Eşcinsellere 'Tahammül' ayıbı!

Evet, hoşgörünün “AYIP” olduğunu düşünüyorum. Zira, hoşgörü, az / eksik / yabancı olana “TAHAMMÜL” anlamına gelir. Yani, sevmezsiniz ama tahammül edersiniz.
Yani, size göre eksik ve hatta yanlış bulursunuz, ama tahammül edersiniz.

Bu, çok / çoğunluk / kendince doğru olanın lütufta bulunmasıdır! Yücelik göstermesidir!

Karşılığında “MİNNET” bekler. Toplumun içinde yaşamanıza –ve hatta doğrudan doğruya yaşamanıza- izin verildiği için “o yüce güce” minnet duymalısınız.

İşte bu, bence ayıbın daniskası. Ben insanlar hakkında karar verirken cinsiyetlerine ve cinsel eğilimlerine göre mi davranacağım?

Kadındır, yani bendendir, iyidir.. Erkektir, yani güçlüdür şudur budur, eli öpülür..
Eşcinseldir, ben eşcinsel isem iyidir, değilsem ayıplı yaratıktır..
Öyle mi!

O kadar çok eşcinsel arkadaşım oldu ki.
Kadınlar ve erkekler gibi, onların da iyisi vardı, kötüsü vardı..
Akıllısı vardı, aptalı ve zır cahili vardı..
Ama, her ne olursa olsun, hiçbiri “fenalıkta” Hayretten Karaman’ın yanına yaklaşmazdı. Çünkü o “tahammülü” bile fazla görüyor. Elinden gelse zindanlara tıkacağının işaretini veriyor.

***

Diyor ki Karaman Beyefendi: “Bu ülkenin düzeni laik, seküler, liberal demokrat vs. olabilir, ama kimse unutmasın ki halkımızın kahir çoğunluğu Müslümandır, eşcinselliği ahlaksızlık olarak kabul eder, eşcinseller kendilerini açıklayarak namuslu ve onurlu insanların aralarına katılamazlar, yaptıkları “kabahat” yüz kızartıcı bir fiil olarak tiksinti ile karşılanır.”

Buraya kadarı, bir “görüş”. Ancak sonrası, bildiğiniz faşizm ve ona uygun biçimde savrulan bir “tehdit.”

“Günah ve ayıp olan kabahatin hiç olmaması istenir, ama İslam'da kimsenin özel mekanına girilemeyeceği ve gizlediği bir davranışa, başkasına zarar vermedikçe müdahale edilemeyeceği ve açıklanamayacağı için “yapan tarafından gizlenen kabahat, gizli kalır”.

"Kabahati işleyenler arı, namusu, hayayı, ahlakı, toplumun tepkisini… hiçe sayarak yaptıklarını ilan etmeye, açıkta yapmaya, hatta bunu bir “onur hareketi” olarak takdim etmeye yeltenirlerse toplumun ahlakına, geleneğine, kırmızı çizgilerine karşı savaş ilan etmiş olurlar. Savaşı onlar başlatınca da görmeleri muhtemel olan tepkiden şikayet etmemeleri gerekir.”

***

Çok açık değil mi! SAVAŞ diyor Hayrettin Karaman beyefendi! “Sokağa çıkarsanız savaş ilan etmiş olursunuz.. Biz de gereğini yaparız” diyor.

Üstelik bu yazıyı, LGBT’nin ONUR YÜRÜYÜŞÜ vesilesiyle yazdığını da belirtiyor.

Yani, BUGÜNKÜ YÜRÜYÜŞ öncesinde bir NEFRET SUÇU işliyor. ALENEN TEHDİT suçu işliyor.
Ve nedense GEREĞİ yerine getirilmiyor.

Ama, durun.. Yargı çok meşgul tabii. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “hakaret” davalarından başını kaldıramıyor. Davaların biri bitmeden onu başlıyor.

İşte son bir örnek: “Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin ortalamasıdır” başlıklı yazıyı paylaşan kamu görevlisi doktor para cezasına mahkum edildi. Karaman’ın yazısının lafı mı olur!

