İşte Sinan Ateş davasında sanıkların ilk sözleri!

İşte Sinan Ateş davasında sanıkların ilk sözleri!

Sinan Ateş cinayetine ilişkin görülen davasının ilk duruşmasında sanıkların ifadeleri ortaya çıktı.

Ankara Çukurambar’da Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş cinayetinin ilk duruşması Sincan Cezaevi'nde başladı. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş duruşmaya 5 polis ve çelik yelek ile geldi. Tetikçi Eray Özyağcı, “Ben Sinan Ateş’in iki ayağına sıktım” derken, Doğukan Çep ise "azmettiren benim" diye konuştu. 

KILIÇDAROĞLU VE ÖZEL, AYŞE ATEŞ İLE BİRLİKTE OTURDU

Tetikçi Eray Özyağcı’nın da bulunduğu 22 tutuklu sanık duruşmada yer aldı. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş şikâyetçi sıfatıyla salondaki yerini aldı.

Duruşma salonunda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Memleket Partisi lideri Muharrem İnce ve Sinan Oğan da izleyici olarak yer aldı. Duruşmaya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve bazı il baro başkanları da katıldı.

MHP'Lİ VEKİLLERİN TALEBİ KABUL EDİLMEDİ

Mahkeme başkanı duruşmaya başlamadan önce; “Laf atan olursa yanıt vermeyin. Sataşma olmasın. Sabırlı olun, sabredin” uyarısında bulundu.

MHP’nin avukatları, mahkemeye katılmak ve bir harici belleğin dosyaya katılması için dilekçe sundu. Sanık avukatları, “suçtan dolayı zarar görmedikleri için MHP’nin davaya katılmamasını” talep etti. Mahkeme heyeti, gerekçeyi kabul ederek, oybirliği ile MHP milletvekillerinin mahkemeye katılmamasını talep etti.

"'DEVLET BEY’İN TALİMATI VARSA SÖYLE'"

Duruşma tetikçi Eray Özyağcı’nın ifadesiyle başladı. Özyağcı, Sinan Ateş ile Doğukan Cep arasında parasal bir tartışma olduğunu belirterek, Doğukan Cep için olay günü Çukurambar’a gittiğini belirtti.

Özyağcı, “Doğukan Abi bana mesaj atarak, ‘Sinan Ateş’in yanında iki kişi var. Sadece Sinan’ın iki ayağına ateş et kaç’ dedi. Ben sadece Sinan Ateş’in iki ayağına vurdum ve kaçtım. Yanındakiler ateş açtı kaçarken, ‘Reisi vurduk’ seslerini duydum” dedi.

Çukurambar’a Vedat Balkaya ile gittiğini söyleyen Özyağcı, “Vedat’la motora binip Gölbaşına doğru gittim. Orada Mustafa Kemal diye bir arkadaşımın aracına bindim. Doğukan Abiyi aradım, ‘Abi ben sadece aykalarına sıktım. Kaçarken, Reisi vurduk diye sesler geldi’ dedim. Doğukan Çep tarafından Yunanistan’a kaçırılmak istendiğini ancak yakalandığını anlatan Özyağcı,”Ankara Emniyet’i beni aldı. Ankara Emniyet amiri olayı anlatmamı istedi. Doğukan Abimi satmayacağım için hikâye anlatmaya başladım. Ben anlatsam da onlar kendilerine göre yazdı. Sonra savcının yanına çıkarıldım. Üç savcı karşımda oturuyordu. Olayı anlatırken bir savcı, ‘Eray hikâye anlatma. Biz bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey’den talimay aldıysan anlat’ dedi. Bana fotoğraflar gösterdiler bilmiyorum dedim. Bana, ‘Sen kime güveniyorsun. Seçimden sonra çok şey değişir. Ben bu davanın kalemşörüyüm. Senin en ağır cezayı almanı sağlayacağım” dedi.

Özyağcı, savcılığın ardından cezaevine götürüldüğünü, araçların Ülkü Ocakları’na ait olduğunu basından öğrendiğini belirtti. Beraat talebinde bulunmadı.

"BENİM BİLDİĞİM ALACAK-VERECEK MESELESİYDİ"

Sanık Vedat Balkaya, daha önce verdiği ifadelerin doğru olmadığını söyledi.

