Sinan Ateş davasında ikinci gün: "Yaşananlar tam bir komedi, böyle cinayet davası mı olur?"

Sinan Ateş davasında ikinci gün: "Yaşananlar tam bir komedi, böyle cinayet davası mı olur?"

Ankara'da öldürülen Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin davanın ikinci günü Sincan Cezaevi'nde devam ederken sanıklar da savunmalarını yapmaya devam ediyor.

Sinan Ateş cinayetine dair açılan davanın ikinci gün duruşması Sincan Cezaevi’nde başladı. Duruşmada, cinayetin tetikçisi Eray Özyağcı'yı İstanbul'a getiren özel harekatçılardan sanık Murat Can Çolak, Özyağcı'yı tanımadığını ve sabıkalı olduğunu da bilmediğini söyledi.

Sanık avukatları duruşma öncesinde “şikâyetçi avukatlarının sorularına ve yorumlarında itiraz haklarının bulunduğunu” belirterek, “milletvekillerinin şikâyetçi sıralarında oturmasına” karşı çıktı. Mahkeme başkanı, “itiraz haklarına engel olunmadığını” belirtti ve “milletvekillerinin güvenliğinin sağlanması için orada oturtulduklarını” açıkladı.

İtirazların ardından, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşması, sanıklardan özel harekatçı polis Murat Can Çolak'ın ifadesinin alınmasıyla başladı.

"DOĞUKAN ÇEP'İ TANIMIYORUM"

Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren iki polis memurundan biri olan sanık Murat Can Çolak, Özyağcı’yı tanımadığını iddia etti. Çolak, “Özyağcı’yı ilk defa orada gördüm. Gelenbey’in arkadaşı olduğunu söyledi. Gelenbey, abisiyle sorunları olduğunu, onunla konuşacağını belirtti. Benim de eşimi İzmit’ten almam gerekiyordu. Gelenbey bana, ‘Ankara’ya gidelim. Abimle konuşur, iki bir şey içeriz. Dönüşte de eşini alırız’ dedi. Ben de bu doğrultuda gittim. Özyağcı’yı ilk orada gördüm. Ben Doğukan Çep’i de tanımıyorum” dedi. Çolak, Özyağcı’nın sabıkalı olduğunu bilmediğini söyledi.

"POLİS OLDUKLARI İÇİN SORGULAMADIM"

Sanık Özyağcı’nın Ankara’ya geldiği aracı kiraladığı sanık Mustafa Uzunlar, araç kiralanmasında sanık Çep’in aracı olduğunu açıkladı. Uzunlar, “Doğukan, ‘Polis arkadaşlarımızla düğün tebriğine gideceğiz’ dedi. Ben de polisleri duyunca kabul ettim. Aracımı temiz vermek için otoparkımdaki yıkamacıya verdim. Ben aracımı otoparka götürdüğümde iki polisin pavyon sohbeti ettiğini duydum. Spor eğitimim olduğu için otoparktan ayrıldım. Döndüğümde Doğukan yoktu. Eray ve iki polis arkadaş bindi. Polis oldukları için de sorgulamadım. Aracı getirdiklerinde ben teslim almadım. Ben ortağım olması nedeniyle Osman Bayraktar’ı ve Doğukan Çep’i tanırım. Doğukan’ın beni böyle bir olaya çektiği için de kendisinden şikâyetçiyim başkanım” dedi. Uzunlar, Çep’in aracı olması ve iki polisin araçta olacağı gerekçesiyle kiralama belgesi tutmadığını söyledi.

"NE ALAKA SORUYOR? KONUMUZ BİR CİNAYET"

Doğukan Çep’e olaydan önce 4 bin TL tutarında para atan sanık Ufuk Köktürk, sanık Çep'in cezaevinden arkadaşı olduğunu vurguladı. Köktürk, “Çep’le cezaevinden arkadaşız. Yakın arkadaş olduğumuz için benden para istedi. İnternet bankacılığını eşim kullanıyor. Eşimden rica ettim gönderdi. Bu cinayetin bir yerinde olsam Doğukan’la yüz yüze oturup parayı öyle verirdim. Polis sorgusunda bana MHP İl Başkanlığı’nda üç hilalin önünde neden fotoğraf çekildiğimi soruyor. Olcay Kılavuz’un işin neresinde olduğunu soruyor. Ne alaka soruyor? Konumuz bir cinayet. 55 yıllık kurumsal bir parti böyle bir şey olabilir mi? Yaşananlar tam bir komedi, böyle cinayet davası mı olur?” ifadelerini kullandı.

