Herkes safını seçsin!

0 arkasına alıp kabadayılık yapanların işi kolaydır. Bakın, ‘organize suç reisi’ Sedat Peker, iktidarın pışpışlamasıyla bir güzel miting yapıp Rize’den millete seslendi: “Oluk oluk kan akıtacağız!..”

KaçAk Saray’dan başlayarak hiyerarşik olarak savrulan tehditlere, ‘oluk oluk kan’ vaadi de eklenmiş oldu böylece.

Hemen akabinde, bu iktidarın kamyon kamyon, tır tır besleyip büyüttüğü cihadçı katiller Ankara’da oluk oluk kan akıttı. İktidarın ve beslemelerinin dili, katillerin eylemiyle buluştu.

Büyük buluşma!..

Katillerin kimliğini hepimiz biliyoruz…

***

Aydınlık Gazetesi, Ankara katliamının ertesi günü, katillerin kimliğine dair enteresan bir izahatta bulunuyordu. Aydınlıkçılara göre, paramparça edilen dostlarımız, yoldaşlarımız, “terörle mücadeleyi zafiyete uğratmak isteyen güçler” tarafından katledilmişti.

Aydınlıkçı şeflerin akıl yürütmesi her zaman ilgi çekici olmuştur ama son dönemde bir çeşit ruh hastalığının doruklarında gezindikleri rahatlıkla söylenebilir. Evet, Doğu Perinçek’in Ergenekon’dan içeri atılması uyduruk bir operasyonun parçasıdır ama hapishaneden çıkarıldığı için ödemekte olduğu diyet mide bulandırıcı bir hale gelmiştir.

Hadi, ‘Vatan’ falan diyerek ordu evlerinden topladıkları tekaüt askerleri falan anladık da, Haziran’da sokağa çıkanları parti içinde bastırıp işlevsizleştirdikten sonra, şimdi iktidara açık açık destek vermeye başlaması ve bunu komplocu bir zihniyetle izah etmesi, Aydınlıkçılar içinde kendini ‘solcu’ sayan bir toplamı nasıl ikna ediyor, onu anlayamadık. Bu kadar mı tarikat müridi kafalı olunur?..

Açıkça tespit edelim: Aydınlıkçılar bir kez daha devrimcileri, emekçileri katledenlerin yanında saf tutmaktadır. Bunu da unutmayacağız…

***

Bu köşenin daimi okuru uzun süredir bir tehdide dikkat çektiğimizi biliyor. KaçAk Saray’daki siyasi ucube bu memlekette alenen yaşanan hırsızlık ve katliamların hesabını vermemek için her şeyi göze almış, Suriye merkezli cihatçılarla kurduğu ilişki bir katiller sürüsünü Türkiye sınırları dahiline taşımıştır. Büyük kentlerde, hatta kasabalarda bombaların patlayacağını aylar öncesinden, hatta daha da evvelden burada bu yüzden yazdım.

Cihadçı katiller artık bir iç savaş kuvveti olarak kullanılmaya başladı. Bir ülkenin başkentinde 100’ün üzerinde emekçi ve devrimci katlediliyorsa, kentlerde sokağa çıkma yasakları ilan ediliyorsa, çocuk cesetleri buzdolaplarında saklanıyorsa, sokağa çıkanlar vahşi saldırılara, zehirli gazlara maruz kalıyorsa, iç savaş da başlamıştır.

***

KaçAk Saray’daki siyasi ucube iktidarını kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır. Her türlü hilenin bulaştırılacağı 1 Kasım seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, gerici bir dirençle muhatap olacağımız ortadadır. Sağ ya da sol görünümlü envaı odağın, Kürtlerle Türkleri bölmeye ve karşı karşıya getirmeye uğraşarak mevcut iktidarı destekleyeceği bir döneme gireceğiz.

İnatlı bir biçimde ‘bir arada yaşam’ savunulamazsa, ülke cehenneme döner.

Önümüzdeki üç ay ülkenin kaderini belirleyecek çok önemli bir süreçtir. Herkes safını seçmeli ve harekete geçmelidir.

***

Mevcut iktidarın cihadçı katillere yaslanarak ayakta kalma planı bu inatla ve daha fazla cüret, daha fazla cesaretle yıkılabilir.

Evet, acımız çok büyük. Kardeşlerimizi kaybettik. Fakat gözbebeklerimizde korkunun izi yok. Öfkeliyiz. Katili biliyoruz. Hep beraber ve daha kalabalıkla sokaklara çıkıyoruz. Halkın bu kararlı tepkisi karşısında hiçbir güç duramaz.

Bedelse bedel ödeyeceğiz ama dökülen kanı yerde bırakmayacağız; hırsızlardan ve katillerden, onların beslemelerinden ve yancılarından mutlaka hesap soracağız.
Bu memleketi yamyamlara terk etmeyeceğiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar