı için burnumuz pislikten çıkmıyor!..

Oysa gerçeklik biraz farklı…

Halk arasında ‘kıçı kalkık’ ile ‘kıçını kaldırma’ tabirleri vardır ya, her ikisini tek cümlede kullanarak sorunu özetleyebiliriz: Bu ülkede yoksulların ve işçi sınıfının ‘kıçı kalkık’ hiç kimseye ihtiyacı yok; ‘kıçını kaldırıp’ emek havzalarına yerleşerek fedakarca ve yorulmadan çalışacak, bir emekçi alternatifini hazırlayacak sosyalist kadrolara ihtiyaç var.

Ve ne yazık ki, kent merkezlerindeki sınırlı sendikal pratiklerde birbirini yemekle uğraşan ‘solcu’ topluluğu Çorlu, Gebze, İzmit Körfezi, Sakarya, Bursa, Bandırma hattında, diğer işçi havzalarında yok hükmünde.

Aslında sendika bile olmayan sendikalarda ufacık koltuklar kapma uğraşında pek çok ‘solcu’ var ama sendikaları örgütleyecek kadrolar yok!..

İşçi sınıfının neredeyse bütünüyle örgütsüz olduğu bir durumda, dünyanın en güzel lafını bulsanız bile hiç kimse gelip arkanızda hizaya geçmez.

Anlayacağınız, kestirme yol yok. Sabırlı bir uğraşla, işçi havzalarında güven, liyakat, ahlak biriktirmek gerek…

Bu, sosyalistlerin çözmesi gereken uzun erimli sorun. Ve kuşkusuz hayat sosyalistlerin işçi sınıfıyla kucaklaşacağı günü beklemiyor. Hele Türkiye’nin içinde bulunduğu acil sorunları düşünürsek…

***

Bugün Türkiye’de ‘barış ve demokrasi’ en acil sorun. Bu sorunu kısmen de olsa çözmek için bir plana ihtiyacımız var.

Yoksa toplum gericilik girdabına daha fazla çekilecek ve belki de iç savaş dinamikleri daha fazla büyüyecek…

Haziran’da sokağa dökülen kitlelere ve Kürt halkına, onların da dahil olacağı ve böylelikle içlerine sindirebilecekleri basit, az sayıda hayati maddeden oluşan bir ‘barış ve demokrasi planı’ sunmak, bunu tartışmaya açmak gerekiyor.

Toplumun tüm kesimlerinden emekçilerin, aydınların, kadınların, gençlerin gönül ferahlığıyla savunabileceği bir politika yaratmak demektir bu.

Buradan hareketle, liberal aklın yarattığı “Çözüm ve demokrasi AKP’yle görüşerek elde edilebilir” safsatası çöpe atılmalıdır. AKP-CHP koalisyon masalları da…

AKP halkımızın düşmanıdır ve bir daha çıkmamak üzere tarihin çöp sepetine atılmalıdır.

‘Barış ve demokrasi planı’
kendini AKP’ye karşı konumlandırmak zorundadır.

Barış ve demokrasi için!..

Planın ana başlıkları şöyle sıralanabilir:

- AKP defol! Katiller-Hırsızlar yargı önüne!

- Silahlar derhal ve çift taraflı olarak sussun, gençlerimiz ölmesin!

- Barajsız, demokratik bir seçim yasası! Demokratik anayasa için ‘Kurucu Meclis’ seçimi!

**

Barış ya da ‘çözüm’, Öcalan’la MİT’in görüşmelerine ya da CHP’li koalisyon formüllerine sıkıştırılamaz.

Barış da, demokrasi de tüm bir halka mal edilmelidir. Demokrasi tartışması topluma yayılmalıdır.

Demokratik bir anayasanın öncülleri halkın katılımıyla oluşturulmalı, bu konuda geniş bir mutabakat yaratılmalıdır.

Armudun sapını, üzümün çöpünü yol yürürken tartışırız ama CHP, HDP ve Birleşik Haziran Hareketi bu mutabakatın öncülüğünü hep beraber yapmaya zorlanmalıdır.

Hiçbiri pederşahi ilişkiler kurmaya, süreci kendine yontmaya kalkışmamalıdır.

Ama yetmez…

Kitle örgütleri mutabakatı imzalamalı ve gerektiğinde harekete geçmeyi taahhüt etmelidir. Sendikalar barış ve demokrasi için mücadeleye zorlanmalıdır.

Sendika üyesi işçiler ülkenin geleceğine sahip çıkarak sendikalarını olağanüstü genel kurul ya da istifa tehdidiyle ‘barış ve demokrasi planı’nı imzalamak zorunda bırakmalıdır.

Bu durumda, toplumun ayık ve örgütlü kesimlerinin çoğunluğu bir plan etrafında anlaşmış olacaktır. ‘Milli irade’ ancak böyle oluşur.

Sarıklı düzenbazların, makarnacı hırsızların kandırıp peşine taktığı yığınların iradesi falan yoktur.

Söz konusu plan, işçi sınıfının örgütlü kesimlerini de katarak, Haziran kitlelerini bir plan etrafında birleştirmek ve açıkça AKP iktidarını devirmek üzere harekete geçmek demektir.

Haziran’ın barikatlarının yanına metal işçileri başta olmak üzere emekçilerin grevleri eklendiğinde ortaya çıkacak gücün karşısında hiçbir kuvvet duramaz.

‘Barış ve demokrasi planı’nın temel maddeleri yaşama geçene kadar mücadele de durmamalıdır.

***

Mücadele, mevcut parlamentoyu derhal seçim yasasını değiştirmeye zorlamalıdır; seçimlerde milyonlarca liralık kaynağın birkaç partiye akması engellenmelidir.

Oluşacak mutabakat üzerinden emekçilerin, halkın farklı kesimlerinin temsil edileceği bir ‘Kurucu Meclis’ seçilmelidir.

Ve nihayet, Kurucu Meclis’in son halini vereceği demokratik anayasa halkoyuna sunulmalıdır.

***

Haziran kitlelerinin böylesi bir planı yaşama geçirebilecek kudreti vardır.

Yeter ki, liderlikler o kitleleri satmasın…

Önceki ve Sonraki Yazılar