Fidan senaryoları!

Saray ile Hükümet arasında soğukluğa neden olan Hakan Fidan’ın 7 Haziran seçimlerinin ardından önemli bir aktör haline geleceğinden Ankara’da kimse şüphe duymuyor.
Fidan üzerine şimdilik “sitemkar” görünen Saray dahil pek çok çevre hesaplar yapıyor, çeşitli görevler yakıştırıyorlar. Fidan adeta paylaşılamıyor...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın çember dışına çıkarttığı ancak köşesine çekilmeyeceği izlenimi veren Abdullah Gül, Kürt cephesi bileşenleri Fidan’a dair bazı beklentilerini saklamıyorlar.

***

Erdoğan, bugün için kızgınlığını gizleyemediği hatta onun üzerinden bir “yalnızlık mağduriyeti” de yarattığı Hakan Fidan’ı gözden çıkartabilir mi?
Elbette ortada muhalefetin söylediği gibi bir danışıklı döğüş, ağır bir “ayak oyunu” yoksa...
İki ismin büyük hayal kırıklıklarının nedeninin derin sır ortaklığından kaynaklandığı düşünülerse bu pek mümkün görünmüyor.
O nedenle Erdoğan’ın Fidan’a dönük tutumunu krize dönüştürüp, tırmandırması ihtimali zayıf.
Ancak Erdoğan’ı tanıyanlar bu sürecin faturasını Fidan’dan çok “vaatle kandırmakla” itham ettiği Davutoğlu’na keseceği tahmini yapıyorlar ve yaşananları not etiğinden eminler.
Ne diyordu Erdoğan? “Sayın Başbakan teklif yapar. Biz de onar ya da onamayız.”
Erdoğan’ın yalnız hissettiği, tedirginliğini dışa vurduğu bu sürecin ardından savurduğu örtülü tehdit hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösteriyor.

***

Saray’ın, MİT ‘e asaleten yapılacak atama ile milletvekilli listelerinin oluşturulmasında Davutoğlu’na Fidan kararındaki kadar inisiyatif tanımayabileceği ileri sürülüyor.
Örneğin Davutoğlu MİT’e vekaleten getirdiği İsmail Hakkı Musa’yı asaleten atamak isterse Erdoğan buna karşı durabilir.
Atamaya tutum alıp Fidan ile birlikte Oslo ve çözüm sürecini götüren eski MİT Müsteşar Yardımcısı, bugün Kamu Güvenliği Müsteşarlığı koltuğunda oturan Muhammet Dervişoğlu’nu tercih edebilir.
Saray, Davutoğlu’nun performansı ile sistemi değiştirecek sandalyeyi elde edemeyeceğini hesaplayarak, Latin Amerika dönüşü “yalnızlık psikolojisinin” de etkisi ile seçimlere daha çok abanabilir. Tahminler o yönde.
Onca yetkiye rağmen hala tek başına yönetme zorluğunu bir kez daha test etti Erdoğan.
Daha büyük güçler ele edeceği başkanlık sistemine geçmek artık Saray için “vazgeçilemeyecek en büyük hedef” haline dönüştü.
Daha çok yetki ve güç dürtüsünü kamçılayan süreç, otoriter yönetim anlayışını da iyiden iyiye körükleme tehlikesine barındırıyor.
Saray “Brutus sendromu” çok daha sertleşebilir, beklenmedik gelişmeler olabilir...
Erdoğan’ın seçim sonrasında oluşacak Meclis aritmetiğine göre kuşkusuz farklı planları var.
O planlar içinde artık Davutoğlu var mı ya da bir seçim taktiği mi güdüyor bilinmez ancak “baba sözü dinlemeyen yorgun evlat” Hakan Fidan her şeye rağmen bundan sonraki duruşuna bağlı olarak kendine yer bulabilir.
Erdoğan’ın süreçten bir mağduriyet kampanyası çıkarması da şaşırtıcı olmaz...