"SOYUP ISLATIP DÖVMEDİLER"

Sanık Mustafa Uzunlar’ın ortağı sanık Osman Bayraktar, sanıklardan sadece Uzunlar’ı ve Hakan Saraç’ı tanıdığını vurgulayarak, “Doğukan’ı bir sefer gördüm, ‘Mustafa burada mı?’ diye sordu. Mustafa gelince aramak için telefonunu almışım, hatırlamıyorum. Mustafa’nın aracını kiraladığını bilmiyordum. Mustafa’nın işlerine karışmam o da benim işlerime karışmaz. Ortak olduğumuz tek konu otoparkın gelir ve giderleri” dedi. Bayraktar, polis sorgusunda diğer sanıkların iddialarının aksine soyulup ıslatılarak işkence görmediğini belirtti. Bayraktar, “İfademi verirken 2-3 kere enseme vurdular. Soyup ıslatıp dövmediler. Herhalde suçsuz olduğumuz için yapmadılar. Diğer arkadaşlar suçlu demiyorum ama Mustafa’yla bana yapmamışlar” diye konuştu.

Sanık Mehmet Yüce, savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, o dönem motor alıp sattığını söyledi. Yüce, “Vedat Balkaya motoru görmeye geldi. 50 bin TL’lik peşinatla teslim ettim. Kalanını hafta sonra ödeyebileceğini söyledi. Ödemeyi alınca satışı yapabileceğimi söyledim. Sonra bu olayın olduğunu öğrendim, buradayım” dedi.

"BENİM KALEMİMİ KIRDILAR"

Sanık Tolgahan Demirbaş’a Sinan Ateş’in adresini attığı ileri sürülen Çağlar Zorlu, savunmasına dosyayı hazırlayan savcılardan Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’ya beddua ederek savunmasına başladı. “Uydurma bir adres yüzünden 18 ay buradayım” diyen Zorlu, şunları söyledi:

“Polis beni alınca mülakata tuttu. Polis memuru bana ‘Sinan Ateş’in HTS kayıtlarına bakınca adreslerin uydurma olduğu belli. İmzadan sonra seni salacağız’ dedi. Ama imzalarken prosedüre uyması için avukat çağırdılar. Sonra okumadan imza attım. Bu davaya katılmak için getirildim. Tek suçum okumadan imzalamamdır. Önceki ifadelerim, savcı Özer ve Kaya’nın davayı renklendirmek için MİT’çi katmak istekleri nedeniyle oturttukları şablondur. Benim kalemimi kırdılar.”

"SİZ ÇOCUK MUSUNUZ, LİSE ÖĞRENCİ MİSİNİZ DİYE SORDUM"

Sanık Aytaç Ataç, sanık Demirbaş’ın düzenli olarak kendi çiftliğine ailesiyle gittiğini söyledi. Ataç, Sinan Ateş’in öldüğünü kendisine ait Of Cafe’de bir arkadaşıyla otururken öğrendiğini ileri sürerek, “Öğrendikten sonra Demirbaş’ı aradım. Demirbaş, ‘Bilmiyorum abi öğrenince dönerim’ dedi. Sonra internetten araştırdım. Haberleri takip ederim efendim. Oradan takip ettim. Ben bu olayın bir yerinde yokum” dedi. Olaydan birkaç ay önce Demirbaş’ın pankart asmak için Zorlu’dan Ateş’in adresini bulmasını istediğini iddia eden Ataç, “’Siz çocuk musunuz, lise öğrencisi misiniz?’ diye sordum” dedi.

‘MHP’YE YÖNLENDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’ İDDİASI

Sanık Serdar Öktem, dosyanın önceki savcılarından Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’nın cinayeti MHP’ye yüklemek için soruşturmalarda yönlendirme yaptıklarını iddia etti.

Öktem, soruşturma kapsamında gözaltına alınmasına yönelik çıkan haberlere ilişkin, “Gözaltı kararı çıkınca Başta Cevheri Güven olmak üzere ne kadar devlet düşmanı varsa haber yaptı. Onlar hakkında suç duyurusunda bulunmak için Ankara’ya geldim. Cinayet Büro’ya gittim. Gözaltı kararımın olmadığını söylediler. Daha sonra Durdu Özer tarafından sahte delil oluşturuldu” dedi. Olaydan sonra kaçma iddialarına ilişkin Öktem, “30 Aralık’ta müvekkilimin yanına Antalya’ya gittim. İstanbul’da maça katıldım, müvekkillerimle toplantı yaptım. Kaçsam yaşamımın rutinine niye devam edeyim? Benim delil karartması yapmam mümkün değil, berat edeceğimi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

AYŞE ATEŞ’İN AVUKATININ DIŞARI ÇIKARILMASI İSTENDİ

Şikâyetçi avukatlarının Öktem’e soru sormak istemesi üzerine sanık avukatları sorulara itiraz etti. Bunun üzerine avukatlar arasında tartışma çıktı. Mahkeme başkanı çıkan tartışmaları önlemek için uyarı yapınca Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yüce itirazlarını sürdürdü.

