Gıdada kayıp ve israf çok yüksek

Dünyada açlık tarım ürünleri üretiminin azlığından mı, yoksa başka nedenlerden mi kaynaklanıyor? Dünya’da açların çoğunluğunun kırlarda yaşadığı düşünülürse sorunun gıda üretiminin azlığından olmadığı kavranabilir. Kırlarda yaşayan bu insanların bazılarının toprağı yok. Bazıları ürünleri o kadar düşük fiyata satıyor ki, eline geçenle karnını doyuracak gıda satın alamıyor. Örneğin siz bir kafeteryada kahve içtiğinizde diyelim ki 2 TL ödüyorsunuz. Afrika’daki kahve üreticisine bunun yüzde 2’si olan 4 kuruş gidiyor. Kahve üreten öyle Afrika köyleri var ki insanlar henüz bir çikolata yememiş. Çocuklar çikolatayı tanımıyor. Ülkemizde sorun şüphesiz Afrika gibi değil. Bizde karın doyuyor, ama birçoğu makarna veya ekmekle doyuyor. Bu da hastalıklara kapıyı açıyor.
Başka bir sorun da kayıp ve israf. Örneğin armut üretiyorsunuz. Ancak armutların önemli bir kısmı çöp olmaktan kurtulamıyor. Ya yeterli soğuk hava deposu yok. Ya da pazara hızlı ulaştırma sistemleri kurulamamış. Üretilenin bir kısmı daha köyü terk edemiyor veya yollarda, marketlere geldiğinde çöpe atılıyor. Buna kayıp diyoruz. Bir de israf var. Her şey dâhil otellerde gıdanın önemli bir kısmı çöpü boyluyor. Bütün dünyada orta ve yüksek gelir grupları aşırı alım yapıyor, ancak bu gıdaların çoğu çöpü boyluyor. Birleşmiş Milletlere ait FAO (Food and Agricultural Organisation- Tarım ve Gıda Örgütü) bu konuda araştırmalar yapıyor. Gıda ve israf bu örgüte göre sebze, meyve, patates gibi ürünlerde yüzde 45 dolaylarında, balık ve diğer su ürünlerinde yüzde 35, hububatta yüzde 30’a yakın, yağlı tohum ve bakliyatta ve ette yüzde 20’yi aşıyor, süt ürünlerinde yüzde 18 dolaylarında. Sayılar korkunç. Bu şunu gösteriyor: Bu gıdalar kaybedilmeseydi yaklaşık bir milyara yakın insan, yani açların tamamı doyardı.
Dünyada bu kayıp ve israfın ortadan kaldırılması için Türkiye dâhil daha çok laf üretiliyor. Ciddi çabalar çok yetersiz. Şüphesiz laf üretmek, çözüm üretmekten daha kolay. Gıda üretimi yetersiz diyenler önce bu sayılara bir baksınlar. Örneğin otellerdeki her şey dâhil sistemi tam bir felaket. Sanırım daha çok çalışandan tasarruf etmek için bu sistem uygulanıyor. Avrupa ülkelerinden gelmiş turistler de dâhil olmak üzere yapılan israf tam bir felaket. Bazıları sanki sadece yemek yemeğe gelmiş gibiler. Üstelik tabaklarına aldıklarının yarısını çöpe atıyorlar.
Dünyada aç insanlar olması gıda üretimi azlığından kaynaklanmıyor. Bu sorun büyük ölçüde politik bir sorun.   
 

Önceki ve Sonraki Yazılar