***

Tıpkı Saray gibi Davutoğlu cephesinin de seçimlere dönük planları var. Başbakan Davutoğlu, Hakan Fidan, Efkan Ala gibi düne kadar Erdoğan ile yürüyen isimleri kendi yanına çekip, dışarıdan yeni isimlerle takviye ederek güçlü bir vitrin oluşturmak istiyor.
O da kendi kariyer planlamasında gireceği sınavı başarı ile geçmeyi koltuğunu korumayı hedefliyor. Fidan ısrarının altında da bu gelecek kaygısı yatıyor.
Erdoğan Başkanlığı, Davutoğlu Başbakanlığı istiyor. Çatışma, görüş ayrılıkları kaçınılmaz.
Turgut Özal-Yıldırım Akbulut, Süleyman Demirel-Tansu Çiller dönemlerini anımsayalım...
Kulislerde Davutoğlu’nun Fidan’ın ardından Erdoğan’a rağmen Abdullah Gül’e de adaylık teklifi yapıp yapmayacağı da tartışılıyor.
Erdoğan Gül’ü parti dışına itti ama Gül, köşesine çekilecek bir siyasetçi değil. Seçim sonrası olası başarısızlık Gül’ü öne çıkartıp, denkleme sokabilir.
Davutoğlu, Saray’ı bir kez daha karşısına alıp, riske girip Abdulah Gül kartını oynar mı?
Saray’a karşı Gül ve Fidan’a sarılır mı?
Kendisini siyasete kazandırın Gül’ü Kayseri’de birinci sıradan aday gösterebilir mi? Gösterirse Saray buna ne der?
Böyle bir tavır Erdoğan’ın “yalnızlık sendromunu” katlar katlamasına ama Davutoğlu’nun da seçimlerde elini müthiş güçlendirir.
Davutoğlu, Gül ve Fidan’la gireceği seçimlerde başarı şansını artırır. 7 Haziran sonrası belirleyici olmasını sağlar... (Milletvekili olması Gül için de fırsat yaratabilir)
12 yılın ardından AKP’nin tepesinde bu kadar açık bir tartışma yürütülünce senaryoların, beklentilerin ardı arkası kesilmiyor. Uçuk senaryolar bile çok da aykırı gelmiyor.

***

Hakan Fidan ise gelecek planlamasına biraz sıkıntılı başladı. Kendisini var eden gücün etkili vuruşu ile biraz sarsılmış görünse de geri adım atması artık söz konusu değil. Son derece kırgın ve üzgün olduğu söyleniyor. Ama gelinen noktada seçime kadar Davutoğlu ile yürüyecek.
Şimdilik herkes onun üzerine hesaplar yapıyor ama Fidan’ın görünen beklentisi dokunulmazlık ve kabine hedefli...
Yakıştırılanlar ise hayli fazla...
Erdoğan’ın başkanlığında Başkan Yardımcısı, Ulusal Güvenlik Bakanı; Davutoğlu hükümetinde Çözümden sorumlu Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı, MİT, Emniyet Jandarma’nın bağlı olacağı Ulusal Güvenlik Bakanı, Abdullah Gül ile kurulacak hükümette benzer görevler.

***

Kürt kanadı da Fidan’dan beklentisini saklamıyor.
HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ ile dün Meclis’te sohbet ederken “Fidan, siyasette önemli rol oynamış birisi. Çözüm süreci kişilerden ve kadrolardan bağımsız gelişiyor. Devlet ve toplum gündemi olarak ele almak gerekir. Fidan’ın siyasete adım atma kararının çözüm sürecinin organizasyonu ve yürütülmesinde çok belirgin bir sonucu olacağını düşünmüyorum” diyordu.
Buna karşın Yüksekdağ, sonrası için ise “Geliştirici ve iyileştirici” etkisi olmasını da diliyordu.
Kürt siyasi hareketi MİT’in başındaki Fidan’dan memnundu. Siyasette üstleneceği görevlerin de çözüme katkı sunacağına inanıyorlar.
Arınç’ın deyimi ile bürokraside ”Süpermen” görevi verilen Hakan Fidan’ı siyasette de benzer bir görev bekliyor...
Bakalım “yorgun savaşçı” bu beklentilerin ne kadarını karşılayacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar