Hangi düzenlemeler?

Geçen hafta çerçeveyi çizdik: Hükümet kurulmasını ve güvenoyu almasını beklemeden yasamayı çalıştırmak gerekir. Bu hukuken mümkün mü? Evet!

Anayasa hukukçusu Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu bunu erkenden (Radikal,7.6.2015) dile getirdi. Siyasi etiğe uyar mı?

Seçimde siyaseten düşmüş olan AKP Hükümetinin var hızıyla atamalara, boşalan kadroları doldurmaya, geleceği bağlayacak ekonomik ve siyasi (savaş dahil!) kararlar almaya giriştiği bir dönemde bundan daha safça bir soru olamaz.

Peki böylesine dağınık bir muhalefet tablosunda bu, siyaseten mümkün mü? Bıkmadan denemek, hatta zorlamak gerekir.

Bunun nedenleri var.

Bir: 45 gün içinde hükümet kurulamazsa veya kurulur ama güvenoyu alamazsa seçimlerin yenilenmesi gündeme gelir (Anayasa 116). Bu bir erken seçim olmayacağı için, seçime karar verme iradesi TBMM değil Cumhurbaşkanıdır.

Anayasa 114'e göre, bu durumda geçici Bakanlar Kurulu, siyasi parti gruplarından oranlarına göre üye alınmasıyla oluşur. Dolayısıyla, yenilenen seçimlere eli güçlü girmek gerekir.

İki: Koalisyon pazarlığına girecek partinin eli-kolu koalisyonun büyük ortağınca bağlanmadan önce, yasama çoğunluğunun seçim vaatlerini tutmaya zorlanması gerekir.

Üç: Hükümet kurulur ama istikrarlı olamazsa, TBMM kararıyla gündeme gelebilecek erken seçimlere (ama 2 yıldan önce zor) hazırlıklı olmak gerekir.

Siyasi düzenlemeler

Öncelik, sanıldığı gibi ekonomik yasalarda değil, siyasi düzenlemelerde olmalıdır.

İşte 45 gün için birkaç öncelikli alan:
İlk önce, Cumhurbaşkanının Anayasa hükmü olan tarafsızlığını, yasalara büyük harflerle yazmak gerekir. İşe, Anayasa hükümlerini görmezden gelen YSK'yı ilgilendiren 5545 ve 298 sayılı Seçim Kanunlarından başlamak ve YSK'nın "anlayacağı" hale getirmek gerekir.

Yayın adaleti bağlamında da Seçim yasası ve RTÜK yasası dahil ekler yapılması, Cumhurbaşkanının seçim sürecine ve seçmenin oyuna etki yapabilecek konuşmalarının/ faaliyetlerinin de yayın yasağı kapsamında olduğuna -YSK'nın ve RTÜK'ün görmezden gelemeyeceği şekilde- özel vurgu yapılması şarttır. Ayrıca TRT'nin, iktidar partisini kayıran yayıncılık yapamayacağı da açıklıkla belirtilmelidir.

Aynı kapsamda, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 87. maddesindeki "Dini ve dince kutsal sayılan şeyleri istismar yasağı"nın Cumhurbaşkanını da bağladığının altı çizilmelidir.

Siyasi düzenlemelerde ikinci öncelik yüzde 10 barajının kaldırılmasıdır. Üçüncüsü, bir siyasi ahlak yasası teklifi verilmelidir. Dördüncüsü, "İç Güvenlik Yasası" gibi özgürlükleri kısıtlayan yasalara ilişkin olabilir. Ancak bunlar daha uzun sürelere ihtiyaç duyar ve muhalefetin bu defa ortak hareketine yol açmayabilir.

Ekonomik düzenlemeler

Muhalefet partilerinin büyük ölçüde ortaklaştığı kanun tekliflerine öncelik vermek gerekir. (Asgari Ücret Tespit Komisyonunu çağırmak gibi hükümeti işin içine sokmadan başarılamayacak konular 45 günlük süre içinde gündeme getirilemez). Atılabilecek adımlar bellidir: Emekliye iki ikramiye; emekliden kesilen destek priminin sıfırlanması; Cumhurbaşkanının örtülü ödeneğine son verilmesi, Başbakanlık örtülü ödenek tavanının binde beşten binde ikiye indirilmesi ve de denetime açık olması...

Araştırma Komisyonları kurulması
17-25 Aralık yolsuzlukları konusunda Meclis Araştırma Komisyonunun derhal kurulması gerekir.

Bunun, "rövanşist davranmayız" söylemiyle veya "aman koalisyon temaslarını etkilemesin" taktik hesaplarıyla ertelenmesi/ küllendirilmesi kabul edilemez.

Veya ilk seçimde seçmen karşınıza çıkarır.

Unutulmasın ki, AKP'nin varlık nedeni Cumhuriyetin rövanşını alarak yeni bir rejim oluşturmaktır.

Böylesine rejim dönüştürücü bir partiye karşı pasif muhalefet tarzları peşinen yenilgiye mahkumdur.

Özellikle de AKP'nin gerçek muarızı (karşıtı) olan/olması gereken CHP sözkonusu olunca.

Cumhuriyeti kuran partinin, cumhuriyeti yıkan bir partiyle koalisyonu ancak bu yıkıcı partinin nedamet getirmesi sonucunda gerçekleşebilir.

Siz böyle bir işaret alıyor musunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar