Kum saati
Seçime dört haftadan daha az süre kaldı.
Ve Erdoğan için kum saati hızla işliyor!
1 Kasım'da yenilenen seçimlerin ardından 2 Kasım'da yeni bir dönem başlayacak.
Fakat bu defa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, o kötü tuluatla Anayasa'daki 45 günlük süreyi kullanmaya kalkması, bir kez daha seçimleri yenilemesi mümkün gözükmüyor.
Peki ne olacak?
Bu sorunun cevabı Meclis’ni 7 Haziran'dan bu yana çalışma saatlerinde gizleniyor.
Meclis sekiz farklı oturumda toplam 22 saat boyunca çalışabildi.
Bunun yaklaşık 10 saati yemin töreniyle geçti.
Geriye ikişer saati biraz aşan beş oturum ve iki dakikalık oturumlar kaldı.
Son olarak Meclis’i bizzat fesheden Erdoğan'ın tartışmalı açılış konuşmasının ardından kapandı!
Çünkü Meclis'in çalışması istenmedi.
Meclis'in mevcut aritmetiği, patlamaya hazır bir bomba gibiydi ve bir “önerge” bu fitili her an ateşleyebilirdi.
Kamuoyu araştırmaları, bu aritmetikte ciddi bir fark olmayacağını gösteriyor.
Bu tabloyu yaratan sonuçsuz koalisyon görüşmeleri, 45 günlük süre ve 116. madde hesaplarının ardında 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları olduğunu herkes biliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta basına kapalı bir toplantıda Erdoğan'ın koalisyon şartı olarak “kendisine ve ailesine dokunulmaması güvencesi” istediğini söylemişti.
Ve bu dosyaların “açılması” AKP dışında parlamentoda çoğunluğu sağlayacağı gözüken üç partinin vaatlerinin belki de tek ortak noktası.
Dört bakanla birlikte bu dosyaların odağında İtalya’da doktoraya başlayan Bilal Erdoğan var.
Ancak 2 Kasım'dan sonra aynı şey olmayacak. Patlamaya hazır bombanın fitili, belki Başkanlık Divanı'nın oluşması bile beklenmeden 55 milletvekilinin imzasıyla ateşlenecek.
Yargıda “takipsizlik” kararı verilen, Meclis'te ise Yüce Divan için yapılan oylamada gereken çoğunluğu elde edemeyen bu dosyalar nasıl tekrar soruşturulabilir?
Meclis soruşturması için durum tartışmalı. Daha önce oylanmış bir soruşturma raporunun tekrar gündeme alınması ve oylanması görülmüş bir durum. Bizzat Bülent Arınç “Evet, böyle
olabildiğini gördüm, doğrudur, yanlıştır ama örneği vardır” demişti. Ancak buna itirazlar da var. Bu yüzden de dört bakanın mal varlıklarında MASAK raporuyla ortaya konan, “izah edilemeyen artış” Meclis'te oylanan konular arasında olmadığı için, yeni bir önergenin konusu olabilir.
17 ve 25 Aralık dosyalarında, savcıların takipsizlik kararıyla kesintiye uğrayan adli soruşturma için mevcut hukuk düzeninde sulh ceza hakimliklerine itiraz ediliyor.
CHP grubu, 17 ve 25 Aralık dosyaları için hazırlık yaparken, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun takipsizlik kararlarına itirazları düzenleyen 268. maddesinin değiştirilmesi ve itirazların en yakın ağır ceza mahkemesine yapılmasını öngören bir değişiklik teklifi hazırlamıştı.
Bütün bunlar 2 Kasım'dan sonra olası senaryolar. Ve yine herkes biliyor ki, yarım kalan adli soruşturmanın tekrar açılması, dört bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi, “Bilal Erdoğan’ın yargılanması” ve “çorap söküğü gibi” çok daha fazlası anlamına geliyor.
Saray’ın sahip olduğu dokunulmazlık, bunu asla değiştirmiyor.
Kum saati herkes için aynı hızla işliyor...