Balkaya, “Benim bildiğim alacak-verecek meselesiydi. Adam vurulacağı bana belirtilmedi. Adam vurulacağı, öldürüleceğini bilsem, hapisten yeni çıkmış birisi olarak işe girmezdim. Olaydan sonra İstanbul’a gittim. Kocaeli Emniyet’i gözaltına aldı. Ormanlık bir alana götürüldüm, işkence gördüm. Ankara Emniyeti’nde de işkenceler sürdü. Ben bu işin aslını Kocaeli Emniyet’te öğrendim. Ben birinin vurulacağını bilmiyordum” diye konuştu.

Balkaya, iddianamedeki ifadelerinin polisin çarpıtması olduğunu ileri sürerek, duruşmadaki ifadelerinin doğru olduğunu belirtti.

"KENDİMİ CİNAYETİN ORTASINDA BULDUM. TAHLİYEMİ TALEP EDİYORUM"

Sanık Suat Kurt, cinayet suçlamasını kabul etmediğini belirterek, “Ben sadece Doğukan Çep’in bir kardeşine yardım ettim. Özyağcı ve Balkaya’yı tanımam. Doğukan tarafından dövüleceği, çok zor durumda ayağının yaralanacağını söyledi. Doğukan Çep’in ricası için yardımcı oldum. Dövülecek, kırılacak, yaralanacak benim meselem değil. Ben böyle bir şey yaşanacağını düşünemedim. Olaydan haberim olsa kimliğimle otele kaydımı yaptırmaz, mobese kameralarının karşısına kendimi bu kadar atmazdım. Kapüşonsuz gezmezdim. Bunun cinayet olduğunu bilsem otobüse binmez, taksiyle kaçardım” savunmasında bulundu. Olay günü otobüsle alandan ayrıldığını ve silah seslerini duyduğunu söyleyen Kurt, “Rahmetliği görünce üzüldüm, vicdan sahibiyim. Görünce Doğukan’ı aradım. ‘Adam ölmüş’ dedim, Doğukan da ‘Maalesef abi’ dedi. Herhangi bir talepte bulunmadım. Kendimi cinayetin ortasında buldum. Tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

"AZMETTİREN BENİM"

Azmettiren olarak yargılanan Doğukan Çep, ifadesine Gezi Parkı Eylemlerinde DHKP-C üyeleri olduğunu ileri sürdüğü kişileri öldürdüğünü anlatarak başladı. 

Mahkeme başkanı, suçlamayla Gezi Parkı’nın ilgisinin olmadığını belirterek, suçlamaya yönelik savunma yapmasını istedi.

Bunun üzerine Çep, “Azmettiren benim” diyerek savunmasına başladı. Çep savunmasında, 2020’de Gezi Parkı Eylemleri sırasında işlediği cinayetler hakkında görülen davalar için Sinan Ateş’ten yardım istediğini belirtti. Çep, “Ateş, beni aradı. ‘Kardeşim ben aracı buldum. Dosyan halledilecek. 1 milyon TL istiyorlar’ dedi. 200 bin TL toplayabileceğimi söyledim. Getir dedi” ifadelerini kullandı. 

Çep, 2020’den Aralık 2022’ye kadar düzenli aralıklarla Sinan Ateş’e dosyası için 200 bin TL verdiğini ileri sürdü. Çep, Kasım 2022’de Ateş’le telefondan görüştüğünü söyleyerek, “Ateş bana; ‘Kardeşim işin sonuna gelindi. Ama paranın tamamını vermek gerek’ dedi. Borç-harç 200 bin TL topladım. Ankara’ya gelmemi istedi. Liva Pastanesi’nde buluştuk. ‘Eli kulağında bitti bil. Ama paranın tamamını vermemiz gerekiyor’ dedi. Aralık ayının başında tekrar buluştuk. ‘Abi olmayacaksa paramızı alalım’ dedim. ‘Çocuk oyuncağımı kardeşim. Parayı alamayız’ dedi” ifadelerini kullandı. 

"SUİKAST YAPMAK İSTEYEN YÜZÜNÜ KAPATIR"

Mahkeme başkanı, söz konusu ifadelerinin niye önceki ifadelerinde bulunmadığını sorması üzerine Çep, şu yanıtı verdi:

“Efendim ben birisini öldürmeye göndersem, öldürttüm derim. Ayağından vurdurtmaya gönderdim. Öldüğüne üzüldüm. Suikast yapmak istemedim. Efendim; suikast yapmak isteyen yüzünü kapatır sırtından vurur ya da motorla yanından geçerek tarar. Böyle bir şey söylemedim. Öldüğünü öğrenince Eray’ı aradım ve kızdım. İstanbul’a geçmemesini istedim. Daha sonra Mustafa Kemal diye bir arkadaşımızdan Eray’ı İzmir’e götürmesini istedim. Daha sonra ben paket oldum zaten. İzmir’den sonra ne yaptığını Eray biliyor.”

