
Hüsnü Mahalli
Cerablus (2)
9 Ocak'ta bu köşede Cerablus'ta olup bitenlerle ilgili özet bilgi vermiştim.
Cerablus, Temmuz 2012'den bu yana, hepsi muhalif silahlı grupların işgali altında.
Temmuz 2013'te IŞİD diğerlerini temizledi.
Tam anlamıyla, kasabada terör estiriyorlar!
10 gün önce, bir kısmı Türkiye'den giren İslami Cephe, Mücahitler Ordusu, Nusra ve ÖSO militanları IŞİD, yani Kaide işgali altındaki kasabaya saldırdı.
Peki sonra ne oldu?
Kasabanın kaymakamlık binasının yanındaki cezaevi ile az ilerideki kültür merkezinde sıkışan IŞİD militanları, rehin aldıkları 150 kadar insanı canlı kalkan olarak kullanıyordu. Yoğun çatışmalara rağmen, IŞİD militanları teslim olmadı. Halep tarafından gelen destekle, diğer grupların militanları cezaevine girebildi ve rehinelerin bir kısmını kurtardı. Ertesi gün, babasını tanıdığım matematik öğretmeni bir genç, bomba yüklü aracıyla cezaevinin önünde toplanan diğer grupların militanları arasına daldı. Genç ile birlikte 15 kadar militan ve bir o kadar kasaba insanı öldü. Ölenlerin bir kısmı benim akrabam.
Kasabadaki aşiretler, hatta aileler bile kendi aralarında düşman oldu.
Bazıları Kaide'ci, diğerleri Nusra ya da ÖSO'cu.
Esad'çı olanların işi zor.
Alın size başka bir hikaye...
17 yaşında bir genç, kuşatma altında olan Kaide'cilere yardım etmek için silahlanıp evden çıkarken babası onu durdurmuş ve gitmemesi için yalvarmış. Uzun bir tartışmadan sonra genç babasına "Gitmezsem ne yaparsın" diye sormuş. Baba da "Ne istersen" deyince, genç "500 bin lira" demiş. Yani 7-8 bin dolar. “Olur” diyen baba hemen gidip o parayı bulup getirmiş. Genç “Sen benim inancımı 500 bin lira ile satın alabileceğini mi sandın" diyerek babasını vurup öldürmüş, sonra da kültür merkezini kuşatanlarla çatışmaya gitmiş.
Babasını tanırım; namazında, niyazında iyi bir insandı.
10 bin nüfuslu kasabamda daha birçok dram yaşanıyor. Çünkü önceki gece Halep tarafından gelen yüzlerce IŞİD militanı kasabaya saldırdı ve diğer gruplardan onlarca kişiyi öldürdü. Bu da yetmedi, kültür merkezinin kuşatmasına önderlik eden ÖSO'cu iki kişiyi yakalayıp kafalarını kestiler. Kafalar meydanda asılı duruyor. IŞİD, Akçakale'nin karşısındaki Tel Abyad Sınır Kapısı’ndan sonra, şimdi Cerablus'ta da Türkiye'ye komşu.
Şimdi de, Cerablus'tan 70 kilometre uzaklıkta El- Bab kasabasından bir hikaye. Gerçek bir hikaye...
IŞİD ile diğer grupların arasındaki çatışmalar burada da yaşanıyor.
Bu çatışmalardan yararlanarak, tutuklu bulunduğu yerden kaçan bir gencin anlattıkları:
"IŞİD militanları kestikleri kafaları her sabah gelip tutukluların ortasına atıp, o kafayı kulağından tutup tartmamızı isterdi. Ağırlığı en az tahmin eden iki Ermeni vatandaşa boğazları kesilecekmiş gibi yaparlardı. Bu işkence 20 günden fazla sürdü. Sonra, Ermeniler Müslüman olmaya zorlandı, daha sonra da ‘Samimi değilsiniz’ denilerek öldürüldüler. Aileleri gelip cesetlerini isteyince de 'Bunlar Müslüman oldu, cesetlerini siz kafirlere veremeyiz’ dediler".
Cerablus ve El-Bab'da yaşanan bu inanılmaz dramlar, aslında Suriye'nin birçok yerinde benzer şekillerde yaşanmaktadır.
Demokrasi ve özgürlük için savaştıkları söylenen ve bu nedenle kendilerine her türlü yardım yapılan, türlü türlü İslami söylemli silahlı gruplar, öldürmekten başka hiçbir şey bilmezler.
Hiçbirinin ortaçağ katillerinden farkı yok.
Tümü ruh hastası.
Daha önce yazdım: Hiç kimse hiçbir şekilde 'Müslüman ve Allah yolunda cihat ettiğini' söyleyen bu militanların birbirini boğazlamasını açıklayamaz.
Bir düşünün; bir IŞİD militanı hiç çekinmeden, yakaladığı bir Nusracı, ÖSO’cu ya da başka herhangi birinin kafasını canlı canlı kesiyor ve bir başka arkadaşı bunu görüntülüyor.
Bırakın bunu yapmayı; seyretmek, düşünmek, hatta yazmak bile ürpertici!..
Ama onlar insan değil!..
Peki ya, onları savunup her türlü destek verenler?..