​Ne yapmalı? -5-

Türkiye’de, “Bu devlete güçlü bir başkan lazım” algısı yaratmak isteyen en az bir kişi tanıyoruz.

Ortalık kendini patlatmaya hazır binlerce sapık cihadçıyla dolu, bunu da biliyoruz. Ve bombalar patlıyor...

Türkiye, Ortadoğu’daki gerici/mezhepçi iç savaşları kendi içine taşıyor. Ne yazık ki öngörülerimiz doğrulanıyor...

Dolayısıyla, doğru bir analiz, doğru bir siyaset ve doğru bir örgütlenmeye olan ihtiyaç bir ölüm-kalım sorunu haline geliyor...

***

Dizi yazının buraya kadarki kısmından bir özet geçelim...

Birincisi, AKP’yi demokratik adımların adresi gibi gösteren liberaller –ki bunların içinde kendisine ‘sol’ diyenler hayli fazladır- tarihsel bir ihanetin mimarlarıdır.

Onların ideolojik desteği sayesinde AKP iktidarı fethetti ve Türkiye tarihinin en karanlık evresi açıldı...

İkincisi, gerici AKP iktidarı altında ‘demokratikleşme’ meselesinin en önemli unsuru olan Kürt meselesinin çözümü bir yanılsamadan ibaretti.

Liberaller toplumu kimliklere böldü, İslamcıları ‘ezilen’ ilan edip tüm diğer ezilenlerle bir ittifak tarif ettiler; böylelikle sınıf mücadelesi gözden yitip gitti, esas çatışma alanı, emperyalizme ve sermayeye karşı mücadele alanı gözden kayboldu.

Üçüncüsü, Haziran Ayaklanması tarihsel bir dönüm noktası oldu. Liberallerin o güne kadar gerici iktidara verdikleri desteğin ne anlama geldiği görüldü.

Toplumda, laik/demokratik kesimlerle Kürtler arasında yaratılan yapay duvarlar yıkıldı.

Ne var ki, Kürt hareketinin AKP iktidarından beklentilerinin bitmesi için -ki bitti mi, onu da tam olarak bilemiyoruz- devletin bir bütün olarak Kürtlere yeniden saldırmaya başlaması gerekti...

Dördüncüsü, Haziran’da sokağa dökülen kitleler, bu ülkede insanca bir gelecek kurmak için biricik umuttur.

Bunu, hareketin içindeki farklı liderliklerden bağımsız olarak söylüyorum.

Eğer bu ülke bir felakete sürüklenmekten kurtulacak ve demokratik bir düzen kurulacaksa, onu Haziran kitleleri başaracaktır.

Kentlerdeki yoksul Kürt nüfustan, laik duyarlılıkları olan demokrat kesimlere kadar tüm bir Haziran kitlesini gerici ve baskıcı iktidara karşı birleştiremezsek, bu ülke için bir gelecekten söz etmemiz de mümkün olmayacak...

***

Kürt hareketi, Ortadoğu’da -bir kısmıyla elinde silah bulunduran- tek kitlesel laik harekettir.

Kürt halkı bu devletin zulmüne karşı mücadele içinde büyük bedeller ödeyerek demokratik bir bilinç yarattı. Kadın hareket içinde özgürleşerek önemli bir yer elde etti.

Kürtler henüz ufacık çocukken siyaseti ama daha fazlasını, tankların karşısına geçip direnmeyi öğreniyor...

Toplum, birey, siyasi hareket çoğu zaman iç içe geçiyor...

Kürt halkının bu niteliği, sadece Türkiye’nin misakı milli sınırları için değil, Ortadoğu’nun önemli bir kısmı için umut haline gelebilir.

Bunun için liberallerin yarattığı paradigmanın yıkılması, AKP iktidarına karşı geniş bir ittifakın yaratılması, bu ittifakın emperyalizme ve sermayeye karşı mücadeleye doğru büyümesi gerekir.

Başka deyişle, Kürt hareketi etrafını kuşatan liberal dalkavukları silkelemeli, yüzünü Haziran’da sokağa çıkan milyonlara dönmelidir.

Haziran Ayaklanması zemininde, açık, anlaşılır, haysiyetli bir ittifak tesis edilmelidir.

Bu, zor bir iştir.

***

Kendisine ‘sol’ diyen liberaller olduğu gibi, yeminli Kürt düşmanı bir ‘sol’ milliyetçiliğin de varlığını görmeliyiz.

Liberallerle karşılaştırıldığında önemsiz görünebilirler fakat bunlar faşizmin söylemini besliyor, tıpkı liberaller gibi, kimlikleri tersinden yeniden üretiyorlar.

Kürt hareketinin liderliğini eleştirmekle yetinmiyorlar, bunca senedir kendi varlığını tırnaklarıyla kazıyarak kabul ettirmiş koskoca bir halkın diz çöküp biat etmesini istiyorlar.

Hayal görüyorlar...

Ama hayal görürken çatışma dinamiklerini de kışkırtmaktan geri durmuyorlar...

***

Haziran’da sokağa dökülen milyonların geniş bir ittifakını kuracak olan formül nedir peki?

Kendi içinde onca parça olan o büyük halk hareketinin çimentosu ne olacaktır?

Sosyalistlerin çözümlemesi gereken sorular bunlardır...

(Perşembe son bölüm...)

Önceki ve Sonraki Yazılar