***

TARAF yazarı Yiğit Karaahmet’in dünkü yazısından bir bölümü paylaşmazsam bu yazı eksik kalacak. Karaahmet, dün, eşcinsel olduğu için hırpalanan, intihara sürüklenen gençleri yazdı.

İnanılmaz örnekler verdi. Ve ekledi: “Hepimizin yolu kimbilir kaç defa o tren raylarından, o ilaç şişelerinden, o sıkıca bağlanmış ilmeklerden geçti acaba? Kaç defa acaba aklımızdan her şeyin; tüm ahlaksızlığın, açgözlülüğün ve nefretin sığdırıldığı ama bir tek bizim sığdırılamadığımız bu rezil dünyaya elveda demek geçti?”

Hani yaradılanı severdiniz Yaradan’dan ötürü.. Karaahmet’in dediği gibi, bu rezil dünyanıza bir tek eşcinsel, trans bireyler mi sığmıyor?

Bilin ki, bizim de böyle faşist kafalara.. Ve işledikleri İNSANLIK SUÇLARINA tahammülümüz yok.



AUT CAESAR AUT NİHİL

Caesar, yani Sezar, hani şu Roma İmparatoru diye bilip geçtiğimiz şahsiyet değil. Antik çağların, İmparator / Kral / Führer / Başkan niyetine kullandığı unvan.

AUT CAESAR AUT NİHİL ise, “ya krallık ya da hiç” demek. Bugüne ve memleketimize uyarlarsak BİRİLERİNİN “ya hep ya hiç” diye özetlenebilecek stratejisi.
Eskiler, buna “ya devlet başa ya kuzgun leşe” demişler.

Ama, anladınız elbette. Hepsi aynı kapıya çıkıyor. Aynı kapıya ve aynı zalim tutkuya…

“Zalim”.. Zira, güç oyununda ortaya KENDİ BAŞINI koyan, bir başkasının başını / hayatını / geleceğini umursamaz.

Şu anda, Ankara’da böyle bir oyunun provası var. Kapalı kapıların ardında hazırlanan oyunun özeti şu: Kaybetmemek yani “HİÇ” olmamak için kazanmak yani “KOLTUĞU KORUMAK”.

***

Doğrusu, böyle oyunlarda aktörler ve söyledikleri kırk süzgeçten geçirilmeli. Ne de olsa, dezenformasyon için.. Kitlelerin “yanlış yere bakmasını” sağlamak için.. Yani oyun içinde oyun kurmak için, çok farklı yollara başvurulur.

Bugüne kadar, nice örnekler gördük.. Ne “sahte aktörlere” tanık olduk..

Bu yüzden, hep ihtiyatla yaklaştığım bir isimdir: FuatAvni. Saray köstebeği midir? Yoksa Saray’ın köstebeği mi? Bilmiyorum.

Ancak, sosyal medyada paylaştıklarının neredeyse hepsinin “hemen daha o gün” kanıtlandığına bakınca .. Ve ayrıca yazdıkları büyük ölçüde benim de gözlemlerime / duyumlarıma / tahminlerime dayanınca..
Son paylaşımlarını aktarmak istedim.

Bilenler bilir. Ama bilmeyenler için söyleyeyim. FuatAvni’nin “Y” dediği kişi, Saray’ın baş sakini.

Y. demesinin nedeni ise, dinsel referansı da olan Emeviler’in ikinci halifesi Yezid’i akla getirmesi.

Fuat Avni, Saray sakinini bu isimle anarak, bir bakıma AKP’nin içine sesleniyor. Ve son paylaşımlarında, buyurun bakın neler neler söylüyor:

