Şu Ce Ha Pe var ya…

Kim demiş, adam yerine konmadığımızı? Kim söylüyor, uluslararası itibarımızın yerlerde süründüğünü?

Yok efendim; yüzümüz kalmamış, yabancılar bizimle alay ediyormuş. Yok, Türkiye’de “demokratik faşizm” yaşanıyormuş, yok efendim; hükümet “sorumsuz cumhurbaşkanı” Tayyip Erdoğan ne diyorsa onu yapıyormuş, yok falan fişmekan…

Külliyen yalan!

Vallahi yalan!

Billahi yalan!

Tallahi yalan!

Hepsi iftira ve densizlikle karışık, yakışıksız yakıştırmalar. Haksızlığın dik alâsı!
Şu medya var ya şu medya! Hep onun uydurması, onun abartması.

Tabi bir de Ce Ha Pe var… Aslında bütün işlerin başı bu Ce Ha Pe zihniyeti. Bu Ce Ha Pe var ya… 1940’lı yıllarda, “camileri ahıra çeviren” bu Ce Ha Pe! İşten bütün bu olumsuzlukların, Türkiye’den yaşanan bütün sorunların baş sorumlusu bu Ce Ha Pe’dir!

İftira makinesi, mübarek!

***

Aha bakın!

O yerden yere vurduğunuz, yok etmeye çalıştığınız, “faşist” dediğiniz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha dün Brüksel’de ne dedi, Avrupa’ya? Haberiniz var mı?

Aldı Avrupa Parlamentosu Başkanı Shulz’u karşısına ve O’na dedi ki;

“Bakın! Türkiye, 2,2 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlayıp, 7,5 milyar dolar harcama yaptı! Avrupa’nın tümünde ise sadece 250 bin Suriyeli var. Bu tablo sürdürülebilir değil. Suriyelilere, Avrupa uluslararası toplum adına ev sahipliği yaptığımız unutulmasın!”
Ardından Avrupa Birliği’ne talimatlarını ekledi;

1- Mülteci yükünü paylaşın!

2- Güvenli bölgeye destek verin!

3- Vize muafiyeti ve müzâkere sürecinde ilerleme sağlayın!

***

Hal böyleyken, siz hemen şarlıyor, hemen iftiraya başlıyorsunuz…

Neymiş efendim; neden başta Türkiye olmak üzere, bütün dünyanın başına dert olan Suriye krizinde, “başta kendisi olmak üzere” AKP iktidarlarının dahli olduğundan söz etmedi?
IŞID ile mücadeleye değinirken, bir özeleştiri yapıp, bu cani örgütün kökleşmesi için zamanında ülkenin “ali menfaatleri” adına “sehven” katkımız olduğunu neden dile getirmedi?
Neden, Türkiye’de parlamenter çoğulcu sistemin sona erdiğini, başkanlık sistemine geçilmesi ve kendisinin başkan olmak için yanıp tutuştuğunu anlatmadı?

Neden, Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili sıkıntıları görüşme gündemine almadı.
 
Gazetelere ve gazetecilere saldırıya hiç değinmedi?

Neden?

***

Allah aşkına! Bu jurnalcilik değil de nedir? Bu kadar da memleket düşmanlığı olur mu? Nerde kaldı sizin “milli ve yerli” duruşunuz? Bu nasıl bir yurtseverlik?
İşte bu kafadır memleketin canına okuyan!

Siz bakmayın Mekki Sait Esen’in “Kafam” şiirinde söylediklerine… Bakın! Ne demişti o şiirde;
Arkadaştın, bir eştin,


İçten sızılarımın tek aşinası kafam!
Dostlardan örnek alıp, sende mi kahpeleştin,

Şimdi çekilmez oldun, bir baş belası kafam!

İn başımdan aşağıya!

Seni çöplüğe atmalı kafam!

Meselenin özeti bu… İşte bu Ce Ha Pe zihniyeti var ya bu Ce Ha Pe, zihniyeti… Herşeyin müsebbibi o! Cumhuriyet kurulduğu günden beri böyle geldi. Hâlâ da ısrar ediyor! Bu cumhuriyette ne bulduğunu bilen beri gelsin!

***

Ülkenin hâli pürmelâli ile ilgili düşündüklerimi, bir ironi, bir kara mizah, bir espri olarak paylaşmak istedim. Sürç-ü lisan ettiysek affola!

Önceki ve Sonraki Yazılar