Yeni dönem.

Hüsnü Mahalli

AKP kongresi başta olmak üzere seçim dönemi ve sonrasındaki tüm konuşmaların satır aralarında bir tek gerçek var :

Geçen 12 yılda olduğu gibi bundan sonra da Erdoğan tek lider olarak ülkeyi yönetmeye devam edecek. İç ve dış politikanın tüm gerekleri en ince detayları ile onun telkin ve talimatları ile yerine getirilecektir.

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP lideri olarak Erdoğan, Davutoğlu'nu parti lideri atayıp başbakan seçince doğal olarak bakanları da kendisi tayin edecektir.

Yani yarın Bakanlar Kurulu listesini sunmak için Köşk'e çıkacak olan Davutoğlu büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine vereceği listeyi çıkıp okuyacaktır.

Siyaset ve medyada bu gerçeği herkes tahmin edebilir.

Davutoğlu Başbakan olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'idare amiri' olarak görev yapacaktır.

Ama Davutoğlu şimdiye kadar olduğu gibi, dış politikanın patronu olarak devam edecektir.

Önce danışman sonra da bakan olarak dış politikanın tüm detaylarından sorumlu olarak görev yapan Davutoğlu bundan böyle başbakan olarak bu görevini daha güçlü olarak sürdürecektir.

Cumhurbaşkanı Gül'ün 'çekinceleri'nden kurtulmuş bir Davutoğlu yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte  çok daha güçlü politika yürütecektir. Çünkü Davutoğlu ile Erdoğan'ın beslendiği ideolojik kaynaklar, politik ekoller ve sosyal anlayışlar aynıdır.

Aynı olduğu için de Başbakan olarak Erdoğan Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun önerdiği herşeyi yaptı.

Komşularla ile sıfır sorun dedi ama ortada komşu kalmadı.

Aynı olduğu için Dışişleri Bakanı olarak Davutoğlu Başbakan Erdoğan'ın neyi nasıl düşündüğünü iyi bildiği için dış politikasını çok rahat uyguladı.

Arap ve İslam âleminin lideri olacaktı ama bölgede bir tek dostu kaldı : Ülkesi Amerikan üsleri ile dolu, Amerikan Yahudi lobilerinin dostu ve 300 bin nüfuslu küçük ama parası çok olan Katar Emiri Şeyh Temim.

Babasının yaptığı gibi o da Amerikalıların talimatı ile babasına darbe yapmıştı.

Ve şimdi Körfez ülkeleri ve Mısır başta olmak üzere bölgede herkes ondan nefret ediyor.

 


Özellikle 2015 seçimleri öncesinde.

Hele hele ekonomik verilerin giderek kötüleştiği bir zamanda.

Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi geleceği ile ilgili olarak çok rahat büyük planlar hazırlarken.

Çok rahat diyorum çünkü tıpkı geçen 12 yılda olduğu gibi Erdoğan bundan böyle de istediği her şeyi yapabilecektir.

Kimse kimseyi kandırmasın: Muhalefet partileri ve eğilimleri ne olursa olsun muhalifler bugünkü yapıları ile Erdoğan'ın önünü kesebilecek güçte değiller. Muhalifler ve muhalefet toplumu ikna edip örgütleyebilecek  yetenek, beceri ve güce kavuşmadığı sürece Erdoğan tüm olumsuzluklara rağmen hep galip gelecektir. Davutoğlu ile birlikte gireceği her seçim her ikisine Türkiye ile ilgili bildik projelerini uygulama olanağını verecektir.

Türkiye 90 yıllık cumhuriyetin tüm geleneklerinden uzaklaştırılarak devlet ve toplum olarak İslamlaştırılacaktır.

Türkiye başta sosyal ve kültürel olarak birçok yönü ile Ortadoğu'laşacaktır.

Olmaz diyenlere bir zamanlar herkesin dilinde olan 'Türkiye İran olamaz' ya da 'Türkiye Cezayir olmayacaktır' sloganlarını hatırlatmak isterim.

'Bir şey ifade etmez' diyenlere bu kez ' Erdoğan iki dönem Çankaya'da kalsın o zaman konuşalım' derim.

Tabi o zaman siz ve ben konuşabilecek durumda olabilirsek!