Biden baydı

Hüsnü Mahalli

İstanbul'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile buluşan Biden 'Kıbrıs'ı da konuştuk' dedi. Oysa  IŞİD'in insanların boğazlarını kesmeye devam ettiği bir sırada Kıbrıs ne ABD ne de dünyanın gündeminde değil. Biden'ın konuştuk dediği şey belki de oğlunun çalıştığı petrol şirketinin Kıbrıs doğalgazına talip olma konusudur.
Yani avanta işleri.
Bu da çok doğal çünkü Biden ve Erdoğan arasında bir güven sorunu var.
Biden bundan iki ay önce Erdoğan ile yaptığı gizli görüşmeleri  ifşa etmiş ve Türkiye'yi IŞİD ve radikal terör örgütlerine destek vermekle suçlamıştı. Biden bu 'ifşa' olayından dolayı özür dilemiş ama Erdoğan'ın Suriye ve Esad konusunda hiçbir isteğine evet dememiş.
Örneğin tampon bölge ve Suriye'nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge.
Biden ve patronu Obama bununla da yetinmemişlerdi. Bir telefon ile Iraklı Peşmergelerin Kobani'ye geçişi için izin alınmış sonra Erdoğan'ın terörist dediği PKK'nın Suriye kolu PYD ile stratejik işbirliği başlamış.
Ankara çaresiz.
Tam da bu sırada Ankara'nın tek müttefiki Katar Emiri Temim gidip Suudi Kralın elini öptü. İş bununla da kalmadı. Temim şimdi de Suudi Kral'ın destek verdiği ve Erdoğan'ın baş düşmanı Sisi'nin de elini öpmek için Kahire'ye gitmeye hazırlanıyor.
Ankara çok sıkıştı.
Bu durumdan kurtulmak isteyen Başbakan Davutoğlu Bağdat'a uçtu.
Ama orası da çok hevesli değildi Ankara'nın 'göstermelik' dostluk çabalarına.
Kameralar karşısında gülümseyen Başbakan Abadi kapalı odalarda Başbakan Davutoğlu'na 'Önce bize Tarık Haşimi ve ülkenizde barındırdığınız diğer teröristleri verin' demiş.
Eski Başbakan ve şimdiki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Maliki ise 'Türkiye tüm teröristleri destekliyor' diyordu.
Böyle bir ortamdan sıfır sonuç ile ayrılan Başbakan Davutoğlu teselliyi Erbil'de aramaya kalkıştı.
Mesut Barzani tarafından sıcak karşılanan Davutoğlu 'Kürdistan'ın güvenliği bizim için çok önemlidir' diyecekti. Oysa aynı Barzani ve adamları 'IŞİD Erbil'e yaklaşınca Türkiye değil İran yardımımıza geldi' demişti.
Ankara hep çelişkili çünkü hiç kimseye güven vermiyor. Bir zamanlar tümü Ankara'nın dediğini dinleyen silahlı gruplar bugün artık Suriye'de birbirini boğazlıyor. Canını kurtaranlar da soluğu Türkiye'de alıyor.
Böyle giderse yakında Türkiye toprakları terörist artıklarının çöplüğüne dönüşür.
CİA gelip bu çöplükte kendine uygun malzeme arar ve bulursa tornadan geçirip yeniden kullanmaya kalkışır.
Ama o zamana kadar Esad'a dokunmaz ve başkalarının dokunmasına da izin vermez.
Putin ise tetikte.
Ne ABD'yi ne de başkasını Esad'a yaklaştırmaz.
Tıpkı 40 aydır yaptığı gibi.
Peki 'dost ve müttefik' Obama ve Biden'ı ikna edemeyen Erdoğan bu durumda Putin'i nasıl etkileyecek?
Tabi ki etkileyemez.
Üstelik artık Katar Emiri de yok.
Ama asıl şok ABD'nin Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açması ile yaşanacaktır.
Sakın ' bu kadarı da olmaz' demeyin.
Ben bu coğrafyada çok daha ilginç şoklar gördüm, yaşadım ve duydum.
Nedeni de çok basit : 'Gaflet, dalalet ve hıyanet'.