CHP'de aday enflasyonu!

Anamuhalefet partisi CHP şu sıralar, coşkulu ve heyecanlı günler geçiriyor! İl kongrelerinde bir hayli tartışma ve çekişme yaşanıyor. İzmir il kongresi bunun son örneği… Sırada bu hafta sonu yapılacak İstanbul il kongresi var.

CHP’nin 1.200 civarındaki kurultay delegesinin yaklaşık 5’te birini İstanbul örgütü oluşturuyor. Bir başka ifadeyle; Kurultay’ın kaderi İstanbul’un elinde.  İstanbul örgütü için “İstediğini genel başkan seçer, istediğini Parti Meclisi üyesi yapar” demek yanlış olmaz.

Bu nedenledir ki partiyi yönetme iddiasında olanların gözü de eli de bu kongrede olacak. Ve görünen o ki il kongresi bir hayli çekişmeli geçecek. Öyle de olmalı. Bir değil, birden fazla aday ve liste çıkmalı… CHP’ye tek aday ve “blok  liste” yöntemi hiç yakışmıyor. Tartışmanın olmadığı, çoğulculuktan uzak bir CHP’nin tadı tuzu olmuyor. Alışkın değiliz. Kaldı ki tek sesli, dikensiz gül bahçesi değil CHP…

CHP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin banisi olarak, sürekli değişim ve dönüşümü bünyesinde toplayan bir parti olarak bu geleneğini sürdürmek zorundadır. Türkiye’de demokrasinin geleceği açısından CHP’deki “parti içi demokrasi”nin çok iyi işletilmesi zorunludur. Buna mecburdur.
***
Görebildiğim kadarıyla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul il kongresini örgütün iradesine bırakmış. Geçen haftaki toplantıda, ilçe başkanlarına; “Benim adayım yok. Kendi sorununuzu kendiniz çözün. Ne haliniz varsa görün” demiş. Demiş ama Genel Başkan’ın yakın çevresi ilçe başkanlarına bir takvim yapmış. Ve bir de not eklenmişler o takvime; “Perşembe’ye kadar (yarın) kendi aranızda bu sorunu çözdünüz, çözdünüz! Çözemezseniz, birileri bu işi çözer!” Yani parti genel merkezi, daha doğrusu Kılıçdaroğlu, “örgüt iradesi” derken,  meydanı da tamamen boş bırakmış değil.

Hal böyleyken, bir de ne görelim… Bir aday enflasyonu patlamış ki sormayın! Aday sayısı onlarla hatta, 20’lerle ifade ediliyor. Herkes kendini kurtarıcı zannediyor. Kimileri durumdan vazife çıkarıyor, kimileri kendisine ihtiyaç duyulduğu için aday olduğunu söylüyor. Kimisi, Kılıçdaroğlu’nu referans gösteriyor…

Bu arkadaşlara edeceğim bir iki söz var…

Birincisi; eminim hepiniz çok iyi CHP’lisiniz. İyi niyetle İl Başkanlığı görevine talip oluyorsunuz. Hepinizin parti adına kaygısı olduğu malum. Ve partiyi iktidara hazırlamak için taşın altına elinizi koymayı hedefliyorsunuz. Ve sanırım, parti içi ve ülke sorunlarıyla ilgili kimi tespitleriniz ve çözüm önerileriniz var! En azından olmalı. Mantık bunu öngörüüyor. Ancak bundan CHP örgütünün ve parti kamuoyunun haberi yok. Tespit edebildiğim kadarıyla, bir iki isim dışında böyle bir manifestosu ve pötföy gibi hazırlık yapan aday yok.

O zaman bu arkadaşlar şu soruları kendilerine hiç sordular mı;

Yetkin miyim?

Yeterli miyim?

Gerekli donanıma sahip miyim, bilgi, beceri ve deneyimim var mı?

Ve nihayet, temsiliyette sıkıntıya düşer miyim?

Bu soruların samimi ve inandırıcı yanıtları olmalı. Ve bu yanıtlar, sadece kendilerini değil, parti kamuoyunu da tatmin etmeli ve inandırıcı olmalı. Aksi halde, ego tatmininin ötesine geçmez..

Sakın ola ki; “onlar yapıyorsa, haydi haydi ben de yaparım” deyip, kötü örneğin arkasına sığınmayın. Zira CHP İstanbul il başkanlığı, bu anlayış sahiplerinin “içtimai mevki” değildir. Hele hele “CV’imde bu da olsun” denilecek makam hiç değildir!

Son bir öneri; sakın kurtarıcı rolüne soyunmayın! Kurtarıcılara değil, adam gibi partililere ihtiyaç var. Kanımca CHP’yi ve bu ülkeyi önce kurtarıcılardan kurtarmak lazım!

Önceki ve Sonraki Yazılar