Allah kurtarsın dostlar

Geçtiğimiz Ramazan bayramında ayıptır söylemesi Gelibolu ve Gökçeada’ya tatile gitmiştim. Kendi kendime yazarlık hayatımda yıllık iznimin bir bölümünü kullanmaya karar vermiştim. Gerçi bayram bu, aslında herkese tatil ama bir yazar olarak tatil yapmamış, tatilde bile gazeteme yazı yazmıştım. Yazının başlığı “Tayyipsiz Tatil Yazısı” idi. Yazıyı kaçıranlar varsa, Yurt internet sitemizden okunabilir.

Söz konusu yazı bir tatil yazısıydı. Ağustos böceklerinden, adada dolaşan koyunlardan keçilerden, yıldızlardan filan bahsetmiştim. Lakin yazının içine sırf diyalektik çelişki olsun diye az biraz siyaset karışmıştı. İstanbul trafiğinden 5 saatte çıkabildiğimi, Gelibolu’ya dek karşılaştığım karayolları felaketlerini anlatmıştım. Maksadım tatil ile gündelik siyaset arasında bir sentez yaratmaktı.

O yazımda geçen ‘diktatör, AKP çetesi’ gibi ifadeler Tayyip Recep Erdoğan tarafından ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ suçu gerekçesiyle savcılığa şikayet edildi. Hadi ‘diktatör’ ifadesi anlaşılabilirdi ama ‘AKP çetesi’ ifadesinin “Cumhurbaşkanı’na hakaret ile ne alakası vardı” bunu anlamak mümkün değildi. “Sabık Başbakan, AKP çetesinin reisi miydi ki?” böyle bir alınganlık gösterilmişti? İşin gülünç yanı, bu fakir için solcular dahi yeri gelir çete olurlar. Sadece AKP çetesi mi var ülkede? CHP çetesi de var misal. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu beni savcılığa şikayet mi edecek, çete dedim diye? Hem seçim bildirgesini ilan ederken ‘diktatör’ dedi o da. Çünkü hakaret değil bu.

Her neyse efendim. İstanbul adliyesinde gazetemizin avukatı da yanımda olduğu üzere basın suçları bürosunda savcılığa ifademi verdim. Bazı yazılarımda kendisine “Tayyip bey kardeşim” bile dediğimi anlattım. Savcılık ifademde “Zamanında ‘Tayyip bey kardeşim’ derken tencere doğuruyordu da şimdi tencerenin öldüğüne neden inanmıyorsunuz?” dedim kısaca.
Her zaman söylerim. Umutsuzluğa yer yok. Türkiye her ne kadar hukukun ayaklar altında olduğu en sefil zamanları yaşıyor olsa bile umudu kesmeyin bu ülkeden. Türkiye adaleti, ilgili yazım hakkında ‘kovuşturmaya gerek olmadığına’ karar verdi. Yazımda sadece eleştiri yaptığımı, basının toplumun ‘gözü ve kulağı’ olduğunu dile getirdi.

Bahse konu olan yazı bir hayra daha vesile oldu. Son kurban bayramı tatilimde yine Gelibolu ve Gökçeada’ya gittim. Bu sefer İstanbul’dan insan gibi 45 dakikada çıktım. Yol boyu karayolları faciası ile karşılaşmadım. Demek ki yazı işe yaramış ve Trakya yolları yapılmıştı. Bir önceki bayram 9 saatte ulaştığım Gelibolu’ya bu sefer 3.5 saatte ulaştım. Çalışınca hakikaten oluyormuş. Ama illa ki şikayet etmek gerekiyormuş. Şikayet etmeseydim o yollar yapılacak mıydı Allah bilir?

Değerli dostlar, bu fakir GHK dostunuz aslında geçen yüzyılın sonuna kadar kendi halinde bir makine mühendisi olup yazarlığa mecburen başlamıştır. İlk olarak 2002 yılında internet medyasında, 2006 yılında dergilerde, 2011 yılında gazetelerde yazmaya başlamıştır. Gelin görün ki Ertuğrul Özkök, Hasan Cemal ve Ahmet Altan gibi on yıllardır medyamızı işgal eden ve pek tanıdığınız nice isimler hakkında bu fakir GHK dostunuzdan 2 ay sonra ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla soruşturma açılmıştır. İşin gülünç yanı dördümüz de yazarlık hayatımızın bir bölümünde sabık Başbakan hakkında güzel güzel şeyler yazdık. Fakat ilk uyanan bu fakir yazar kardeşiniz oldu dostlar. Ne zaman ki cemaat ile beraber tüm muhaliflere saldırmaya başlandı, ben o tarihten sonra uyandım ve ‘acımasızca’ eleştirmeye başladım. Ama asla hakaret etmedim. Hakaret etme kabiliyetim yok ki benim.

Ne var ki maalesef benden çok daha meşhur olan yukarıda adı geçen diğer medyatik isimler sadece birkaç senedir o da ucundan kıyısından muhalefet etmeye başladılar. Hele Ahmet Altan! Taraf Gazetesi’nde yaptıkları tarihe geçti. Nice masum insanın yıllarca zulüm görmesine neden oldu ve bundan ötürü bir özür bile duymadık henüz. Hasan Cemal daha düne kadar AKP iktidarının akıl hocalarından birisiydi. Şimdi bir değil 2 internet yazısı ile soruşturmalık oldu.

Ertuğrul Özkök benim ilk medyatik göz ağrılarımdandır. Ona torpil uygulayacağım müsaadenizle. Ertuğrul bey! Savcıya vereceğiniz ifadede lütfen agresif olmayın. Ben misal çok dostane, sevimli bir ifade verdim. “Herkes ona diktatör diyordu, ben de herkes ona ne diyorsa onu söyledim” dedim misal. Siz de mizahı eksik etmeyin ifadenizden.

Yalnız bunca yıllık gazetecilik hayatınızda şu fakirden sonra düştünüz ya Cumhurbaşkanı tarafından şikayet edilme makamına… Daha ben ne yazayım Allah aşkına… Allah sizi de kurtarsın ey Hasan Cemal, ey Ahmet Altan ve ey Ertuğrul Özkök! Endişe etmeyin. Bu geçici diktatörlük bitince hep beraber eğleneceğiz bir gün merak etmeyin. Az kaldı. Aylar kaldı. İçiniz rahatlasın. Umutsuzluğa yer yok.

Acaba ‘Suriye Başkanı’ Beşar Esad hakkında ne zaman soruşturma açılacak bu ülkede? Ben asıl onu merak ediyorum. Rusya’nın olaya el koymasının ardından “Ülkeme terörist gönderdi bunlar” dedi en son bütün dünyaya... Bundan ala hakaret mi olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar