Dokunulmazlıklar

Bugün TBMM’de dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa değişiklik yasa tasarısı, genel kurulda görüşülmeye başlanıyor. Bugün ön görüşmeleri yapılacak olan yasa tasarısının ilk oylaması bugün yapılacak, 20 Mayıs Cuma günü yapılacak ikinci oylamadan sonra kabul edilip edilmeyeceği belli olacaktır.

Anayasa komisyonunda görüşmeleri esnasında çok şiddetli kavgalara neden olan bu tasarının Genel kurulda nasıl bir tepkiyle karşılanacağı ve daha önce planlandığı gibi, iki günlük süre içerisinde bu Anayasa değişikliğinin kabul edilip edilmeyeceğini bu akşamüzeri yapılacak birinci oylama sonucunda görmüş olacağız. 

Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda hemfikir olan üç partinin toplam milletvekili sayısı 489 olmasına rağmen, bu tasarının kabul edilip edilemeyeceği konusunda hala kuşkular var. Gizli oyla yapılacak oylamada; ‘’evet’’ diyeceğini söyleyen CHP’nin önemli ölçüde fire vereceği söylenmektedir. AKP’nin içerisindeki Kürt kökenli milletvekillerinin de bir kısmının, özellikle seçim bölgelerinden gelen ‘’mahalle baskısı’’ nedeniyle hayır oyu verebileceği söylenmektedir. Hele ki, MHP’de yaşanan son kurultay çalkantısından sonra ve özellikle parti yönetiminin AKP ile yakınlaşması üzerine, Genel Başkana ve parti yönetimine tepki duyan milletvekillerinin bir kısmının ‘’Parti yönetiminden intikam almak’’ düşüncesiyle, hayır oyu verebileceği söylenmektedir. Yine AKP’deki ‘’saray darbesi’’ nedeniyle, Davutoğlu taraftarı olan milletvekillerinin bir kısmının da hayır oyu verme ihtimali var ki, bu durumda fire sayısının 123’ü bulması halinde, TBMM’de 367 sayısına ulaşılmasının zor olabileceği konuşulmaktadır. 

Yukarıda bahsettiğim firelerle ilgili konu, TBMM  kulislerinde çok ciddi bir şekilde tartışılmasına rağmen, doğrusu ben bu kadar fire olabileceğine ihtimal vermiyorum. Parlamentoda 367’nin bulunması durumunda, şu anda TBMM’de 138 milletvekili hakkında hazırlanmış olan 667 fezleke hemen işleme konulacak ve bu 138 Milletvekilinin yargılanmasına başlanacaktır. 367’nin bulunmaması, 330’un üzerinde bir oy alınması durumunda ise, Cumhurbaşkanlığına gönderilecek olan bu yasa tasarısını, Cumhurbaşkanı; ya tekrar TBMM’ye iade edecektir ya da referanduma götürecektir.

Haklarında fezleke hazırlanan bu 138 milletvekilinin çoğunluğunu CHP’li ve HDP’li milletvekilleri oluşturmaktadır. Bu konuda dava açma ve iddianame hazırlama konusunda Yargıtay Başsavcılığı, yargılama konusunda ise Anayasa Mahkemesi yetkilidir. Yargıtay başsavcılığı için yapılan seçimleri basından takip ettiğimiz zaman, acaba ‘’Başsavcılığı, Tayyip Erdoğan’ın mı yoksa Gülen cemaatinin adayı mı kazanacak?’’ diye günlerce tartışılmıştı ve sonuçta Erdoğan’ın adayı kazanmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin ise 17 üyesinin, 13’ünün AKP döneminde, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan tarafından atanmış olmasını, üçünün ise AKP’ nin meclisteki milletvekillerinin oyu ile görevlendirilmiş olmasını unutmamalıyız. Bu nedenle AKP tarafından kuşatılmış olan bu iddia makamından ve mahkeme heyetinden, ‘’hukuka uygun’’ kararların çıkmasın beklemek, hiç akla uygun düşmemektedir. 

AKP’nin yapmak istediği; muhalefetsiz, sessiz, sedasız bir Meclis oluşturmaktır. Parlamentoyu dikensiz gül bahçesine döndürmek istemektedirler. Anayasayı değiştirmek, Anayasadan ‘’Laiklik ilkesini’’ çıkarmak, Başkanlık sistemini kurmak ve 2023 hedeflerine ulaşmak için gözü kara gitmektedirler. Bu konuda her şeyi göze almış durumdadırlar. Hal böyle olunca, CHP’nin sırf ‘’dört bakanın yargılanması’’ konusundaki bir beklentiyle, bu yasa tasarısına ‘’evet’’ deme konusundaki kararını bir kez daha gözden geçirmesinin, ülkemizin geleceği açısından yararlı olacağını düşünmekteyim.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar