İkinci yarıyıl ve beklentiler!

Bir yarıyıl tatilini daha geride bıraktık. Umarım öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz hem dinlenebilmiş hem de kendilerine zaman ayırabilmişlerdir. Çünkü ikinci dönem adeta yokuş aşağıya inercesine hızlıca ve yoğun geçiveriyor. İkinci yarıyıl bir taraftan da sınavların olduğu bir dönem olduğu için büyük önem taşıyor. Yani anlayacağınız birinci yarıyılda atılan tohumların hasat dönemine girmiş bulunuyoruz. Bir taraftan üniversiteye hazırlanan adaylar için mart ayında Yüksek Öğretime Geçiş ( YGS) ve haziran ayında Lisansa Yerleştirme Sınavı (LYS) var. YGS’ye bir aydan biraz daha fazla zaman varken, LYS’ler için daha 4 aylık bir zaman daha var. Tabii bu süreçte her ne kadar üniversite adayları LYS gibi sert ve bilgi yüklü bir sınav olsa da yakın zamandaki YGS sınavına odaklanmış durumdalar ki, bu da olması gereken bir durumdur. YGS’den alınacak iyi bir puan hem toplam puana katkısı olacak hem de LYS öncesi iyi bir moral olacaktır. Adayların,  son güne kadar ders çalışmalarını sürdürmeleri, özellikle YGS’den varsa eksik konularını bir an önce tamamlamaları ve başta geçmiş yılların sınav soruları olmak üzere çok sayıda değişik yayınlardan deneme sınavı uygulamaları yararlarına olacaktır. Bu arada LYS konularını tamamen boşlamamak, en azından hafta sonları çalışmak gerekir.

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavının ikinci oturumu da nisan ayının son haftasında yapılacak. 8’inci sınıftaki öğrenciler, kasım oturumundan sonra finali nisan ayında yapacaklar. Kasım’da 5000 bine yakın birincinin çıkması nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eleştirilmişti. Bu defa MEB, yapılan eleştirileri dikkate alır, soruları daha seçici hale getirir mi bilemiyorum. Ama bence nisandaki sınav daha eleyici olmak zorunda… Yoksa okul başarı puanı ön plana çıkar ki bu da sınava gölge düşürür. Çünkü okul başarı puanlarının bazı okullarda bol keseden verildiğini herkes biliyor. Kısacası iyi liseleri hedefleyen öğrencilerin, sınavın zor geçeceğini hesaplayarak hazırlanmaları yerinde bir karar olacaktır.

***
Tabi TEOG’la ilgili olarak sorunlar sadece sınav soruları ile sınırlı değil. Geçen sene özellikle tercih ve nakil döneminde yaşanan sorunların yaşanmaması için MEB’in elini çabuk tutması ve birtakım önlemleri alması gerekiyor. Daha önceki yazılarımda belirttiğim için çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Ama özellikle yabancı özel okulların ne şekilde ve hangi puan hesaplaması ile öğrenci alacağı henüz tam netleşmedi. Bu durumun bir an önce netleşmesi gerekiyor ki, öğrenciler de buna göre doğru bir yol haritası belirlesinler. Ayrıca geçen seneden beri üzerinde durduğum bir konu vardı, nakillerde taban puan uygulamasının kaldırılmasıydı. MEB’in geçtiğimiz hafta TEOG’la ilgili olarak yayımladığı “taslak kılavuzda” bazı düzenlemelere gidildiği görülüyor. Tek listede tüm okul türlerini içeren 25 tercihin yapılması gibi… Bu uygulama daha iyi oldu ancak hiçbir okula yerleşemeyen öğrencilere boş kontenjanlar için  “taban puansız” yani Yerleştirmeye Esas Puan (YEP) üstünlüğüne göre 5 tercihin yapılması ve üstelik il/ilçe sınırlamasının getirilecek olması pek de iyi olmayacaktır. Ayrıca herhangi bir okula yerleşen öğrenciler boş kontenjanlar için nakil yapamayacak olması da ayrıca düşünülmelidir.

Taban puansız nakil uygulamasını başından beri hep eleştirdim. Çünkü hem adaletsizliklere neden oluyor hem de okulların homojenliğinin ve itibarlarının bozulmasına neden oluyor. Bu işi takip edip puanının 100-200 puan üstündeki okullara bir öğrencinin yerleşmesinin neresi adaletli? Böyle bir durumda ilk yerleştirmede daha yüksek puan alıp istediği okula yerleşemeyen öğrencilere haksızlık olmaz mı? Benim önerim tıpkı üniversite ek yerleştirmelerinde olduğu gibi hiçbir liseye yerleşemeyenlere boş kontenjanlar için tek nakil döneminde il/ilçe sınırlaması olmadan 12 tercih hakkı tanınmalı ama okulların “taban puanları” mutlaka dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde yeni bir haksızlığa kapı aralanmış olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar