MHP ne yapacak?

RTE’nin aklında iki seçenek var : Ya MHP ile koalisyon.. Ya da erken seçim.

Her iki durumda da Bahçeli’nin işi zor.

O kadar esip gürledikten sonra AKP ile koalisyona yanaşır mı ? Pek mümkün görünmüyor.

Ya erken seçime gidilirse..

İşte o zaman Türkiye’de bir İLK yaşanacak. Ve siyaset sahnesi çok ama çok eğlenceli hale gelecek.

Zira, seçim sonrası hükümet kurulamadan yeniden sandığa gidilmesi halinde bir SEÇİM HÜKÜMETİ oluşturulması gerekiyor.

Bu durumda TBMM’deki dört parti de hükümette yer alacak. Her partiye aldığı oy oranında bakanlık verilecek.

Eeee? Neredeyse «HDP ile aynı güneşin altında durmam» diyen MHP ne yapacak?

HDP ile aynı hükümette yer almamak için seçim hükümetinin dışında mı kalacak? Bu, yeni bir komplikasyona mı yol açacak?

Sık sık söylüyor, yazıyorum.

Başka bir memlekette gazeteci olsam, Türkiye’deki gelişmeleri izlemek çok keyifli olurdu!!!!

Kumpasla aldılar ölümle bıraktılar

Sadece 50 yaşındaydı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak. O 50 yılın son dördü de cezaevi ve hastanede geçmişti.
Tuğamiral Çakmak, Balyoz denilen kumpasla içeri atılmış ve 18 yıl da hapis cezasına çarptırılmıştı.
İçerde kanser oldu.
Hastalığı yüzünden infazı ertelenip çıkınca, tepkisini, Twitter’da insanın yüreğine oturan şu sözlerle dile getirmişti:
“3 yıldır elimden bir kumpasla alınan özgürlüğümün bir tümörle geri verilmesi ne acı.”
Özgürlüğün tadını yaşayamadı ne yazık ki.. Cezaevi, hastane derken hayatını kaybetti.
Ya Türkiye?
Türkiye neleri kaybetti?
Adalet duygusunu..
Vicdanını..
Utanma hissini..
Ne emek, ne çabalarla yetişen bir değeri..
Neler kaybettik?

“EĞLENCELİ” bir pazar yazısı!


Aslında hemen hiçbir şey “muhteşem” değildi. Hikaye, güç için kanlı / kirli bir savaştan.. Dipsiz bir cehaletten.. Yine dipsiz bir korkudan örülmüştü.

“Ecdadımız” denilen Osmanlı’nın hikayesinden söz ediyorum.

Tahtını koruyabilmek için kardeşlerini, anne/babalarını ve hatta çocuklarını katleden padişahlardan söz ediyorum.

Bakmayın, bugün eşcinsellere “burada size hayat yok” demeye cüret eden islamcı / AKP’li kalemlere. Tarih, 4. Murat’tan başlayarak ne portrelere, olaylara sahne oldu.
Bakmayın, kahramanlık masallarına. Padişahların en az yarısı, tahta çıkana / çıkartılana kadar bir “kafes”te yaşadı. Her an öldürülme korkusuyla ve dünyadan tamamen soyutlanarak..

O kadar ki, Kur’an dışında, okumasına ve öğrenmesine izin verilen pek az şey vardı.

Örneğin II. Abdülhamid. Tarihçiler, matematiğe çok hevesli ve yetenekli olduğu halde öğrenmesinin engellendiğini yazar.

Padişahlar, taht adaylarının bilgili olmasını istemez çünkü. Çeşitli nedenlerin yanı sıra, bu yüzden, Osmanlı kendi “aydınlanmasını” gerçekleştiremedi. Ve çağa ayak uyduramadığı için de çürüdü, yıkıldı gitti.

***

Yüzyıllara yayılan çürüme, altın yaldızlı bir sirk gösterisiyle örtülmeye çalışıldı.

Cuma ve bayram namazlarında, Saray’ın kapıları açılır.. Önde sırmalı apoletli korumaları, iki yanında hocaları, vezirleri, komutanları, arkasında Yeniçeri önderleri, Azepler, Baltacılar... Padişah boy gösterirdi.

Güç gösterisi, “HERŞEY” demekti. Bir çeşit kalkandı.

Fakat, aynı zamanda ilginç bir paradokstu.

Koltuğunu / tahtını koruyabilmek için güçlü görünmeye çalışırsın..

Seni yıkamayacakları izlenimi verirsin..

Ama bir süre sonra sahiden çok güçlü olduğuna inanmaya başlarsın..

Gücünü “sonsuz” zannedersin..

Örneği yine II. Abdülhamid’den verelim.

