Hep Aynı Oyun

Hüsnü Mahalli

34 aylık ‘Suriye Krizi’nde Arap Birliği, İslam Konferansı, BM Güvenlik Konseyi ve Suriye'nin Dostları toplantıları öncesinde mutlaka bir yaygara kopartılırdı.
Bu bir gelenek haline gelmişti.

Katliamlar yapılır, sonra da suç Esad'a yüklenir ve dünya kamuoyu ayaklandırılır.
Tıpkı 21 Ağustos 2013'te Şam'da kimyasal silah saldırısı olayında olduğu gibi.
Bir düşünün; BM Kimyasal Silah Araştırma Komisyonu Şam'da ve Esad Yönetimi adamların kaldığı otele 10 kilometre uzaklıkta kimyasal silah kullanıyor!

Buna aptallar bile inanmaz. Ama insanlar inandırılmıştı. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, herkes Suriye'nin işgal edilmesinden söz etmeye başladı.

Sonra da, o kimyasalın muhalifler tarafından kullanıldığı anlaşıldı.
İngiliz parlamenterler ve ABD kongre üyeleri, Cameron ile Obama'nın palavralarına inanmadı ve konu örtbas edildi.

Bugün de aynı dümenler çevriliyor.
Yarın Cenevre Konferansı toplanıyor. Amaç; Esad'a karşı bir hava estirmek ve Suriye delegasyonu üzerinde psikolojik baskı kurmak. Bir düşünün; BM Genel Sekreteri Ki-moon bile, daha önce İran'ı konferansa davet ediyor, sonra da Suudilerin tehditleri üzerine daveti geri alıyor. Bu olay bile, uluslararası ilişkilerin ne hale geldiğini yeterince kanıtlıyor. Yani, onlarca ülke Suriye'de savaşan on binlerce katile her türlü desteği verecek ama aynı ülkeler Esad'a destek veriyor diye İran'ın konferansa katılmasına izin vermeyecek; kendileri salonda hazır bulunacak ve türlü türlü tezgahlar çevirecekler.

Suriye'de bir iç savaş yaşanıyor. Onlarca ülke Esad'ı devirmek için dünyanın dört bir yanından gönderilen on binlerce katile sınırsız destek veriyor.

Bu katiller kafa kesiyor, kesilen kafalarla top oynuyor, intihar saldırıları ile sivilleri öldürüyor, çocuk ve kadınları kaçırarak tecavüz ediyor, insanları kurşuna diziyor, her türlü işkenceyi yapıyor ve ülkeyi ortaçağa geri götürmek için her şeyi yapıyor.

Peki, siz bunlara destek veren ülkelerde, bu yapılanlarla ilgili bir tek haberini gördünüz mü?
Bu ülkelerin raporlar hazırlayıp, bu ruh hastalarını eleştirdiklerini duydunuz mu?

Katiller kendi çektikleri görüntüleri YouTube'da paylaşmasaydı, bizim bunlardan haberimiz bile olmayacaktı.
Peki siz, hiç bir yerde bu katillerin Suriye ordu ve güvenlik güçlerinden 30 bin insanı en iğrenç bir şekilde öldürdüğünü okudunuz mu?

Bu iddiayla servis edilen fotoğrafların doğru olup olmadığı henüz bilinmezken, yaygarayı koparanlar Rusya dışişleri Bakanı Lavrov'un deyimiyle; bu ülkede iç savaş yaşandığını nasıl da kolayca unutuyor!..
O fotoğrafların düzmece olduğu kanıtlandığında, hiç kimse hiçbir şeyi hatırlamayacak.
Boşuna dememişler; 'hafıza-i beşer nisyan ile malüldür'.

Özetle; Esad Yönetimi’ni bu fotoğraflarla suçlamak isteyenler öncelikle samimi olmalı.
Sivas Katliamı’nın ekolünden gelenlerin bu konuda söyleyecek hiçbir sözü olmamalı!

Gezi Direnişleri’nde insanların kafalarına kurşun sıkanların ve kurşun sıkanları alkışlayanların hiçbir sözü olamaz. Suriye'deki ruh hastası katillere TIR'larca sır dolusu ölüm gönderilerin de söyleyecek hiçbir sözü olamaz.

Onlar kutularını yeşil dolarlarla doldurup, bu dolarların bir kısmını 'cihatçı' ruh hastalarına göndersinler.
Bıraksınlar; tarih ve insanlık, vicdanı görünen ve görünmeyenlerin hesabını herkesten sorsun.
Merak etmeyin; Suriye Halkı her şeyi biliyor ve kim olursa olsun, herkesten her şeyin hesabını mutlaka soracaktır.

Sizi bilmem ama ben samimi ve içten bedduaların bir gün mutlaka yerini bulacağına inanırım.