İntihar Etmek

Hüsnü Mahalli

32 aydır Suriye'de iç savaş var. Batılı istihbarat örgütlerinin raporlarına göre; 83 ülkeden yaklaşık 100 bin kişi savaşmak için Suriye gitmiş. "Bunların ne işi var Suriye'de" diye sormanın artık hiçbir anlamı yok. Çünkü, birileri Suriye'yi ikinci bir Afganistan'a dönüştürmek istiyor.
O zaman da, Taliban ve Kaide saflarında savaşmak üzere, on binlerce ‘Radikal İslamcı’ genç, dünyanın dört bir yanından Afganistan'a gitmiş ve orada savaşmıştır.
Önce Sovyet işgaline, sonra rakip İslamcı gruplara ve son olarak ABD ve NATO işgaline karşı...
Sonra radikalizm dünyanın dört bir yanına yayıldı.
Peki, Suriye'ye gidenler kime karşı savaşıyor?
‘Esad Yönetimi’ne, Esad yanlısı olanlara, İslam’ın kurallarına uymayanlara...
Bu amaçla da,  farklı grupların saflarında savaşan bu ‘Radikal İslamcı’ kişiler zaman zaman birbirlerini boğazlıyor.  Çünkü herkes "Gerçek Müslüman benim!" diyor.
Dediği için de, her şeyi Allah ve din adına yaptığını savunuyor .
Kaçırılan Alevi ve Hıristiyan kızlara tecavüzler, yürekleri söküp kan içmeler, kafa kesmeler, yol ve meydanlarda infazlar, rastgele atılan havan mermileri ile insanları öldürmek, rastgele yollara bırakılan bomba yüklü araçlarla öldürülen çocuk ve kadınlar...
Her şey 'Allahu Ekber' nidaları ile farklı anlam kazanıyor.
Ama en ilginç olanı; intihar eylemleri.
Şimdi, kendinizi bu eylemleri yapan birinin yerine koyun…
Önce vücudunuzun her yanına patlayıcılar yerleştiriliyor. Sonra mekanizması kuruluyor ve nasıl patlatılacağı öğretiliyor. Daha sonra da, eylemin yapılacağı yere bir-iki kez gidip keşif yapıyorsunuz. Kararlaştırılan günde aracınıza biniyor ve size söylenen yer ve saatte kendinizi hava uçuruyorsunuz! Yol boyunca ya da eylemi yapacağınız yerde gördüğünüz insanlar, belki de size ‘şeytan’ olarak görünüyor.
Bundan yaklaşık dört ay önce, Şam'da böyle bir eyleme şahit olmuştum. Bir intihar eylemcisi aracıyla bir ilkokulun önünde kendini havaya uçurmuştu. Patlama yeri kaldığım otele yakın olduğu için, beş dakika sonra olay yerindeydim. 20 kadar çocuk ve annelerinin cesedini saydım. Onlarca yaralı çocuk ve kadının bağırışması dayanılacak gibi değildi.
Üç gün sonra, intiharcının Suudi kökenli olduğu tespit edilmişti.
Bir yıl önce, Suriye ve İslam aleminin en önemli din adamlarından El-Buti'yi hedef alan intiharcı ise Tunuslu idi. O saldırı sırasında, El-Buti 50 kadar öğrencisi ile camide namaz kılıyordu.
İnanılacak gibi değil!
Acaba bu intiharcılara ne söyleniyor eyleme giderken?
Hakiki Müslüman olduklarını söyleyerek Suriye'ye gelip savaşan bu ruh hastaları nasıl olur da bir caminin içinde insanları öldürebiliyor?
Müthiş bir beyin yıkama operasyonu...
2003- 2013 arasında, Kaide Irak'ta yaklaşık 5 bin civarında intihar eylemi gerçekleştirmiş. Ama bunların yüzde 90'nı Müslüman hedeflere karşı. Şii cami ve dinsel kurumları, polis karakolları, çarşılar, pazarlar, okullar...
Bir seferinde sormuştum bir ‘Kaide'ciye; "Bu intihar eylemlerini neden yapıyorsunuz" diye… Cevabı çok ilginç idi: "Kuran ne derse, biz onu yaparız".
"Kuran'da intihar eylemi yok" deyince, "Sen şeyhimden daha iyi bilemezsin Kuran'ı" diyerek tersledi ve beni tehdit ederek uzaklaştı.
Meğer; intihar eylemcisi beyni tamamen yıkandıktan sonra eyleme giderken şeyhi ona "Melekler seni öleceğin yerde bekliyor, hemen seni kucaklayıp cennete Allah'ın huzuruna çıkaracaklar" diyormuş.
Yani; 83 ülkeden gelen 100 bin kadar ruh hastası buna inanarak, Suriye'yi ve Suriye halkını yok etmek için bu ülkeye akın akın gitti, gidiyor.
Çoğunluğu da Türkiye üzerinden...
Yani; bunlar kendi itirafları ile, önce Hatay'a geliyor ve buradan Suriye'de savaşan farklı grupların saflarına katılıyor.
ÖSO, Kaide, Nusra ve sayılara 1.500 kadar olan farklı silahlı gruplar; bir daha soruyorum: ne işi var bu ruh hastalarının Suriye'de, Türkiye hangi akıl ve vicdana göre bunlara yol ve destek veriyor?
Şimdi birbirini boğazlamaya başlayan bu ruh hastaları artık yalnızca Suriye için değil, başta çevre ülkeleri olmak üzere, herkes için tehlike olmaya başladı.
Bir düşünün, bu ruh hastalarından binlercesi Türkiye'ye gelip yerleşmiş.
Hepsi de savaşmayı ve öldürmeyi çok iyi öğrenmiş.
Onlar için düşman fark etmez.
‘Alevi’ Esad ya da ‘Sünni’ Erdoğan...
Beyinlerini sıfırlayıp,  yeni format atmak hiç de zor değil!..