Trajedilerin ülkesinde

Bu topraklar trajedinin ana yurdudur. Anadolu’suyla, Mezopotamyasıyla, Trakyasıyla öyledir.

Bunu yalnızca, tarih boyunca yaşanmış trajik olayların bol olduğu yerdir burası anlamında söylemiyorum. “Trajedi” ya da “tragedya” dediğimiz edebi türün orta çıkıp devleştiği yerdir anlamında da söylüyorum.
Trajedi türünde ana kalıp hep aynı kalmıştır:
Büyük başarılar kazanmış bir “kahraman” vardır. Oyunun başında onun üstünlüğünün ve gücünün hep devam edeceği düşünülür. Ne var ki, ciddi bir kusuru ya da ahlaki açığı olduğu anlaşılır. Kendine aşırı güvenen, amaçları uğruna saldırganlıktan kaçınmayan ve sonunda bir kibir abidesine dönüşen bu “kahraman” kendisine yapılan uyarılara kulaklarını tıkadığından hata üstüne hata yapar ve “katastrof” denilen çöküş felaketine doğru yol alır. Onun kendi kendisini yok etmesine kimse engel olamaz. Sonunda Öç Tanrıçası “nın dediği olur ve oyun biter.

Kusuru ve ahlaki açıkları olan birileri… Kendine aşırı güvenle gelen saldırganlık, kibire dönüşen gurur, uyarılara kulak tıkama alışkanlığı ve katastrofa doğru yolculuk…

Size bir şeyleri hatırlatıyor mu?
Bu topraklarda bu kalıba uygun binlerce trajedi yazılmıştır!
Suruç’taki acı olay bu trajedilerden birinin bir sahnesi olarak okunabilir:
Olaylar ilerlemiş, “kahraman”ın kusuru ve kibiri acı meyvelerini vermektedir; sıra katastrofa gelmiştir. Kusurlu “kahraman” iflah olmayacağına göre, bu türden olaylar birbirini kovalayacak kaçınılmaz sona doğru ilerleyecektir.
Ve koro ta baştan beri yaptığı gibi yine olup bitenleri yorumlamakta, uyarılarını yapmaktadır:
“Yazık olacak dememiş miydik biz ta en başında. Eğer aklını başına toplamazsan gencecik ölülerin üzerinde uçacak akbabalar dememiş miydik! İşte geldiler, işte başımızın üzerinde dönüyor akbaba sürüleri… Söylemedik mi, komşunun bahçesini talan etmenin onmaz kötülük olduğunu. Hatırlatmadık mı sana, zehirli yılanları etle besleyenlerin kendi kümeslerindeki tavuklara davetiye çıkardığını. Kaç kez örnekler vermedik mi geçmişten? Ama hayır! Dinlemedin. Tam tersine, kızdın bize, ülkeden sürmekle tehdit ettin. Her şeyin en doğrusunu sen biliyordun ya. Sana dur diyecek güç kalmamıştı ya! Ve işte sonunda, vardığın yer: Kibirinin bile seni kandıramayacağı nokta…Aynı hatalarda ısrar edecek misin?”

Ne yazık ki, bu topraklarda yazılmış binlerce trajedi, bu sorunun yanıtının iyimserliğe pek yer bırakmadığını söylüyor. Kalıp belli.
Yazık bize, yazık çocuklara…

Önceki ve Sonraki Yazılar