Aziz Yıldırım'ın suçu ne?

  Aziz Yıldırım...  Futbol kamuoyunun, basının, taraftarının tartışmasız en çok konuştuğu isim, en çok tartıştığı başkan. Fenerbahçeli olsun olmasın, sevsin sevmesin her medya mensubunun üzerine en çok yorum yaptığı, kendisinin ise zerre kadar umurunda olmayan tek adamdır Türkiye Cumhuriyeti’nde Aziz Yıldırım. Dile kolay, tam 18 senedir oturuyor başkanlık koltuğunda. O, on sekiz sene boyunca altı şampiyonluk, iki Türkiye Kupası ve  Avrupa’da çeyrek final başarısını yaşama şerefine nail olurken, ezeli rakibi Galatasaray’ın en çok şampiyonluğunu görmüş başkan olarak hatırlatıldı sürekli medyada.    Kazandırdığı tesisler, yaptığı yatırımlar bir yana, rakamlar aslında Aziz Yıldırım’ın sportif anlamdaki başarısını-başarısızlığını ortaya koyuyor.    Peki her sene Fenerbahçe mi şampiyon olacak? Hayır. Diğer Türk takımları Avrupa’da Fenerbahçe’den daha mı başarılı? O da hayır. Diğer takımların mali tablosu Fenerbahçe’den daha mı parlak? Buna da hayır.   Peki ne o zaman ömrünü Fenerbahçe’ye adamış bu başkanı diğerlerinden ayırıp tartışılır hale getiren?     Bana göre tavrı...     Enteresandır Aziz Başkanın basın toplantılarını izlemek, takip etmek. Bilen bilir hatırlayan hatırlar. Son şampiyonluklarında Ersun Yanal ile ''özel'' nedenlerden dolayı yollarını ayırırlarken, '' Bizi Ersun Yanal şampiyon yapmadı'' demişti, kendisini antrenörü yollamakla eleştirenlere. Yine bir Galatasaray mağlubiyetinden sonra çıkıp '' Bizi Galatasaray yenmedi, biz kendimiz yenildik'' diyerek, şahsen beni şoke etmişti.    Buradan bakınca mantıklı gibi görünse de, takım şampiyonluğu kaybettiğinde, ''Bizi şampiyon yapamayan Pereira değildir, biz kendimiz olamadık'' demesi gereken bir durumdur Yıldırım’ın sözleri. Öyle ya, madem seni Ersun Yanal şampiyon yapmadı, o zaman kaybettiren de Pereira değildir.    Ha keza, madem Galatasaray sizi yenmedi, siz kendiniz yenildiniz, o zaman kupayı alırsanız Galatasaray’dan. Siz almış olmayacaksınız, Galatasaray size vermiş olacak''     Futbol zekasını, vizyonunu asla tartışmam. Lakin koca bir sezon boyunca yaptığı açıklamalara bakacak olursak, Türk futbolunu en çok karıştıran ismin Aziz Yıldırım olduğu gerçeğinde hemfikir oluruz. Son yaptığı basın toplantısında söyledikleri bana göre Türk spor medyasına verilmiş en sağlam ayardır. Hangi spor direktörünün  ''paralelci'' olduğunu, hangi futbol yorumcusunun ''çok içtiğini'' hangi yazarın, nerede, saat kaçta, kiminle görüldüğünü sayesinde öğrenmiş olduk.     Bu şu demektir; BENİ ELEŞTİRİRKEN DİKKAT EDİN... Haksızlığa uğramaktan bu kadar şikayet eden bir başkan Türk futbolunda henüz yokken, kendisi nasıl bu kadar sert olabiliyor ben de bunu anlayamıyorum mesela. Hırsızın hiç mi suçu yok demeyin, elbette var. Eleştiride dozu kaçırdığımız, maksadı aştığımız ya da aştıkları zamanlar şüphesiz olmuştur. Ancak dünyanın hiçbir yerinde bir kulüp başkanı da çıkıp kendi taraftarına elinde mikrofonla ''paralı köpekler'' dememiştir heralde. Ben duymadım duyan varsa lütfen uyarsın beni.   Mizahi yanı efsanedir Aziz Başkanın. Hani sabaha kadar konuşsa dinlerim derler ya. Ben dinlerim şahsen. ''Benim kafamı bozmasınlar on yıl daha bırakmam başkanlığı'' diyerek tam olarak kimi tehdit ettiğini anlayamadıysam da , kahkahalarla güldüğüm bir beyanıdır sayın yıldırım ın bu beyanı. Peki dünya buna hazır mı sayın Başkan.        Bir tek şeyden eminim. Yıldırım bıraksın ya da bırakmasın, devam etsin ya da etmesin, Fenerbahçe’nin başına bir daha asla takımına bu kadar aşık, bu kadar bağlı bu kadar gönlünü koyan bir başkan gelmeyecek. Ama şundan da eminim ki, hakeminden taraftarına, medya mensubundan futbolcusuna demoklesin kılıcı gibi tepesinde duran Aziz Yıldırım’dan kurtulduğu için derin bir oh çekecek. Zira bir medya mensubuma yenildikleri bir maçın ardından ''Ne biçim soru soruyorsun'' diye fırçayı basmıştı...      On sekiz sene böyle geçti işte Yıldırımlı Fenerbahçe’de. Bir onsekiz sene daha böyle geçer mi bilmiyorum. Bence geçmez. Şimdi bana da Başkan yarın çıkıp ''Sana mı sorucam Fenerbahçe’yi nasıl yöneteceğimi'' der mi der. Ben ne derim, onu da buradan okursunuz artık. Sevgiler saygılar sayın başkan . Yours, sincerly Sinem ...

Önceki ve Sonraki Yazılar