Sabah Başyazarı: Türk demokrasisi 'hesap sorulabilir' değil

Sabah Başyazarı: Türk demokrasisi 'hesap sorulabilir' değil

Mehmet Barlas, Amerikan demokrasisi dahil,  dünyadaki bütün özgürlükçü demokrasilerin ‘hesap sorulabilir’ olduğunu belirterek, "Biz Türk demokrasisi olarak bu ‘hesap sorulabilirlik’ konusunda pek gelişmiş bir konumda değiliz.

Sabah gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas, Amerikan demokrasisi dahil,  dünyadaki bütün özgürlükçü demokrasilerin "hesap sorulabilir" olduğunu belirterek, "Biz Türk demokrasisi olarak bu ‘hesap sorulabilirlik’ konusunda pek gelişmiş bir konumda değiliz. Geçirdiğimiz bunca serüvenden ve vesayetçi demokrasiyi rafa kaldırdıktan sonra eğer hâlâ hesap sorulabilirlik konusunda eksiklerimiz varsa, özeleştiri mekanizmalarını çalıştırarak bunun yolunu açabiliriz" dedi.

Mehmet Barlas, "Anında hesap sorulamazsa sonunda siyasi iflas gelir" başlığıyla yayımlanan yazısında, sadece Amerikan demokrasisinin değil, dünyadaki bütün özgürlükçü demokrasilerin, ‘hesap sorulabilirliğin’ en önemli özellikleri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Seçilmiş yöneticiler yaptıkları işlerin ve attıkları adımların hesabını sonunda seçmene de verirler.

VİETNAM’IN HESABI

ABD'nin Vietnam'daki haksız savaşı önce Başkan Johnson'un başını yedi... Yenilginin en sonuna kadar kabul edilmediği bu haksız savaşa karışan kadroları Amerikan demokrasisi"Watergate olayı" ile temizledi.

Son aşamada Başkan Nixon da yüz kızartıcı bir konumda istifa ettirildi.

TRUMP’A NE OLACAK?

Yakın tarihi gözden geçirirken ve Amerikan demokrasisinde hesap sorulabilirlik sınavından kimsenin kaçamadığını hatırlarken "Acaba Başkan Trump'ın yaptıklarının hesabı ne zaman sorulacak" diye düşünmeden edemiyorum.

Amerika'nın müttefikleri ile arayı açan, korumacı kararları ile dünya ekonomisini krize sokan ve devlet yönetimini tweet'leri ile itibarsızlaştıran bu kişi, acaba siyasi sonunu ne şekilde görecektir.

‘BİZDE BU İŞ AKSIYOR’

Biz Türk demokrasisi olarak bu "Hesap sorulabilirlik" konusunda pek gelişmiş bir konumda değiliz. Mesela Kıbrıs'a 1974'teki müdahale ertesinde kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak mümkünken bunun iç politika malzemesine çevrilmesi nedeniyle Kıbrıs'ın "çözümsüz birsorun" olarak Türk dış politikasının ipoteği haline dönüştürülmesinin hesabı, ne o dönemin Başbakanı Ecevit'ten ne de Başbakan Yardımcısı Erbakan'dan soruldu. Bu iki isim siyasi yaşamlarını hiçbir şey olmamış gibi sürdürdüler.

Son dönemde ise Anayasa değişikliği ile partilerin musluk kapatılır gibi kapatılmasının önüne geçildi. Kürt seçmen tabanına dayalı olan HDP bunun kıymetini bilmek yerine, PKK terörünün siyasi ayağı biçiminde faaliyet gösterdi. Ama diğer siyasi partilerin tümü bunun hesabını soracak yerde, 24 Haziran seçiminde CHP seçmenleri Batı'da HDP'lilere oy verdiler.

HESAP VERMEYENLER

Totaliter ya da otoriter rejimlerde yöneticiler hesap vermedikleri için, sonları felaketle biter. Saddam'ın İran'a karşı başlattığı savaşta yüz binlerce Iraklı genç öldü ya da yaralandı. Bu savaşın hesabını vermesini hiçbir Iraklı Saddam'dan isteyemedi.

Sonunda Saddam'ın işini ABD ordusu bitirdi. Hiçbir Alman Hitler'den 2'nci Dünya Savaşı'nın hesabını soramadı.

Ama sonuçta Almanya işgal edildi ve Hitler intihar etti.

Hesap verilmelidir Buna karşı İngiltere'de Başbakan Eden, Süveyş Harekâtı'nın fiyasko ilesonuçlanması ile siyaseten bitti. Fransa'da Çin Hindi ve Cezayir fiyaskoları sonunda 4'üncü Cumhuriyet demokrasisi iflas etti. De Gaulle başa getirildi ve 5'inci Cumhuriyet'e geçildi.

Geçirdiğimiz bunca serüvenden ve vesayetçi demokrasiyi rafa kaldırdıktan sonra eğer hâlâ hesap sorulabilirlik konusunda eksiklerimiz varsa, özeleştiri mekanizmalarını çalıştırarak bunun yolunu açabiliriz."