ATEŞ'İN YANINDAKİ SELMAN BOZKURT'UN ATEŞ'İ ÖLDÜRDÜĞÜ İDDİA EDİLDİ

Savunmasının sonunda Çep, davaya şikâyetçi sıfatıyla katılan ve cinayet anında Ateş'in yanında olan Selman Bozkurt'un Ateş'i öldürdüğünü iddia etti.

"MANYAK ÖYLE GEZİYOR"

Şikâyetçi Ayşe Ateş’in avukatı, Çep’e ifadesiyle ilgili sorular yöneltti. Ateş’in avukatı, onanmış bir dosya için neden Sinan Ateş’ten yardım istediğini sorması üzerine Çep, DHKP-C’lileri vurduğunu tekrarladı. 

Avukatı ardından tetikçi Özyağcı’nın neden yanında 12’lik şarjör ve 34’lük uzun şarjör taşıdığını sordu. Özyağcı’ya silah vermediğini belirten Çep, “Silahı kendisi buldu. Manyak öyle geziyor. Ben ne yapayım?” yanıtını verdi.

MAHKEMEDE GERGİNLİK

Doğukan Çep'in yanıtlarını avukatlar yetersiz bulunca Çep avukatlara yanıt vermeye çalıştı. Mahkeme başkanı sert bir üslupla susturunca, müşteki sıralarından Çep'e yönelik bağrışlar geldi. Bunun üzerine mahkeme başkanı yüksek sesle "Susun. Sessiz kalmaya gelmiyor. Yeter" diye bağırdı.

"FETÖ TAKTİKLERİYLE KAMUOYU BASKISI YARATILDI"

“Yaklaşık 18 aydı, televizyon ve sosyal medya yargısından kurtulup huzurunuzda olmayı bekledim” diyen eski Ülkü Ocakları yöneticisi sanık Tolgahan Demirbaş savunmasında; “Suçlamaları reddediyorum. Maktulle hiçbir zaman tanışmadık. Bir araya gelmedik. Diğer sanıkları da tanımam. Birbirini tanımayan insanlarız. Dosyada gizlilik kararı olmasına karşın cımbızla detaylar çekilerek, FETÖ iltisaklı gazeteciler tarafından FETÖ taktikleriyle kamuoyu baskısı yaratıldı. Bir camia üzerinde kamuoyu baskısı yaratmak için algı yaratıldı. Benim bu olayla bağım yoktur. Kamuoyu, medya ve sosyal medya baskısı değil, adil bir yargılama olacaksa beraat edeceğimi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

TOLGAHAN DEMİRTAŞ TAHLİYE VE BERAAT İSTEDİ

Kendisine yöneltilen “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma” suçuna ilişkin Demirbaş, şu savunmada bulundu:

“Cep telefonumdaki kayıtların bu olayla bağı yoktur. Olaydan 8 ay öncesinde yaşanmıştır. Maktulün ev adresini paylaşmadım. Bizim ülkemiz kabile devleti değildir. Ricayla da olsa hiçbir amir konum bilgisi paylaşmaz. Bir polis çocuğu olarak bunu biliyorum. Çocuğum beni Bosna’da antrenör olarak çalıştığımı biliyordu. Babasının cezaevinde olduğunu medyadan öğrendi. Tahliyemi, davanın sonunda da beratımı talep ediyorum.”

Demirbaş savunmasının sonunda; "Lehime hiçbir delil dosyaya eklenmemiştir. Aklanırız, kamuoyu baskısı yaratamayız diye bilerek ve isteyerek deliller dosyaya konmamıştır" dedi.

"EFENDİM, BEN KULLANILDIM"

Demirbaş’ın arından Sanık Özyağcı’nın evinde kaldığı sanık Zekeriya Asarkaya savunmasını yaptı. 

Sanık Hakan Saraç’ın cezaevinden arkadaşı olan Asarkaya, “Olayla bir alakam yoktur. Cinayete karıştığımı bilsem plakalı motoru evimin önündeki kahvehanenin önüne koyar mıydım? Hakan’dan başkasını tanımam. Efendim, ben kullanıldım. İnanın benim böyle bir cinayet işleyeceklerini bilmiyordum. Tahliyemi değil, beratımı itiyorum” dedi.

İLK GÜNKÜ DURUŞMA BİTTİ

İlk duruşma saat 16.30'da sona erdi. Duruşma yarın 09.00'da kaldığı yerden devam edecek.