
Depresyon, kaygı bozuklukları, panik bozukluk, umutsuzluk... Hepsinin altında yatan temel sebepler ne?
Günümüzde oldukça yaygın olan psikolojik sorunların temelinde nelerin olduğunu Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fuat Torun anlattı. İşte toplu psikolojisini etkileyen nedenler...
Günümüzde oldukça yaygın olan psikolojik sorunların ekonomik, sosyal, siyasal meseleler ile bağı ve toplumsal düzlemde yaşanılan derin sorunların temelinde neler olduğunu Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fuat Torun’a danıştık ve Güncel psikolojik sorunlara dair görüşlerini aldık. İşte o söyleşi:
-Toplumsal huzursuzluk bireyler üstünde nasıl bir etki yaratıyor?
Prof. Dr. Fuat Torun: Bireyler içinde yaşadıkları toplumdan olumlu ya da olumsuz olarak etkilenmektedirler. Gelişmiş, refah düzeyi yüksek ve kaosun olmadığı ülkelerde yaşayan bireyler ruhsal olarak daha az stres yaşarken, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda yaşanan kaotik durumların bireylerin ruh sağlığını olumsuz olarak etkilediğini söyleyebiliriz. Özellikle bizim gibi savaşların, iç çatışmaların ve göçlerin eksik olmadığı coğrafyalarda bireyler kendilerini güvende hissetmemektedirler. Savaşlar nedeni ile son yıllarda yaşanan istemli ya da zorunlu göçlerin yarattığı nüfus hareketliliği nedeni ile insanlar kendilerini güvende hissetmemektedirler. Güvende hissetmemenin farklı nedenleri olsa da, bazen de ötekine karşı ‘kışkırtılmış’ güvensizlik nedeni ile tehlike algısı da oluşabilmektedir. Bizim gibi farklı etnik grupların, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı ülkelerde ekonomik ve siyasi krizlerin toplum üzerindeki etkisi çok daha fazla yıkıcı olabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde gündemler daha yavaş değişirken bizim gibi ülkelerde gündemler ve huzursuzluk kaynakları çok hızlı değişebilmektedir. İnsanların bu değişimlere uyum sağlayabilmesi ve ruh sağlığını koruyabilmesi oldukça güçtür. İnsanın başa çıkabilmesinin de sınırları mevcuttur, bu sınırlar bir şekilde aşıldığında çeşitli ruhsal sorunlar ortaya çıkmakta ve toplum da giderek sağlıksızlaşmaktadır.
-Ekonomik sorunların bireylerin üstünde oluşturduğu baskı psikolojik sorunlar yaratır mı?
-Prof. Dr. Fuat Torun: Ekonomi bireyler üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Kişi başına düşen milli gelirin yüksek olduğu ve demokrasi ile yönetilen ülkelerle kişi başına düşen milli gelirin düşük olduğu ülkeler kıyaslandığında, düşük olan ülkelerde yaşayan bireyler aleyhine ruhsal etkilenim söz konusudur. Ülkede yaşanan ekonomik kriz işsizlik ve yoksulluğu da beraberinde getirmektedir. Açıklanan işsizlik oranları her geçen gün daha da yükselmekte, ekonomik krize paralel olarak da açlık ve yoksulluk sınırı giderek artmaktadır. Ekonomik krizin işsizlerin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini zaten konuşmaya gerek yok diye düşünüyorum. İşsizler ve son dönemde işini kaybedenler umutlarını da giderek kaybetmektedir. Hem kendilerine hem de yaşadıkları topluma olan güvenlerini yitirmekte ve hem kendilerinin hem de birlikte yaşadıkları aileleri üzerinde çeşitli baskılar oluşabilmektedir. Bizim gibi geleneksel yaşam biçimin halen sürdüğü toplumlar bir şekilde ekonomik sorunları dayanışma ile çözüyor olsa da bu dayanışmanın da sınırları mevcuttur ve sınırlar aşıldığında depresyon, kaygı bozuklukları, panik bozukluk, umutsuzluk gibi ruhsal sorunlarda daha fazla görülmektedir. Özetle söyleyecek olursak yoksulluk ve işsizlik önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur.
