
Hüsnü Mahalli
Cerablus
Daha önce yazmıştım: Cerablus, benim doğup büyüdüğüm kasaba. Fırat'ın Suriye'ye girdiği noktada, Karkamış'ın hemen karşısında. Arada tel örgü var. ‘Propaganda’ filmi misali.
Dün bütün televizyonlar Cerbalus'u konuşuyordu. ÖSO'ya bağlı silahlı gruplar Türkiye ve güneyden gelerek kasabaya saldırdı. Kasaba 15 Temmuz 2013'ten beri IŞİD yani Kaide'nin kontrolünde. Oysa IŞİD, Nusra ve ÖSO 15 Temmuz 2012'de hep birlikte kasabaya saldırıp ele geçirmişlerdi.
O gün yeğenimi öldürdüler.
Dün sabah arayan ağabeyim, IŞİD militanlarının farklı gerekçelerle 400 kişiyi hapse tıkadıklarını detaylı olarak anlattı. Ortaokulda sıra arkadaşımın oğlu, önceki gün ÖSO militanlarına dolar sattı diye, kafası kesilerek cezalandırılmış! Onunla birlikte üç kişinin daha kafası kesilmiş! Karkamış'tan yönetilen ÖSO saldırısı sonucu kaç kişi ölür bilmem ama sonunda IŞİD militanları ya teslim olur ya da öldürülür.
Çoğu da yabancı.
Sonrası belli değil.
Çünkü ÖSO ve onunla birlikte hareket eden grupların IŞİD ve Nusra'dan hiç farkı yok. IŞİD kafa kesiyor, Nusra kurşuna diziyor, ÖSO ve diğerleri işkence ile öldürüyor.
Suriye'de durum bu. Suriye'de bu grupların tümü bir haftadır kendi aralarında savaşıyor.
ÖSO ve yandaşları Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Batılı ülkelerin talimatıyla IŞİD'e karşı kapsamlı bir saldırı sürdürüyor. Yani; Sünni İslami gruplar "Ben daha iyi Sünni’yim ve sizden daha radikalim" diyen IŞİD'e karşı savaşıyor. Esad'a destek vermekle suçlanan ‘Şii’ Maliki de IŞİD'e karşı savaşıyor.
Anlaşılan ABD herkese talimat vermiş: IŞİD'in işini bitirin!
Bitirirler mi bilinmez ama Suriye'deki denklemler daha karışıyor.
Her şey mutlaka Türkiye'ye yansıyacak.
Aralık başında Reyhanlı’nın karşısındaki ÖSO'nın silah depolarını ele geçiren İslami Cemaat, şimdi Türkiye ve Batı'nın desteğiyle ÖSO ile ortak savaşıyor.
Bu adamların IŞİD'den farklı olmadıklarını yakında herkes görecektir.
Özetle; savaşan silahlı gruplar açısından durum anlatılmayacak kadar karışık ve tehlikeli.
Hepsi de farklı tonlarda İslamcı.
Çoğunluğu kiralık katil. Kim daha fazla dolar verirse onun için savaşırlar.
Durum öyle olunca, ABD ve Batı’nın kafası daha da karışıyor.
Kafalar karışınca, herkes Esad ile yeniden 'iyi' olmanın yollarını arar oldu.
Dört gündür İstanbul'da toplantı üzerine toplantı yapan muhalif grupların çatı örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) yöneticileri kendi aralarında kavga edip duruyorlar. Çünkü; başta Cenevre Konferansı’na katılıp katılmama konusu olmak üzere, hiçbir konuda anlaşamıyorlar.
SUK içindeki Kürt temsilciler de ‘federal’ bir Suriye istiyor.
Savaşan grupların temsilcileri ise "Çözüm değil, silah istiyoruz. Biz savaşa alıştık, barış bize göre değil!" diyor.
İşin neresinden bakılırsa bakılsın, Türkiye'nin işi zor.
Bir düşünün; komşu bir ülkede iç savaş var ve savaşın tarafı olan tüm siyasi ve askeri grupların liderleri İstanbul ya da güneydeki illerde konuşlanıp savaşı idare ediyor.
‘Samanyolu Haber’ Televizyonu dün Cerablus'taki savaşı Karkamış'tan idare eden ÖSO'cuları gösterdi.
Söylenecek hiçbir şey bulamıyorum .
Türkiye, Suriye'de olup biten her şeyden sorumlu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nın deyimiyle; Suriye'de akan kandan Başbakan Erdoğan sorumlu!
Erdoğan başından beri, “Esad'ı devirirler” diye tüm gruplara destek verdi.
Şimdi de, başka bir grubu temizlesin diye bir gruba ya da gruplara destek veriyor.
Peki bu grupların yarın Türkiye düşmanı olmayacağını kim garanti edecek?
Daha açık bir ifadeyle; ABD istiyor diye IŞİD'e saldıran gruplar, yarın yine ABD ya da bölgesel bir ülke talimatıyla Türkiye'ye saldırırsa, ne olacak?
İçte yolsuzluk ve buna bağlı Cemaat ile başı belada olan Erdoğan ve AKP Hükümeti, yakında Suriye'den dolayı çok daha sıkışacaktır.
Belki de bu nedenle Cenevre Konferansı'ndan hoşlanmıyor.
Çünkü konferans barış yolunu açarsa, Ankara kaybedecek.
Ama savaş devam ederse, Ankara çok daha fazla kaybedecek!
Çünkü; Suriye'de savaşan gruplar üç yıldır olduğu gibi, asla kazanmayacak.
Geriye ölen insanların bedduası kalacak.
Kime mi?
Tabii ki bu savaşa neden olana.