Süleyman Karan

Süleyman Karan

Have are you Mr. President?

 ‘Şaşı bak şaşır’ sürecinde artık dünyanın merkezi olmaya doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Yakında kendi kırmızı halımızı ve karşılama heyetimizi yanımızda taşıyan dev bir jombo jete gerek olacak. Zira dışişlerimiz, müthiş sansasyonel hamleler yapmaya devam ediyor. Startejik derinlikte yakaladığımız 'müthiş başarılar' şimdi diplomatik derinlik ile Türkiye halklarının utançtan yerin dibine girmesine sebep oluyor.     Diplomaside müthiş bir yeniden yapılanmayla, Türkçe dahil hiçbir dili yazıp konuşamayan bir kadro oluşturmak bu işin ilk adımıydı. Türkiye Berlin Büyükelçiliği'nde bilmem hangi bölümde 12.000 TL maaşla görevlendirilmiş ve ülkemizi temsil eden kişinin konukları "Have are you?" diye karşılamasıyla meseleye uyandık. Eş, dost, hısım akrabadan diplomatik heyet oluşturan bir devlet, artık Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn gibi kabile devletlerinde bile yok, binlerce yıllık devlet ve diplomasi geleneğinin mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti'nde artık var. Bu duyduklarımız, duymadıklarımız ya da konsolosluğumuz bulunan devletlerin ayıp olur diye bildirmediği ne gibi saçmalıklar olduğu- nu bilmiyoruz. Mümkünse de bilmeyelim ki, yerin dibine girmeyelim. Zaten dünden beri yerin dibindeyiz utançtan daha da dip yok. İşte stratejik derinlikle kastedilen buymuş meğer, milletçe utançtan yerin dibine girmek!..
Fiyaskonun daniskası     ABD gezisinin bir fiyasko olacağı belliydi, ama sanırım kimse bu kadarını beklemiyordu. Öncelikle bu aşağılanmanın en büyük sorumlusunun dışişleri olduğunu belirtelim. Bu nasıl iştir ki, Ortadoğu'nun en önemli ülkesi ve NATO üyesi Türkiye'nin cumhurbaşkanını tek bir ABD'li yektkili bile karşılamıyor.     ABD'nin bir tavır olarak düşük profilli bir karşılama yapmasını beklerken, böyle trajikomik bir olay meydana geliyor. Bu acz içinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Türkiye Cumhurbaşkanı'nı ABD'de karşılıyor. Diplomasi tarihinde az rastlanır bir aşağılanma değil de nedir bu?     Mültecilerin canı üzerinden yapılan insanlık dışı pazarlığı bir övünç gibi 'Kayseri pazarlığı' diye aktaran bir zihniyetin geldiği nokta işte bu... Davul zurnayla bu seviyesizliğe geleceğimiz ise zaten Arap Baharı'ndan bu yana belliydi. Gerek milyarlarca lira aktarılan, dış politikadan, tarihten, startejiden bihaber gabilerle dol- durulmuş think-tank kuruluşlarından alınan istihbaratla strateji belireyen bir dışişlerinden bahsediyoruz. Haber kaynakları ise kimsenin iplemedeği, İhvancı, Vahabi artığı sözde liderler ki, aşıretleri tarafından bile ciddiye alınmıyor. İşte bunlardan oluşturan ÖSO böyle bir soytarılar sirkiydi. Sonunu biliyorsunuz...    Bugün eğer Türkiye Cumhurbaşkanı ABD'de karşılanmıyorsa, artık tüm İslam dünyasında İhvan'ın 'kullanışlı bir örgüt' olmadığının anlaşılmasından... Hele ki bu Oratdoğu için felaket olan örgütün Türkiye'deki izdüşümünün her şeyi daha da berbat etmesinden...
'Otokrat' böyle karşılanırmış    Boşuna değildi bazı Amerikalı gazetecilerin Barac Obama'nın ağzından Erdoğan'a 'otokrat' ile biten sözler sarf etmesi.. Onun için yine bugün Dışişleri Bakanı dışında Washington'da Erdoğan'ı karşılayan yok. Onun için ki, Carnegie Foundation, Erdoğan'ı kürsüsüne kabul etmezken, "Demokratik olmayan ülkelerin liderlerinin burada yeri yok" benzeri bir cevap veriyor. Yine onun için ki, bizim ciddiye alınmaya dışişleri by-pass ediliyor, 'dünyanın en güçlü kadınları'ndan biri sayılan bir Türk işkadını devreye giriyor ve artık paraylamı ricayla mı bilinmez, zoraki Brookings Institute'te bir konuşma fırsatı buluyor Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı...    Bu arada Washintgon'da ancak Afrika diktatörleri geldiği zaman yaşanan protestolar yapılıyor. Ekvador'da eşkiyalık yapan korumalar, burada pabuç pahalı olduğundan, protestocuların sesini bastırmak için 'Möö, böö, ööö' gibi garip sesler çıkarıp, bu milleti birkez daha utançtan yerin dibine sokuyor. Ya da orada bir iri yarı gösterici vardı, ''saldırsalara da ağızlarını burunlarını kırsam' gibi bakan, ondan tırstıklarından...
Gözden düşen Amerikan malı!    Stratejik derinlik artık yerle yeksan... Zaten bu mantık dışı masalın bir safsata olarak bu kadar uzun süre konuşuluyor olması bile bir utanç... Suriye'de çöpe gideli üç yıl oluyor, şimdi Palmira'nın da IŞİD'den temizlenmesinin ardından artık tümüyle ölmüş durumda... Suriye bu saçma politika sebebiyle belki de dörde bölünecek, ileride ve bunun en büyük sorumlusu işte bu İhvancı, mezhepçi şovenist bakış açısı... BOP, sonra da GOP için görev verilmiş İhvan'ın Türkiye uzantısı Batı'nın gözünde çoktan düştü. Şimdi Suriye'de bile pes eden ABD ve AB, artık bu hiçbir işe yaramaz ABD onaylı projeyi nasıl tarihe gömeceğinin formülünü arıyor.
Bozuk ampuller geri toplanıyor   Bu yandaş sözde profesörlerden birinin sözleriyle özetleyelim: "Batı İslam dünyasında kullanışlı aktörler yaratır, işi bitince de çöpe atar"... Şimdi bundan 13 yıl öncesine gidelim. Pensilvanya'nın araya girmesiyle ABD'den onay alan bir partinin kuruluşuna... Made in USA damgalı defolu ampulün üretimine... Mum bile kendi gölgesini aydınlatır, bu ampul tüm Ortadoğu'yu kararttı. Şimdi ABD hatalı üretim ampulden tedirgin, şarteli indiriyor. Hikaye özetle budur.   Son söz niyetine; şu hashtag saçmalığına da bir değinelim. Sahte hesaplardan 10-20'şer paylaşılan 'weloveerdogan' Twitter tarafından engellendi ya, ciddiye alındığnıdan değil, zira Twitter Aktroller'i iplemiyor, her türlü trollemeye aynı tepkiyi veriyor. Özetle Twitter yandaşlara komplo kurmuyor, bunu yapanlar aptal hepsi o! Ha bu arada parayla satın alınan sevgi sevgi değildir, 1.000 TL ila 4.000 TL arasında maaşa bağlanmış Aktrol'ün sevgisiyle başkan olunmaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar