Pazartesi yazımda ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone'nin nasıl ve neden Mısır'dan kovulduğunu özetlemiştim. Şimdi bu adam hükumetin ve yandaş medyanın hedefinde.
Boşuna, çünkü o bir elçi ve elçiye zeval olmaz.
Yani, Beyaz Saray'ın talimatını yerine getirir.
Çünkü Beyaz Saray her seferinde beysbol sopası ile fotoğraf servisi yapamaz.
Şimdi bir kez daha Kahire'ye gidelim.
26 Temmuz 2008'de Kahire'den kovulan Ricciardone'nin yerine Başkan Bush Margaret Scooby'yi gönderdi. Gelmeden önce bu hanımefendi bakın nerelerde görev almış:
Suriye, Suudi Arabistan, Yemen, İsrail ve Pakistan.
Scooby de, Ricciardone gibi Kahire'ye varır varmaz Müslüman Kardeşler, diğer İslamcı çevreler ve generallerle dostluklar kurup, onlarla bol bol sohbet ediyordu. Wikileaks belgelerinde ise, Scooby sık görüştüğü dönemin Genelkurmay Başkanı Sami Anan için "Çok kibar ve efendi biridir" demişti. Anan 11 Şubat 2011’te Mübarek'e karşı darbe yaparak, Müslüman Kardeşler’e iktidar yolunu açtı. Böylece Scooby görevini yerine getirmişti. Çünkü 4 Haziran 2009'da Kahire Üniversitesi’nde konuşan Başkan Obama demokrasi vurgusu yaparak ‘Arap Baharı’nın sinyalini vermişti.
Peki Scooby ne oldu?
Müslüman Kardeşler iktidara gelince "Artık ben işimi yaptım" diyerek Kahire'den ayrıldı.
Peki yerine kim geldi?
Tabii yine bir bayan... Dışişleri Bakanı Hillary Clinton gibi.
Yeni büyükelçi Anne Patterson... Haziran 2011'de Kahire'ye gelir gelmez Müslüman Kardeşler’le işbirliğine başladı. Bu işbirliği o kadar ileri gitti ki, geniş ve sert tepki almaya başladı. Ama umursamadı ve kendi bildiği yolda devam etti. Mısır medyasına verdiği demeçlerde "Müslüman Kardeşler yönetiminde Mısır, Pakistan gibi olabilir" diyordu.
Patterson Kahire'ye gelmeden önce Pakistan'da görevliydi.
Tıpkı Scooby gibi...
Kendine ve kendisine destek veren Yahudi lobilerine güvenen Patterson hiç çekinmeden "Yahudilerin Nil'den Fırat'a kadar topraklardaki hakkından" söz etti.
Aynı Patterson, Başkan Mursi'yi İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e çok duygusal mektup yazması için ikna etmişti.
Peki Patterson'e ne oldu?
O da Ricciardone gibi kovuldu… Ağustos 2013'te... Yani, Sisi'nin askeri darbesinden yaklaşık 50 gün sonra... Çünkü İslamcılar hariç herkes Patterson'a düşman olmuştu.
Peki sonra ne oldu?
Dünkü YURT'ta bunun haberi vardı.
Başkan Obama bu kez Kahire'ye yeni bir diplomat atadı.
ABD'nin Suriye'deki Büyükelçisi...
Robert Ford.
Adam Şam büyükelçisi ama Suriye'de olaylar başladıktan sonra İstanbul'u kendine mesken edindi. Neden mi? Ankara'daki Büyükelçi Ricciardone ile birlikte Esad'ı devirmek için...
Peki kimin yardımı ile?
Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İngiltere, Almanya, Fransa ve benzeri ülkelerin siyasi, askeri, ve istihbarat örgütleri...
Tabii Suriye'de savaşan 70-80 bin yerli ve yabancı ruh hastası katili de unutmamak gerekiyor.
Ama Ford hazretleri bunca desteğe rağmen Esad'ı deviremedi.
Belki de bu nedenle, Başkan Obama ona "Sen bırak bu işi ve git Nil kenarında dolaş" demiştir.
Demiştir ama Ford'un bu kanlı sicilini bilen Mısır Yönetimi Obama'ya "Başkan sen bu adamı başka yere gönder, çünkü bizim Nil suları onun üzerindeki kan lekelerini temizlemeye yetmez" dedi. Anlayacağınız adam işsiz kalacak, eğer Obama ona acilen bir iş bulamazsa...
Neden mi?
Çünkü ABD Dışişleri Bakanlığı önceki gün resmi bir açıklama yaparak bakın ne diyordu:
"Ortadoğu liderleri Nusra ve Kaide teröristlerine verdikleri desteğe hemen son vermeli ve kendi sınırlarından yabancı teröristlerin geçişlerine izin vermemeleridir".
Müthiş bir açıklama.
Peki, teröristlere en çok desteği kim veriyor ve bu desteğin koardinasyonundan kim sorumlu?
Robert Ford…
Peki, teröristlere destek veren Ortadoğu liderleri kim?
Suudi Kral, Katar Şeyhi ve Başbakan Erdoğan...
Peki, teröristler en çok nereden giriyor Suriye'ye?
Türkiye’den...
Yolsuzlukla ilgili tartışma ve gelişmelere biraz bu açıdan bakmakta yarar var.
Esad direndi, Mursi devrildi ve Erdoğan sıkıştı.