Bu köşede Suudi İstihbarat Şefi Bender Bin Sultan ile ilgili çok şey yazdım ve bu adamın coğrafyamız ve dünya için ne denli tehlikeli olduğunu anlattım. 'Arap Baharı' sürecinde ve özellikle Suriye'deki ‘Radikal İslamcı’ tüm gruplara verilen sınırsız yardım ve desteğin başında hep bu adam vardı ama başaramadı. Üstelik bir de küstahlaşmaya başlamıştı.
ABD Suriye konusunda Rusya ile anlaşınca çok kızdı. Batı; İran ile uzlaşınca daha da kızdı ve ABD'ye kafa tutmaya kalkıştı.
ABD bu tipleri sevmez. Adamın suyu ısındı. İki ay önce “Gel sana bir 'check up' yapalım” denilerek ABD'ye çağırıldı . Sonra sesi kesildi. Ne olduğunu bilen yok. Adam 2005'te ülkesine dönüp MGK Sekreteri olmadan önce 22 yıl Washington Büyükelçisi idi.
İşi bitti. Sağ mı, yoksa Mübarek'in İstihbarat Şefi Ömer Süleyman gibi bir tabut içinde mi döner ülkesine bilinmez ama Amerikalılar Suudi Arabistan'da yeni bir dizayn peşinde. Hem de Obama'nın mart sonu ziyaretinden önce. İşte bu nedenle, Suudi Arabistan'ı yakından takip etmeyenler bu coğrafyayı asla anlamaz. Yaş ve hastalıklardan dolayı gidici olan ‘Kral Hazretleri’ iki hafta önce bir emirle Suriye'ye gidip savaşanlar için 3-20 yıl hapis cezası kararı aldı. Bu da yetmedi, İçişleri Bakanı ve yeğeni Muhammed Bin Nayif'i geçen hafta Washington'a gönderdi. Adam önce FBI, CIA ve diğer istihbarat şefleri ile görüştü sonra bakanlarla buluştu. Peşinden, İçişleri Bakanı olmasına rağmen, Kerry ve Obama ile derin ve uzun sohbetler yaptı. Amerikalılar onu çok seviyor. Yemen'de Kaide'ye karşı savaşta Amerikan casus uçakları Suudi topraklarından kalkmış ve birçok Kaide liderini öldürmüştü. Kaide bu adamı öldürmeye kalkıştı ama başaramadı.
Görünen o ki ABD'nin yeni adamı: Muhammed Bin Nayif.
Bu adam Washington'dan ülkesine dönerken, aylardır kurulamayan Lübnan Ulusal Birlik Hükümeti bile kuruldu. Bender orayı da karıştırıyordu.
Muhammed her an MGK Sekreteri ve İstihbarat Şefi olabilir.
Sonrası ABD hizmetindeki performansına bağlı.
İyi hizmet verirse; önce veliaht, sonrasında kral bile olabilir.
Aslında tam zamanı. Çünkü bu ülkede ‘Kurucu Kral’ Abdülaziz El Suud'un 25 hatundan olma 36 oğuldan (ve 27 kız) sağ kalanlar yaşlandı ve verasetle intikal eden koltuk, ikinci kuşak çocuklara devredilecek. Bunun için, 36 oğulun bilmem kaç olan oğulları kendi aralarında iktidar için kıyasıya çekişiyor, çekişecek. ABD kiminin arkasında ise, o kazanır.
Tıpkı Türkiye'nin ‘ikinci dostu’ olan Katar'daki gibi. 1995'te ABD'nin desteğiyle babasına darbe yaparak iktidar olan Emir hazretleri Şeyh Hamed, Suriye ve bölge politikalarında çuvallayınca, 25 Haziran'da yine ABD'nin bir telefonuyla, koltuğunu yaşta ikinci sırada olan oğlu Temim'e bıraktı. Milyarların sahibi Genç Temim iki gün önce İstanbul'da Başbakan Erdoğan ile boğaz turuna çıkmış ve 'ortak konuları' konuşmuştu.
Bölgede çok ama çok ilginç gelişmeler var. Her an yeni bir gelişme yaşanıyor. Mısır Cumhurbaşkanı olması beklenen General Sisi aniden Moskova'ya gidip Putin ile buluştu. Ürdün Kralı Hüseyin aynı saatlerde Obama’yla Suriye'yi konuşuyordu.
'Arap Baharı' ve Suriye'de planlarını gerçekleştiremeyen ABD faturayı bölgesel müttefiklerine kesiyor, kesecek. Obama'nın mart sonu Suudi Arabistan ziyareti bölgenin geleceğini belirleyecek önemli süreçleri başlatabilir.
Örneğin: stratejik müttefik Mursi ve Suudi Arabistan'ı kaybeden AKP Hükümeti’nin bölgesel rolü...
Örneğin: yalnız başına kalan ya da bırakılan AKP Hükümeti’nin başından beri desteklediği farklı tonlardaki ‘Radikal İslamcı’ grupların Suriye, Irak ve bölgedeki geleceği...
Örneğin: Maliki Hükümeti’nin Kaide'ye karşı savaşı...
Örneğin: Suriye ile ilgili Cenevre Konferansı'nın olası sonuçları...
Tabii, ABD ve stratejik müttefiği İsrail ve onun Batı’daki geleneksel lobileri coğrafyamız için çok daha kanlı bir oyun hazırlamıyorlarsa.
Onlarda tezgah bitmez.
Çünkü, böylesi rezil tezgahların içinde olmak isteyen çok insanımız var.
Hepsi de defolu.
Onları da yarın anlatırız.