Kimlerin parası battı?

Kimlerin parası battı?

Türkiye 24 Haziran süreci öncesinden bugüne gelinen noktada girdiği döviz krizi ve yüksek enflasyon sarmalından çıkamıyor.

Bu durum, hemen her yeri etkilerken birçok şirketin kredi yapılandırmasına gittiği, bazılarının da iflas bayrağını çektiği haberleri geliyor. Son olarak Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de, “Türkiye ekonomisi öyle bir hale geldi ki işletmelerimizden çoğu Türk Ticaret Kanunu’na göre batık durumda” sözleriyle durumun vahametini ortaya koymuştu.

Geçtiğimiz günlerde ise Türkiye’nin hatırı sayılır büyüklükteki filo kiralama şirketlerinden olan FleetCorp’un battığı haberleri çıktı.

Dünya gazetesinden Gültekin Kara, “Sektörün öncü firmalarından Intercity’nin patronu Vural Ak’ın, Euro’daki artış nedeniyle nisan ayında yaptığı uyarının ne kadar yerinde olduğunun bir kanıtıydı bu” diyor.

“Kimlerin parası battı” sorusuna cevap arayan Kara, “FleetCorp’un batışı, pazarda büyük bir domino etkisi yaratabilir. Zira, bu firmaların bankalardaki kredileri konusunda bankaların çok daha temkinli hareket edecekleri ve hatta kredilerin geri çağrılacağı konuşuluyor” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:

“Ancak asıl büyük tehlike ise açık hesap çalışan otomotiv firmalarında. Büyük filo şirketlerinin bazı otomotiv firmaları ile açık hesap çalıştıkları biliniyor. Yani bir anlamda, alımları veresiye defterine yazıyorlar. Mezar vade olmasa da veresiyenin kapanması için filo şirketlerine bir miktar zaman tanınıyor.”

FleetCorp’un batış sürecinde da bazı firmaların alacaklarının da buhar olduğunun konuşulduğunu aktaran Kara, “Para kaptıran otomotivcilerin kim olduğunu resmi olarak bilebilmek mümkün değil. Ama, filo pazarını inceler ve oraya en fazla araç döken firmalara bakarsanız veresiyeden zarar görenleri de bulabilirsiniz” ifadesini kullanıyor.

Pazarın belirleyicisi konumundaki filo şirketlerinin girebilecekleri darboğazın, tüm satışları olumsuz etkileyeceğini söyleyen Kara, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Güven kaybının oluşması tüm sistemin kilitlenme riskinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durum, otomotiv firmalarının hedeflerine olumsuz yansır. Burada altını çizmek istediğim konu bir firmanı batışı ve oradaki mağdurların içinde bulunduğu müşkül durum değil. Buradaki önemli nokta, sektörün hormonlu/dengesiz büyümesinin yaratacağı olumsuz durumların, firma iflasları aracılığı ile ortaya çıkmasıdır. Hani hiç belirti vermeyen ama teşhisten sonra çok kısa bir sürede hayatı sonlandıran kanserler gibi. Umarım, içinde suiistimallerin de olduğu iddia edilen FleetCorp’un iflası domino etkisi yaratmaz ama tecrübelerim bu işin burada sonlanmayacağı yönünde.”