Gül'e karşı Fidan!

“Parlamentoya girmeyi çok arzu ettiği ve bakan olmak istediği söylenen Fidan, Davutoğlu ile anlaşıp Erdoğan’a rağmen aday olabilir mi? Bu mümkün değil! Ancak Fidan çok ısrarlı olursa Erdoğan sevdiği ve güvendiği sırdaş bürokratına “hayır” diyemeyecek noktaya gelebilir.”

Yurt’ta 7 Şubat’ta yayınlanan Ankara Notları böyle bitiyordu. Erdoğan’ın Fidan’ı MİT’te istediğini yazmış, Davutoğlu ile Fidan’ın ise siyasette ısrar ettiğine dair kulisi paylaşmıştım.
Aynı gün gece yarısı MİT Müsteşarı Hakan Fidan 10 Şubat tarihinden geçerli olmak üzere istifasını verdi. Kendisine siyaset basamaklarını tırmanacak ilk adımı atmış oldu.
Erdoğan neden fikrini değiştirdi?

Ortaya atılan sav hayli çarpıcı. Kurmaylarının uyarısı üzerine Erdoğan’ın seçim sonrasındaki olası senaryoları dikkate alarak Fidan’a milletvekili adaylığı vizesini verdiği ileri sürülüyor.

***

MİT Müsteşarı tekdüze bir bürokrat değil. İstihbarat astsubayı iken emekliye ayrılıp, akademik kariyer yapan; Erdoğan tarafından keşfedilip bürokraside MİT’in başına getirilecek kadar yıldızı parlatılan bir isim.
Erdoğan bakan ve milletvekillerinden çok ona güveniyor.
Oslo görüşmeleri ve çözüm sürecini emanet etmesi, Ortadoğu, Irak, Suriye, IŞİD benzeri operasyonlarda tam yetki vermesi, paralel yapı mücadele planını bizzat Fidan’a yaptırması siyasetçi bürokrat ilişkisinin ötesinde başka bir yakınlığı tarif ediyor.
Bir siyasi ve ideolojik kader birliği söz konusu ikili arasında.
Erdoğan’ın deyimi ile Fidan tam bir “sırdaş” ve hiç endişe duymadan arkasını dönebileceği ender birkaç isimden birisi. Fidan da aynı şekilde Erdoğan’a güveniyor ve ondan gelen her talimatı sorgusuz yaşama geçiriyor.

***

İkil başta cemaatin 7 Şubat operasyonu olmak üzere pek çok kez güven testinden başarı ile geçti.
O, Erdoğan’a hep sadık kaldı, Erdoğan da O’nu koruyup kolladı, dokunulmazlık zırhına kavuşturdu.
Fidan da vefalı davrandı ve tam bağlı olduğu liderinin tüm isteklerini harfiyen yerine getirdi.
Paralel yapı ile mücadelede Erdoğan’ın her istediğini yaptı, çözüm sürecinde de önemli roller üstlendi.
Öcalan ile doğrudan görüşen, sorun çözen, inisiyatif alan, perde arkasında Erdoğan adına temaslar yapıp, gizli faaliyetlere imza atan isim oldu.

***

İşte bu gerekçelerle Erdoğan önce Fidan’ın siyasete girmesine direndi, bir süre daha MİT’te kalmasını arzuladı.
Fidan’ın siyasette yükselmek ve etkili görevler almak istediğini de biliyordu. Hedefi milletvekilliği değil bakan olmaktı.
Bir ara kulislerde ilginç söylentiler de dolaştı. Erdoğan’ın Fidan’a bir süre daha MİT’te devam etmesini telkin ederken, seçimin ardından olası sistem değişikliğinde” Başkan Yardımcılığı “ sözü verdiği ifade ediliyordu. Başkanlık sisteminde o makam için milletvekili olmaya şartı da yoktu.
Davutoğlu ise başkanlık seçimini getirecek kadar sandalye sahibi olamasa da seçimi kazanmak, koltuğunu korumak istiyordu.
Hakan Fidan gibi güçlü bir aktörü yanına alması hedefe varmasını kolaylaştırabilirdi.
Sistem değişikliği gerçekleşmezse Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’nı üstlenebilir, çözüm sürecini yeni makamından yürütebilirdi.

