Der Spiegel'den korkutan senaryo: 2001 krizi kadar...

Der Spiegel'den korkutan senaryo: 2001 krizi kadar...

Der Spiegel Dergisi, Türkiye’nin ekonomik ve kur kriziyle nasıl baş edeceği konusunda yapılan bir araştırmayı yayımladı.

Der Spiegel Dergisi, Türkiye’nin ekonomik ve kur kriziyle nasıl baş edeceği konusunda yapılan bir araştırmayı yayımlarken analizde ekonomik kriz incelendi. Dergi, ekonomik krizin, 2001 krizinin bütün potansiyelini taşıdığını belirtti. Türkiye’nin acilen reformlara başvurması ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda somut adımlar atması gerektiğine dikkat çekti. Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün (DIW) araştırma sonuçlarını sayfalarına taşıyan Alman dergi, Türkiye’nin tedbir almaması durumunda, 2019 yılında Türk Lirası’nın yüzde 20 dolayında bir değer kaybı yaşayacağına vurgu yaptı. Ekonomik büyümede beş puan gerileme yaşanabileceğine işaret eden dergi, enflasyon rakamlarının ise yüzde 25 dolayına yükseleceğini kaydetti. Ancak Türkiye’nin yapacağı reformlarla, uluslararası destek alması durumunda, Türk Lirası’nın 2020 yılında yüzde dokuz dolayında bir değer kazanacağını yazdı.

Von Felix Sommerfeld und Michael Niestedt imzasıyla kaleme alınan analiz yazısı, şu şekilde başlıyor:

“Türkiye’de ekonomide ve kurda yaşanan kriz nasıl durdurulabilir? Önde gelen ekonomistler, bu konuda genelde aynı fikirleri paylaşıyorlar. Hem ulusal hem de uluslararası alanda alınabilecekler alternatif tedbirlerin kalmadığını söylüyorlar. Almanya Ekonomi Araştırma Enstitüsü (DIW) çalışmalarını kamuoyuna duyurmadan önce Der Spiegel Dergisi’ne sunduğu belgeler, tam da bu tespiti ortaya koyuyor. Türkiye reformlar konusunda adım atmazsa, büyük fotoğraf daha da iç karartıcı olabilir. Dışarıya karşı güvenin kaybedilmesi, dış mali giderlerin artmasına, yatırım ve tüketimi düşmesine ve Türk Lirası’ndaki değer kaybının devam etmesine neden olur. Sonuç olarak, bu gidişat yabancı sermaye akışının musluğu tamamen kapanmasına yol açacak.

Araştırmayı kaleme alan Alexander Kriwoluzky. ‘şimdiki kriz, 2001 krizi kadar kötüleşebilecek bir potansiyele sahip.’ diyor. Yüksek cari açık ve giderek tırmanan enflasyon, Türk Lirası’ndaki değer kaybını şiddetini daha da artırabilir. Ayrıca ekonomik faaliyetlerinde yüzde 12 dolayında bir yapısal durgunluğa da neden olabilir. Devlet iflası, eskide (2001) IMF yardımı sayesinde engellendi. Kriwoluzky, ‘Türkiye’nin farklı şekillerde, bir bakıma karışık yöntemle krize karşı tedbir almaya giderse, bu ülkeyi çöküşe götürecek. Türkiye de faizlerin güdümlü bir şekilde yükseltilmesi lazım. Devlet hazine yoluyla bunu konsolide etmek zorunda ve enflasyonu düşürmek zorunda’ değerlendirmesini yapıyor.

Her şeyden önce Merkez Bankasının yeniden bağımsızlığı yeniden inşa edilmeli. Yatırımcıların güveninin sağlanması için illa da bunun bir şekilde gösterilmesi lazım. Merkez Bankasının güvenirliği geçmiş aylarda büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleri üzerinde kendisine yön verdi. Merkez Bankası, alacağı ulusal tedbirlerle yabancı kredi kuruluşlarının desteğiyle yapacağı reformlar, ülke ekonomisine pozitif bir katkı sunabilir.”

Analiz yazısında, çalışmadaki grafikler incelendi. Türkiye’nin nasıl bir finans politikası izlemesi gerektiğine dair öneriler sunuldu. Merkez Bankasının bağımsızlaşması, faizlerin yükseltilmesi ve uluslararası kredi desteğinin önemine dikkat çekildi. Alman dergi, söz konusu tedbirlerin alınmaması durumda ise, muhtemel senaryoyu şu şekilde dile getirdi:

“ Bir yıl içinde ulusal para birimi olan Lira, Euro karşısında neredeyse yüzde 50 dolayında bir değer kaybetti. Bir yıl önce bir Euro ile dört TL alınıyordu, şimdi neredeyse 8 TL oldu. Şunun hesabı yapılmalı. Faizler devamlı yüksek tutulmazsa Türk Lirası değer kaybetmeye devam edecek. Buradan hareketle, 2019 yılında zamanla aşamalı olarak Türk Lirası’nda yüzde 20 oranında bir kayba yol açacak.

Karşı tedbirlerin alınması durumunda, Türk Lirası’nın 2020 yılına kadar yüzde dokuz dolayında bir değer kazanacağı hesabı yapılıyor. Eğer Türkiye uluslararası finans kuruluşlarının desteğini alarak, durumu dengeleyebilse, Türk Lirası ekstra yüzde 8 dolayında bir değer kazanabilir. Araştırma şu sonuca ulaşıyor:

"Türkiye’de reformlar yapılmazsa, ulusal ekonomik büyüme oranı bir yıl içinde beş puan gerileyebilir. Araştırmadaki simülasyonlar daha da yakından incelendiğinde, ekonomik karşı tedbirler hayata geçirildiğinde, ulusal ekonomideki büyüme oranı, 2020 yılında neredeyse bir puan artıyor. Böylece krizin ilk yılında üretim alanında yaşadığı kayıpları telafi edebilir. Çalışma, reformların yapılmaması durumunda, 2019 yılında, yurt içi milli gelir gider karnesinde bir puandan daha fazla bir kaybın yaşanabileceğini gösteriyor. Bu kötüleşme, ekonomide konjonktürel olarak bir kırılmanın ve mali giderlerin giderek yükselmesine yola açacak.

Böylece, hem tüketim de hem de yatırımda gerilemeler yaşanmakla beraber, reel ücretler de düşüşe geçecek ve mevcut üretim boşluğunda devletin mali kasası daha da kötüye gidecek. Ulusal ve uluslararası yardım desteği sayesinde devlet mali kasasında 2019 yılında yaklaşık iki puan bir iyileşme sağlanabilir. Kriz Türkiye’deki enflasyonu her geçen gün daha da yukarı çekiyor. Ağustos ayında enflasyon rakamları yüzde 17,9 seviyesine çıktı.

Bu oran, son 15 yılın en yüksek rakamı. Türkiye, Reform yoluna başvurmazsa, enflasyon rakamları 2019 yılında yaklaşık sekiz puan artacak ve bu rakam daha sonra yüzde 25 dolayında seyredebilir. Türkiye ekonomisi konusunda yapılan çalışmada, Merkez Bankası, enflasyonun düşüşü konusunda etkili istiyorsa, öncelikle bağımsız olduğunu herkese göstermesi gerekir. Araştırmada yer alan Malte Rieth, krizin derinleşmesinin de engellemesinin de Türkiye’nin kendi elinde olduğunu söylüyor.”