***

Osmanlı padişahları namaz için camiye giderken yol boyu dizilen “talebe-i ulum” ve halk bağırırdı: “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.”

Bu gelenek, II. Abdülhamid döneminde sonlandırıldı.

Herhalde çevresi, II. Abdülhamid’i “ONDAN BÜYÜK OLMADIĞI” konusunda ikna etmişti! Bugüne kadar uzanan bir efsane ile kuşatmıştı!

O efsanenin içyüzünde ise, bugünü de hatırlatan trajikomik ayrıntılar vardı.

Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni eserinde, onlardan birini anlatır:
“Padişah (II. Abdülhamid) ahlaksızlıklarıyla alay edebilmek için nazırlarının yolsuzluk yapmasını beklerdi. Mesela ihtiyar Bahriye Nazırı’nın hırsızlıklarından sık sık bahsederdi. Fakat buna rağmen, ihtiyar Nazır, Padişah’a karşı yapılacak bir isyanda vazife almaması için, Türk donanmasını hareketten mahrum bir halde Haliç’te tuttuğundan dolayı mevkiini muhafaza ediyordu. Bir gün Abdülhamid’e meşhur bir hokkabazın çatalları yuttuğu hakkındaki hünerleri anlatılmıştı. Padişah, hemen cevap vererek, bunda o kadar büyük bir hüner görmediğini, çünkü Bahriye Nazırı’nın hiçbir rahatsızlık hissetmeden muazzam harp gemilerini yuttuğunu söylemişti.”

***

Gücü elde etmek yetmiyor. Onu koruyabilmek için sonsuz olduğu hissini verecek gövde gösterileri gerekiyor..

Gemileri yutmak, ya da etrafını gemileri yutanlarla çevirmek gerekiyor.

Ama…

Etraftaki kalabalık istediği kadar «SENDEN BÜYÜK YOK» diye bağırsın..

SON da işte böyle geliyor.

ON KİŞİDEN ALTISI

Metropoll Araştırma Şirketi’nin son anketine göre, Türkiye’de her on kişiden 6’sı “ekonominin kötü yönetildiğini” düşünüyormuş.

Zaten her on kişiden 6’sı, seçimlerde bunu kanıtladı.

Ama anlaşılan yetmiyor. Bu sonuca, AKP’nin kaybetmesine rağmen ellerinden kurtulamıyoruz.

Yani, neymiş? Sadece ekonomi değil.. O on kişiden 6’sının oy verdiği partiler de iyi yönetilmiyormuş.

Bozcaada Midilli'ye şiirlerle seslenecek


14 yıldır Bozcaada'da Haluk Şahin tarafından Cevat Çapan'ın desteğiyle düzenlenen şiir şöleninin bu yılki programı kesinleşti. 11-12 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek olan bu yılın programının özelliği, komşu ada Mididlli'li ozan Sappho'nun şiirlerinin okunacak olması.

Bozcaada Kaymakamlığı ve Belediyesi tarafından da desteklenen etkinliğe çeşitli ada işlermeleri de sponsorluk yapıyor.

Bu yılın bir özelliği de, Homeros Okuması'nın ilk yıllarında okumaya katılan ünlü arkeoloji bilgini Manfred Osman Korffman'ın ölümünün 10. yılında anılacak olması.

Her yıl Troya'ya karşı sahilde yapılan şafak okuması bu yıl Midilli'nin göründüğü bir yerden, Ayazma'da Vahit'in Yeri'nden yapılacak.

PROGRAM

11 Temmuz, Cumartesi

17:00 - Uzaktan yakından: Mutlu Torun konseri – Zeynep Torun’un katılımıyla
Solistler: Osman Ziyagil, Pervin Ziyagil
Halk Eğitim salonu
20:00 - Ozandan şiirler: Eren Aysan ve Sina Akyol
Açış konuşması: Haluk Şahin
Ozanların tanıtımı: Cevat Çapan
(Arka Deniz, Salhane yanı)

12 Temmuz, Pazar
6:00 Midilli’ye karşı - Sappho’dan şiirler
Tanıtım ve yorum. Erman Gören
Ayazma Pilajı, Vahit’in Yeri
Bozcaada Belediyesi Otobüsü saat 5:15’te Çınaraltı’nden hareket.
11:00: TROYA VE HOMEROS SÖYLEŞİSİ
Ölümünün 10. yılında Manfred Osman Korfman’a saygı duruşu.
Nezih Başgelen " Elegiak Şiirin Batı Anadolu'daki öncülerinden Midilli (Lesbos) Adasının Lirik Şairlerine "
Erman Gören: Sappho’nun Sesi
Rüstem Aslan: Bir roman kahramanı olarak Homeros
(Itırlı Bahçe, Bozcaada Sanat Galerisi’nin arkası)

Önceki ve Sonraki Yazılar