Bunun üzerine mahkeme başkanı avukat Yüce’yi dışarı çıkarılmasını istedi. Başkanın kararına şikâyetçi tarafı masalara vurarak itiraz edince mahkeme başkanı polisin olaya müdahale etmesini istedi.

POLİSLER HAKKINDA DA TUTANAK İSTEDİ

İtirazlar sürünce mahkeme başkanı avukat Yücel’in “salonun düzenine uyması” şartıyla kararından vazgeçti. Davaya seyirci olarak katılan MYP Genel Başkanı Remzi Çayır yüksek sesle mahkeme başkanının eylemlerini eleştirdi.

Çayır’a karşın mahkeme başkanı başka bir şikayetçi avukatın salondan çıkarılmasını istedi. Polisler avukatın çıkarılmasını geciktirince mahkeme başkanı, “Dışarı çıkarın. Polisler niye oturuyorsunuz? Şu adamı dışarı çıkarın” diye bağırdı. Bunun üzerine avukat dışarı çıkarıldı. Çayır, “O değil ben bağırdım” deyince mahkeme başkanı “Madem davayı bu kadar sahiplendin sen de dışarı çık” dedi. Çayır ve avukat dışarı çıkarıldı.

Verilen aranın ardından mahkeme başkanı, çıkarılması istediği avukatları çıkarmayan polisler hakkında, emniyete dilekçe yazıldığını, Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Düzgün’ün de dilekçeye dâhil olduğunu açıkladı.

‘GÜNAHI DA SEVABI DA BENİM’

Mahkeme başkanı yüksek sesle uyarılarını sürdürdü. Polislere yönelik mahkeme başkanı, “Niye talimatı yerine getirmiyorsunuz. Devletin gücünden aciz misiniz? Adaletin gücünden aciz misiniz? Emri veren benim. Günahı da sevabı da benim. Amirler yanıma gersin çıkarmayan polisler hakkında işlem yapılacak” dedi.

Avukatlara uyarılarını sürdüren mahkeme başkanı, “Kendinizce sorduğunuz sorular önemli olduğunu düşünebilirsiniz. Davayı etkileyeceğini düşünebilirsiniz ama yargı adına karar verecek olan benim. Ben de avukatlık yaptım. O sıralardaki durumunuzu, müvekkilinizle olan ilişkinizi anlıyorum” ifadelerini kullandı.

DURUŞMA SALONUNDA GERGİNLİK

Avukatlar Serdar Öktem'e soru sorarken sanık avukatları ile şikayetçi avukatları arasında tartışma çıktı. 

Mahkeme başkanı, "Yargı adına karar verecek olan benim" dedi.

Tartışmanın sonunda mahkeme başkanı duruşmayı 14.00'e kadar erteledi.

'‘ÜLKÜ OCAKLARINA AİT, BEN SIKLIKLA KULLANIYORUM’'

Olay günü sanık Tolgahan Demirbaş ile İstanbul’a giden Ülkü Ocakları Yöneticisi sanık Emre Yüksel, Sinan Ateş’i tanımadığını belirterek, “Olayın olduğu gün devlette olan işlerimi hallediyordum. Rutin hayatımızı sürdürüyordum” dedi. Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’in plakasını sordurtmasına ilişkin Yüksel, “Mesajda Sinan Ateş’in ‘S’sini bile geçirmemişim. Ben bir plaka atmışım Ali Yüksel’in plakası çıkıyor. Mesajın üzerinden 1,5 yıl geçmiş. Bu mesajı attığımı iddianamede görünce hatırladım” savunmasında bulundu. Olay günü akşamı Demirbaş ile Ülkü Ocakları’na kayıtlı “06 AT 5021” plakalı araçla İstanbul’a gittiklerini açıklayan Yüksel, “Ülkü Ocaklarına tahsisli, ben yönetici olduğum için kullanıyorum. Bu aracı ben sıklıkla kullanıyorum. Olay günü çiftliğe gideceğim kesin değildi. Kendi aracım ticari olduğu için, Demirbaş’ın aracının da ön tarafında sorun olduğu için bu araçla gittik. Uzun yolda konforlu olduğu için seçtim” ifadelerini kullandı. Şikâyetçi avukatları araç hakkında sorularını sıklaştırınca sanık avukatları, “İddianamede geçmeyen kurum ve kişilerin burada geçmesini kabul etmiyoruz. Bu sorunun muhatabı biz değiliz. Kasıtlı sorulduğunu düşünüyoruz” itirazında bulundu.