-Toplumsal eşitsizlikler gençlerde nasıl bir eksiklik, kendini küçük görme vb. yan etki oluşturuyor?
Prof. Dr. Fuat Torun: Gençlik dönemi ergenlik döneminin bittiği ve erişkinliğe ilk adımın atıldığı bir dönemdir. Bu dönem bireylerin yaşama dair planlarını yaptığı ve şekillendirdiği en önemli yıllardır. Kapitalist ülkelerde tam anlamıyla eşitlikten bahsedilemese de fırsat eşitliğinin yaşandığı ülkelerde gençler yarınlara daha umutla bakabilmekte ve kendilerini geçekleştirebileceklerini düşünmektedirler. Neo-liberal politikaların acımasızca hüküm sürdüğü, fırsat eşitliğinin olmadığı, kayırmacılığın olduğu ve liyakatin yok edildiği toplumlarda ise gençler geleceğe dair ümitlerini de yitirmektedir. Toplumsal eşitsizliğin hüküm sürdüğü toplumlarda yaşayan gençlerin öz güvenlerinde ve benlik saygılarında azalma görülebilmektedir. Öz güvenleri azalanlar ise çalışarak, üreterek kendini var etme ve geleceğini şekillendirme yerine birilerine ya da çeşitli gruplara yanaşarak yaşadıkları öz güven kaybını telafi etmeye çalışmaktadır. Gençlik bir toplumun geleceğidir. Gençliğin umutlarının tükendiği toplumların gelişmesi de aksamaktadır.
-Anadolu kültüründe alçak gönüllülük, hoş görü ve temelde ego yoktur, ancak şuanda toplumda ciddi bir yarış, gösteriş egemen nedeni tam olarak nedir?
-Prof. Dr. Fuat Torun: Anadolu insanında var olan ve yüzyıllardır sürdürülen hoşgörü ve alçak gönüllülük sizin de belirttiğiniz gibi yerini giderek lükse düşkünlük, gösteri ve şatafata bırakmaktadır. Verilere bakıldığında son dönemde yaşanan ekonomik krizin zenginleri daha zengin, yoksulları da daha yoksul bıraktığı görülmektedir. Zenginleşenler lüks ve şatafatı sonuna kadar yaşarken, yoksullara da onları taklit etmek ve bir gün onlar gibi olabilme ihtimalinin hayali düşmektedir. Ayrıca internet çağında kullandığımız bilgisayarlar ve hepimizin elinde olan ‘akıllı’ telefonlarla her gün birçok kere başka insanların ve başka hayatların lüks yaşantılarına maruz kalıyoruz. İnsan etkilenen bir varlıktır ve etkileniyor. Bir taraftan gerçekçi olsa da bir taraftan imkânsızı istemekten vaz geçmiyor işte. Bazen kendisinden farklı bir yaşam biçimini taklit ederek o yaşam biçimini tatmaya çalışıyor. Bu yönteme eşitsizlikle bir şekilde baş etme yöntemi de diyebiliriz.
-Son olarak daha yaşanılır bir dünya için nasıl bir reçeteniz, öneriniz olur buradan okuyuculara?
-Prof. Dr. Fuat Torun: Her ne kadar hekim olsam da toplumsal konularda reçete yazmak iddialı olur. Ancak okuduklarımızdan, yaşadıklarımızdan ve çeyrek yüzyıllık psikiyatri pratiğinden hareketle söylemek gerekirse; eşitliğin, özgürlüğün ve adil bir dünyanın insanın ruhsal dünyasını beslediğini söyleyebilirim. İnsanların temelde ayakta kalabilmeleri için adil bir dünyada yaşıyor olduklarına ilişkin inanca ihtiyaçları vardır. Bu inancın gerçekleşmesini dilerim.