Bir zamanlar Şer Ekseni diye bir kavram vardı. Batı ve yandaşlarının üretip kullandığı bu kavrama göre; İran, Suriye, Libya, K. Kore ve Irak uluslararası teröre destek veren ülkelerdi.
Uluslararası terörün tanımını ise yine Batı yapıyordu.
Örneğin; Filistinli grupların tümü terörist idi.
PKK ise; bazılarına göre öyle, diğerlerine göre değil.
Bu nedenle de, Batılı birçok ülke açıktan ya da gizlice PKK'ya destek veriyordu.
Türk devletinin arşivinde bununla ilgili yeterince bilgi ve belge var.
Ama her nedense, Türkiye Ağustos 1998'de yalnızca Şam'ı düşman belleyip savaş ile tehdit etti.
Oysa PKK'nın tüm militan ve yönetim kadrosu K. Irak'taydı, PKK'nın tüm saldırıları bu bölgeden oluyordu ve başta ABD, Fransa, Almanya olmak üzere, Ankara'nın NATO'lu müttefikleri PKK'yı destekliyordu.
Türkiye'de yerleşik Çekiç Güç'ün uçakları bile Kandil'deki PKK'ya silah taşıyordu.
Türk ordusu ise 25 kez sınır ötesi harekat ile K. Irak'taki PKK'ya karşı operasyon düzenlemişti.
Ama Ankara yine de tek düşman olarak Suriye'yi görüyordu.
9 Ekim 1998'da Öcalan Suriye'den ayrılınca, Şam Ankara'nın en yakın dostu oldu.
Türk Devleti, hükümeti, halkı ve medyası Beşşar Esad ve eşi Esma'yı çok sevdi.
Mart 2011'e kadar... Yani 'Arap Baharı'na kadar…
Herkesin sevdiği Esad, aniden Başbakan Erdoğan için en büyük zalim oldu.
O öyle deyince, yandaş medya âlâsını söyledi.
Sonra da; devlet ve hükümetteki herkes ile AKP'ye oy verenler de Esad'ı sevmez oldular.
Sonrasını biliyoruz.
AKP Hükümeti hiç kimsenin hayal edemeyeceği kadar Esad düşmanı oldu.
Olmakla da kalmadı, Başbakan Erdoğan Esad'dan kurtulmak için Türk devletinin tüm olanaklarını kullandı.
Sır dolu TIR'lar dahil.
Ama hiçbiri işe yaramadı. Çünkü Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve Lübnan üzerinden Suriye'ye sokulan on binlerce yabancı 'cihatçı' Esad'ı deviremedi.
Tıpkı Suriye içinde satın alınıp silahlandırılan on binlerce militan gibi.
Onlar artık birbirlerini boğazlıyorlar.
Çünkü çoğunluğu ruh hastası ve öldürmeye programlanmış katiller.
Yoksa ABD ve AB; Nusra, IŞİD ve benzeri grupları terörist ilan eder miydi?
Yakında bu gruplara destek veren ülkeler Şer Ekseni ilan edilirse, hiç kimse şaşırmasın.
Şer Ekseni içinde olan İran Batı ile dost olmanın yolunda.
Bir zamanlar Şer Ekseni olan Suriye, Irak, Libya şimdi yeni ‘Şer Ekseni Ülkeler’in desteklediği ‘Şer Çeteleri’nin hedefinde.
Örneğin; 1998'de Öcalan'ı barındırdığı için Suriye'ye saldırma tehdidinde bulunan Ankara, şimdi Suriye'ye göre Öcalan'dan binlerce kez daha tehlikeli on binlerce teröristi barındırıyor ve sınırsız destek veriyor.
Öcalan ise artık Türk hükümet, devlet ve yandaş medyasına göre terörist değil, dost.
Aynı medya zaman zaman Baba Esad'ın PKK'ye desteğini hatırlatmayı da ihmal etmiyor.
İlginç bir durum.
Yakında daha da ilginçleşecek.
Çünkü Suriye'deki teröristler ABD ve AB ülkelerinin ulusal güvenliğini ilgilendirmeye başladı.
ABD ve AB ülkelerinde bu konu ile ilgili çok ilginç toplantı ve gelişmeler yaşanıyor.
CIA sürekli bilgi ve belge topluyor.
Esad Yönetimi ise BM Güvenlik Konseyi'ne sürekli dosya gönderiyor.
Rusya ile temas halinde olan ABD yakında harekete geçebilir.
Bölgeden gelen haberlere bakılırsa, ABD Suriye'deki teröristlere destek veren ülkeleri ‘Şer Ekseni’ ilan edecek ve gerekirse konuyu BM Güvenlik Konseyi'ne taşıyacak.
İşte o zaman durum çok karışacak.
Böyle bir durumda, acaba Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu Öcalan'ı gönderen Baba Esad gibi, Suriyeli muhalifleri kovup, yeniden Beşşar ile dost olurlar mı?
Ne demiş Mehmet Akif: “Tarihi tekerrürden ibaret diye tanımlarlar ama ders alınsaydı, hiç tekerrür eder miydi?”
İyi de, böyle bir durumda; yandaş, kabadaş ve kindaş medya ne yapacak?
Dönekliğini yapacak ve Esed'e yeniden Esad, hatta El-Esad diyecek.
Az kaldı!