***

Y. tekrar seçim olsun diye avaneleriyle her türlü çalışmayı devam ettiriyor. Avaneler, ‘Her hangi bir koalisyon sonumuz olur’ dediler.
Y…, eskisi kadar Kaçak Saray’da toplantılar yapmıyor. Korku ve paranoya her halini sarmış. Saatlerce odasından çıkmıyor.
Y…, Davutoğlu’na güvenmiyor. Davutoğlu’nun bütün danışmanları ve etrafındaki vekiller takibe alınmış durumda.
Davutoğlu’na bağlı bir grubun Ankara’da gizlice toplantı yaptıkları ve CHP ile koalisyon için çalıştıkları bilgisi avaneleri delirtti.
Avaneler, ‘Arınç ve Atalay Davutoğlu’nu ele geçirmiş, Kaçak Saray’a karşı blok oluşturdular, bizi satacaklar’ dediler.
Davutoğlu’na yakın olan medya mensupları bile takibe alınmış durumda. CHP ile koalisyon isteyen herkes düşman ilan ediliyor.
Y…, ‘Tekrar seçim olmasa bile MHP ile seçime gitmek kaydıyla bir koalisyon kurun’ demişti. Bunu yapmamaları onu fena halde kızdırıyor.
Y…, üç dönemliklerin partiyi ve Davutoğlu’nu kontrol ettiğini ve partinin kendi kontrolünden çıktığından yakınıp duruyor.
Y… için tek çare Suriye ile savaşa girip kaostan iktidar devşirme planları. Asker savaşa yanaşmıyor.
Y…, Suriye ile savaşın kısmen önünü açmak için El-Kaide dosyalarını raftan indirtti. Birçok yerde operasyon olacak.

***

Aslında benzer şeyleri, aralarında benim de olduğum çok sayıda köşe yazarı dile getirdi. Özellikle, sondaki “SAVAŞI KIŞKIRTMA” ihtimali, ciddi biçimde vurgulandı.
Gerçekten de bana göre, köy görünüyor. Elbette Saray’ın muhtemel hamleleri de.

Ne de olsa, işin sonunda sadece koltuğu değil “istikbali” kaybetmek de var.

Yani, AUT CAESAR AUT NİHİL..



Zeki Müren yeniden Bodrum'da

Zeki Müren'in yövmiyesi Bebek Belediye'de 4 bin Çakıl'da 4 bin 500 liraymış.

Bodrum'da 'İşte Benim Zeki Müren' adıyla açılan sergide pek çok kişisel eşya ve obje yer alıyor. En çok ilgi çeken objelerden biri, sanatçının yövmiyelerini not aldığı pusula.



Yapı Kredi Private Banking ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliği ile, Sanat Güneşi Zeki Müren'in tüm mal varlığını bağışladığı Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı'nın katkılarıyla hazırlanan 'İşte Benim Zeki Müren' isimli sergisi, İstanbul ve Ankara'dan sonra 'Sanat Güneşi'nin son yıllarını geçirdiği Bodrum'da açıldı.

Sergide, Zeki Müren'in 6 aylık fotoğrafından son olarak 1984 yılında Bodrum'da verdiği ve zirve yaptığı konserine kadar yaşamını konu alan fotoğraf, mektup, not ve eşyalara yer veriliyor. Zeki Müren'in konserlerinden ve gece kulüplerinden aldığı ücretleri tuttuğu notlar serginin en çok ilgi çeken objeleri arasında.

Zeki Müren'in TEV ve Mehmetçik Vakfı'na bağışladığı fotoğrafları, desenleri, kostümleri, plakları, şiirleri, yazıları, gazete ve dergi kupürleri ile bazıları hiç bilinmeyen arşiv görüntülerinden oluşan eserler de ilgi ile izleniyor.

"İşte Benim Zeki Müren"
Sergisi Bodrum Oasis Alışveriş ve Kültür Merkezi'nde 28 Ağustos'a kadar açık kalacak.



Zeki Müren annesi ve babasıyla



Gökkuşağı Sarayı
ABD’de eşcinsel evliliklere yasal izin çıktı. Obama’nın bizzat desteklediği bu karar sonrası, Beyaz Saray, LGBT’nin simgesi gökkuşağı renklerine büründü.

Önceki ve Sonraki Yazılar