Bana öyle geliyor ki; MHP lideri Devlet Bahçeli’nin nedenini bilmediğim ve anlamakta güçlük çektiğim bir “CHP takıntısı” var!

Sosyal demokratları içine sindiremiyor. Bu bağlamda; TBMM Başkanlık seçimindeki tavrının, Türkiye’nin geleceği adına “sorumlu ve ilkeli davranma” ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını düşünüyorum!

Şöyle ki;
Bahçeli; “Deniz Baykal Meclis Başkanı seçilirse, Türkiye yeni bir döneme girer ve CHP bu süreçte güç kazanır” kaygısı ve endişesiyle, arkadaşlarına iptal oyu kullandırttı. Böylece CHP’nin önünü kesmek istedi.

Dolayısıyla Bahçeli’nin, başından beri, “HDP ile aynı yerde bulunmam” gibi bir “sanal gerekçe”nin ardına sığınması, bir savunma mekanizmasıdır.

Zira siyasi zeminde, bu tür argümanların hiçbir geçerliliği ve inandırıcılığı olamaz. Adama derler ki; HDP’nin de senin kadar milletvekili var, o zaman parlamentoda da olma!

Yapabilir mi?
Hayır!

Kaldı ki Bahçeli ve MHP sözcüleri, “bırakın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’na ettikleri sözleri” TBMM Başkanı seçilen AKP’li İsmet Yılmaz için demediklerini bırakmadılar.

Süleyman Şah Türbesi’nin nakliyle ilgili eleştirileri unutulmuş değil. Sayın Yılmaz’a “Milli Sıvışma Bakanı” diye hitabeden, MHP’nin ta kendisidir. Ama buna rağmen, TBMM Başkanı olmasını sağlamışlardır.

Bir “dik duruş” sergilemek, veya AKP’yi onayladıkları ya da “İsmet Yılmaz Başkanlık makamına çok yakışır, Meclisi iyi çalıştırır!” diye düşündükleri için mi?

Hayır!
Ne yazık ki Devlet Bey, sadece kendi egosunu tatmin için böyle davranmıştır. Bunda Türkiye’nin “Âli menfaatleri”nin hiçbir katkısı olduğunu düşünmüyorum.

***

Ancak bu Devlet Bey’in ilk tutarsızlığı değildir. Ta 2002’de başlamıştır, MHP liderinin bu tavrı! 2002’deki, DSP-MHP- ANAP koalisyonunu “yazının girişinde de belirttiğim gibi” bir “takıntı” nedeniyle bozmuştur. Ekonominin dibe vurduğu 2001’de alınan önlemler tam meyvesini vereceği sırada, 7 Temmuz 2002 günü Bursa’dan “erken seçim” çağrısı yaparak, AKP’nin yolunu açmıştır.

Neden?
Olur da bu gidişle, DSP ve sosyal demokratlar daha güç kazanır, diye…

***

Merhum DSP lideri Sayın Bülent Ecevit, 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte Başbakanlığı devrettikten sonra, 2003’ün şubat ayında kendisiyle yaptığım bir söyleşide, “Devlet Bey niçin erken seçim istedi, hala anlayabilmiş değilim!” demişti bana! Ve o seçimlerde DSP ile birlikte MHP de baraj altında kalmıştı.

2007 seçimleriyle yeniden parlamentoya dönen MHP, sonraki süreçte de CHP’nin karşı çıktığı her konuda AKP’nin yanında yer almıştır.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinden tutun da “4+4+4 eğitim sistemi”nin geçirilmesine kadar, bir çok alanda AKP’ye katkıda bulunmuştur. Ve Sayın Bahçeli yönetimindeki MHP, bütün bunları yaparken de ülkenin “Ali menfaatlerini” gerekçe göstermiştir.

***

Olacak şey değil! Bir yandan AKP’ye verip veriştireceksiniz; ülkeyi kötü yönettiğinden, gitmeleri gerektiğinden dem vuracaksınız, öte yandan her sıkıştığı yerde, ayakta kalması için destek olacaksınız. Ondan sonra da “ben haklıyım” diyeceksiniz.

Lütfen yapmayın Sayın Bahçeli! MHP’ye gönül veren milyonlarca seçmene haksızlık etmeyin.

MHP tabanı ve seçmeninin bu tavrınızdan dolayı sizi alkışladığını mı zannediyorsunuz?

Eğer öyle düşünüyorsanız, büyük bir yanılgı içerisindesiniz.

Lütfen partinizin internet sitesine girin ve eleştirileri okuyun.

Ve şu CHP takıntısından kurtarın kendinizi.