Tüh suratınıza!

Televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında, Ankara’daki katliamın “siyaseten” kimin işine yarayıp, kiminkine yaramayacağı sentezini yapanlara seslenmek istiyorum;
Allah aşkına, siz ne acayip, ne edepsiz insanlarsınız!

Nasıl yaparsınız? Daha o insanların kanı yerde duruyorken,  ocaklara düşen acının feryadı semaya yükselip yankılanırken, nasıl böyle bir hesap içinde olabilirsiniz?
Tüh suratınıza!
Gerçekten tümünüzün yüzüne tükürmeli. Entelektüel kimliğiniz de aydınlığınız da yerin dibine batsın!
Ancak siz bu tükürükten de anlamazsınız! “Rahmet yağdı” deyip, utanmadan “amin” dersiniz!

***

Bakın!
Türkiye, 7 Haziran seçimlerinden sonra, hızla bir bataklığa itildi ve aylardır, kan – gözyaşı bileşkesinde, karanlık günler yaşıyor. Terör; bir anda, bırakın hükümeti, ülkenin ve bölgenin de boyutunu aştı. Türkiye’deki terör örgütlerine yenileri eklendi. AKP iktidarı, Suriye’de Esad yönetimindeki “baas rejimini yıkayım” derken, IŞID terörüne kapılarımızı açıp, Türkiye’yi “Ortadoğu bataklığı”na sapladı. Ve süreç içerisinde her yanımız yanmaya başladı… Sanki, adı konmamış zaman zaman yoğunluğu değişen bir savaşın içerisindeyiz.
Ve Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP iktidarı utanmadan bu gidişattan şikayet ediyor… Mitingler düzenleyip, terörü lanetliyor. Olacak iş değil tabi!
Çünkü, iktidarı elinde bulunduran siyasi partilerin yapması gereken, sorunu çözmek ya da sıkıntının üstesinden gelip, giderilmesini sağlamaktır. Hele hele; bu yönetim erki, 13 yıldır “tek başına” bir partinin elindeyse, ortaya çıkan kriz ya da kaos için;  “ben anlayamadım - fark edemedim” veya “yanıltıldım” gibi beyanlarla kendini savunmaya çalışması gülünç olur!

***

AKP, 13 yıldır tek başına iktidardır ama ne yazık ki bu ülkeyi yönetememiştir! Türkiye, uygulanan yanlış politikalar sonucu yangın yerine dönmüştür.
Recep Tayyip Erdoğan’ın hanedanlık özlemiyle Türkiye’yi getirdiği yer ortada… “Başkanlık özlemi” içerisindeki bu “zat-ı muhterem”  kafasındaki senaryoyu hayata geçirebilmek için, ülkenin tüm kurumlarını, geleneklerini, tüm demokratik teamülleri ile tüm cumhuriyet kazanımlarını gözden çıkarabilecek bir rüyanın içindedir. O’nun bu rüyadan derhal uyandırılması kaçınılmazdır. AKP kurmaylarının yapması gereken en önemli öncelikli görev budur.

İkincisi ise; 1 Kasım seçimlerinde “tek başına” iktidar olsa bile, artık AKP’nin ülkeyi yönetme refleksi kalmamıştır. Bu nedenle iktidar talebinden vazgeçmelidirler. Çünkü, toplum nezdinde, inandırıcılığı ve güvenini yitirmiştir. Üstelik, bu ülkenin yarıdan fazlası, Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm AKP kadrolarına beddua ediyor. Yani, “Ah!” almış bir AKP var ortada. Bu nedenledir ki inat etmemelidir! Yanlıştan dönmelidir. Recep Tayyip Erdoğan’ın güdümünden çıkmalıdır. Bir hilal uğruna, güneşler batırmamalıdır. Ve nihayet, izzet-i ikbal ile bab-ı hükümet’ten çekilmelidir! 13 yıl sonra bu ülkeye yaptığı en büyük hizmet de bu olur!

***

Son bir ayrıntı… Yazını girişinde değindiğim konuyla ilgili bir cümle etmeden geçemeyeceğim. Son katliamın ortaya koyduğu psikolojinin seçimde hangi partiye puan kazandıracağını bilemem. Ancak, AKP’ye hiçbir yararı olmayacağını söyleyebilirim. Dolayısıyla, bu AKP’nin işi bitmiştir. Bu nedenle, son katliamdan AKP’ye siyasal destek çıkarmaya çalışanların bir kez daha yüzüne tükürmek gerek!

Önceki ve Sonraki Yazılar