***

Hakan Fidan ise bürokraside yaptığı gibi en tepeyi hedefleyerek siyasete giriyordu. İstihbarat astsubaylığından Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başına nasıl geldi ise milletvekilliğinden Başbakanlığa uzan bir hedefle yola çıkıyordu.
İşte Erdoğan’ı da sadık adamı Fidan’a vize vermeye ikna eden tam da bu zirve hedefi oldu. Kulislerde konuşulan senaryoya göre kurmayları Erdoğan’a seçim sonrasına dönük bazı önemli analizler yaptılar. O projeksiyonlar içinde Davutoğlu’na dönük felaket tablosu da vardı. O koşulda Hakan Fidan’ın önemli bir rol üstlenebileceğini anımsattılar.

***

Saray’ın desteğine rağmen Davutoğlu girdiği seçimlerde beklenen başarıyı elde edemezse Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı koltuğunu kaybedeceği kesin.
Öyle bir gelişmede AKP’nin başına kimler oynayabilir?
İlk sırada AKP kurucusu Abdullah Gül var. Erdoğan’ın “kardeşim” diye seslenerek adaylığını açıkladığı, sonrasında Cumhurbaşkanlığı’nda ikinci dönem yolunu kapatıp, çember dışına ittiği Abdullah Gül.
Gül’ün tabanda ve kamuoyunda destek gördüğü biliniyor. Gül de kendisine yönelen ilgiyi görüyor ve seçim sonrası için hazırlık yapıyor.
“Milletvekili olamayacağı için başbakan olamaz “ tezi de geçerli değil. Erdoğan da aynı şekilde seçilmiş ve” Siirt formülü” ile Gül’den Başbakanlığı devralmıştı.
AKP içinde üç dönem kuralı nedeniyle seçimde aday olmayacak isimlerden Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Binali Yıldırım gibi isimler de sayılabilir ama Gül kadar kamuoyunda karşılıkları yok.

***

Davutoğlu’nun olası başarısızlığında AKP Genel Başkanlığı koltuğunun altın tepsi içinde Gül’e sunulacağını siyasi ayak oyunlarında ustalığını kanıtlayan Saray ve kurmay çevresi bugünden görüyor.
Gül’ün, Saray vesayeti altında başbakanlık yapmayacağı, Davutoğlu benzeri bir yaklaşım içine girmeyeceği açık.
Kaldı ki, Davutoğlu bile pek çok konuda Erdoğan ile anlaşmazlığa düştü. O zaman Gül’e karşı bir seçenek yaratmak ve o isimle kamuoyunu da ikna etmek gerekiyordu.

***

Erdoğan’ın bir dediğini iki etmeyen, sözünden çıkmayan, sadakatini defalarca kanıtlayan bürokrasinin “altın çocuğu” Hakan Fidan tam da burada devreye sokuluyor. Gül’ün önünü kesebilecek belki de tek isim olarak öne çıkıyor. Fidan milletvekili seçileceği için Başbakanlık problemi de olmayacak.
Parti içinde de sevilen Fidan, Gül adaylığa soyunursa tıpkı Davutoğlu formülü gibi AKP’nin başına geçirilecek, başbakanlık koltuğu emanet edilecek.
Anımsayalım, Erdoğan kongreyi 27 Ağustos’a, Gül’ün görev süresinin dolmasından bir gün önceye çekerek adaylığının önünü kesmiş, “kardeşini” resmen AKP’den uzaklaştırmıştı.
Erdoğan’ın Fidan’ın bürokraside kalmasına dönük direncinin kırılmasının ardında bu senaryonun yattığı konuşuluyor.
Gül’e karşı Fidan...
Saray oyunları bitecek gibi görünmüyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar