IŞİD'in kasabaya saldırdığı günden itibaren Ayn el Arap yani Kobani dünya gündeminin ilk sıralarında yer aldı. Geçen 33 gün içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu onlarca kez Kobani'deki PYD'ye silah yardımı yapılmayacağını ve başkalarının da yapacağı yardımlara geçit vermeyeceklerini söylediler. Afganistan gezisi sırasında Türkiye'nin Uluslararası Koalisyona katılması için 4 koşul ileri süren Erdoğan önceki gün bir kez daha PYD'yi terörist örgüt olarak tanımladı ve Kobani'ye askeri yardıma geçit vermeyeceklerini söyledi. Bu konuşmadan birkaç saat sonra Başkan Obama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı telefon ile aradı ve Ankara 33 günlük tutum ve davranışını değiştirdi.
Buna da 'Obama mucizesi' denir.
Dün sabah Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bu ani değişimi açıklarken çok zorlanıyordu. Üstelik basın toplantısında hazır bulunan meslektaşlarımızdan hiç biri Cumhurbaşkanının bir gün önceki konuşmasını hatırlatmıyordu.
Pazar Erdoğan 'Kobani'ye askeri yardıma geçit yok' diyor Pazartesi sabahı Çavuşoğlu 'yardım ve Peşmergenin geçişine izin verdik, vereceğiz' diyor.
Bu olsa olsa AKP yönetiminde bir Türkiye'de olabilir.
Nasıl olsa hiç kimse bu ani değişimin hesabını sormuyor, sorgulayamıyor.
Yandaş medya ise bu ani değişimi diplomasi dehası olarak tanımlayacaktır.
Adı üzerinde yandaş ve yalaka.
Peki o zaman geçen süre içinde bunca yaygaraya ne gerek vardı.
IŞİD kuşatması görüldüğünde önlem alınmış olsaydı belki 200 bin kadar Kobanili Türkiye'ye kaçmak zorunda kalmazdı.
Geçen süre içinde Kobani kuşatmasında yüzlerce insan ölmezdi.
Ve Türkiye bir telefon ile tutum değiştiren ülke pozisyonuna düşmezdi.
Çünkü Obama'nın sihirli telefonundan birkaç saat sonra Amerikan uçakları PYD'ye silah ve tıbbi malzeme ulaştırmaya başladı. Açıklamada havadan deniliyor ama Kürt kaynakları karadan da yardım ulaştırıldı diyor. Çavuşoğlu ise 'Kürt Peşmergeler de Kobani'ye geçti' diyor.
Yani Türk topraklarından.
İlginç !
Bir gün önce Erdoğan'ın terörist dediği PYD, ABD tarafından muhatap alınıyor, Amerikan silahlarına sahip oluyor ve Kuzey Irak'tan gelen Peşmerge ya da PKK'lıların desteğine kavuşuyor.
Ankara'nın çok kızdığı ve 'Bunlar Esad'ın adamı dediği PYD'nin özerk yönetimi artık ABD tarafından resmen muhatap alınıyor.
Eğer IŞİD'i yenerse PYD yalnızca Kobani'de değil sınırın diğer bölgelerinde de Türkiye'ye komşu olacak. Bölgeden gelen haberlere bakılırsa PYD Tel Abyad'ı IŞİD'ten geri almak için büyük saldırı hazırlığında. Ama önce Kobani zaferinden emin olmak gerekiyor. Kobani'de zafer yalnızca 'terörist' PYD için değil dünyadaki tüm Kürtler ve onlar ile ilgilenen herkes için çok önemli.
Ne diyordu Başbakan Davutoğlu iki gün önce ?
'Yeni Sykes-Picout'a izin vermeyeceğiz'
Yani Ankara'ya rağmen bölgede yeni haritaların çizilmesine izin verilmeyecek.
ABD'nin PYD ile ilişkisi ve bu ilişkinin sonucu olarak Kobani'de olası zafer bir yeni harita anlamı taşır mı bilinmez ama PYD ve dolayısıyla PKK artık bölgesel denklemlerde önemli bir faktör.
Hem de Ankara'ya rağmen.
Çünkü Kobani'de bunlar yaşanırken 'Akil Adamlar' Başbakan Davutoğlu'ndan çok farklı şeyler dinliyorlardı. Bölgedeki gelişmelerin farkında olan bazıları Öcalan'ın hemen muhatap alınmasını ve İmralı'dan çıkartılmasını savunuyordu. Onlara göre bu yapılmazsa bölgesel olarak Kürt kartı Türkiye'nin elinden alınmış olacak ve Batılı ülkeler Türkiye'ye rağmen Sevr'e doğru hızla adım atacaklardır.
Türkiye ve bölgesel ülkeler buna ne der ne yapar bilinmez ama IŞİD'in bu işe çok kızdığı ve kızacağı kesin.
Çünkü Kobani'de yenilen bir IŞİD diğer bölgelerde de sarsılmaya başlayacaktır.
Bu da IŞİD efsanelerinin çökmesi demektir. IŞİD bunun hesabını en yakınından başlayarak herkesten sormaya çalışacaktır.
Türkiye IŞİD'in bütün plan, proje ve efsanelerinde en önemli ülke.
Nasıl mı ?
Yarına devam ederiz.