
Hüsnü Mahalli
İmalat Hatası!
Din, Soğuk Savaş’ın en önemli silahı. Komünist ‘Sovyetler’e karşı, Batı tüm dinleri ama özellikle İslam’ı çok iyi kullandı. Çünkü Sovyetler Birliği sınırları içinde on milyonlarca Müslüman vardı.
Dünya petrol ve doğal gazının yüzde 65'ni karşılayan bizim coğrafyanın tümü ise Müslüman.
İşte bu nedenle, namı değer Brzezinski 'Yeşil Kuşak' teorisi ile ‘Sovyetler’i dağıtabileceğine inanmış ve Afganistan İşgali’ni bir fırsat bilerek, Sovyet işgaline karşı direnen ‘Mücahitler’e sınırsız destek vermişti.
CIA tüm mücahitlerin dostu idi.
Pakistan ve Suudilerin katkısını da unutmamak gerekiyor.
Özellikle Suudilerin...
ABD'nin bizim coğrafyaya ilgi göstermeye başladığı 1946'dan itibaren, Suudiler dünyadaki İslamcı parti, örgüt, cemaat, grup ve oluşumların ezici çoğunluğuna; aklınıza gelen ve gelmeyen her alanda maddi ve manevi destek sağlamıştır.
Elbette, CIA'nin bilgi ve onayıyla...
Örneğin; Kaide...
Usame Bin Ladin, Suudi Arabistanlı.
Tıpkı ‘11 Eylül Saldırısı’nı gerçekleştirenler gibi.
Kaide'nin dünyaca ün kazandığı gün.
Aslında, öncesi de vardı.
Çünkü Sovyet İşgali’ne karşı birlikte savaşan mücahit gruplar, Rus ordusu ayrılınca, bu kez birbirlerini boğazlamaya başlamışlardı.
Tıpkı; şimdi Suriye'de yaptıkları gibi.
Hepsi de İslamcı. Allah adına savaşıyor. Adları da ‘mücahit’.
Kanlı kırımlarla bu işin düzelmeyeceğini anlayan CIA ve doğal müttefikler yeni bir tezgahla, bu kez daha radikal olan Taliban'ı 1996'da Kabil'de iktidara taşıdılar.
Taliban ise kendinden daha radikal olan Kaide'yi misafir etti.
Sonrası malum.
11 Eylül'ü bahane eden ABD 2001'de gitti, Afganistan'ı işgal etti.
İktidardan düşürülen Taliban bu kez Afganistan'ın yanı sıra Pakistan'a yayıldı.
Peki Kaide’ye ne oldu?
Her tarafa yayıldı!..
Afganistan ve Pakistan'daki Kaide kamplarında eğitilen binlerce genç ülkelerine dönmüş ve İslamcı örgütlenmelere başlamıştı.
Irak işgali, Kaide'ye verilen en büyük hediye oldu.
Pakistan ve Afganistan'dan ayrılan yüzlerce ‘Kaide'ci, işgalin yarattığı koşulları fırsat bilerek çok hızlı bir şekilde örgütlenip silahlandı.
Irak'ın Şii'lerin eline geçmesini istemeyen Sünni Suudi Arabistan, Sünni ‘Kaide'cilere sınırsız destek veriyordu.
Onların müttefik ABD ordusuna karşı savaşması çok önemli değildi.
Oyun zekice oynanıyordu.
Sonra geldi 'Arap Baharı'...
Müthiş bir fırsat!..
Çünkü bu 'bahar'dan etkilenen Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Cezayir ve Fas'ta çeşit çeşit İslamcılar vardı; Kaide ise hepsinden daha güçlü ve etkiliydi.
Üstelik, silahlı!..
Üstelik, 'uyumlu' İslamcıları iktidara taşımak isteyen Batı ve müttefiği Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve bölgesel ülkeler milyarlarca doları o ülkelere aktarıyordu.
Suriye ise, ABD ve müttefikleri tarafından Kaide için yaratılan süper bir fırsattı..
Çünkü Suriye, Kaide'nin güçlü olduğu Irak'a komşuydu ve yurt dışından Türkiye üzerinden Suriye'ye giden on binlerce yabancı militan Kaide'ye katılıyordu.
Hem de, Batılı ve müttefikleri bölgesel ülkelerin bilgisi, onayı ve desteğiyle!..
Hepsi de profesyonel katil oldu.
Bugün artık tüm Arap ve Müslüman ülkelerinde farklı sayı, düzey, yoğunluk ve güçte ‘Kaide'ciler var.
Hepsi de ruh hastası, katil ve çok tehlikeli!..
CIA Planı ve Suudi parası olmasaydı, bugün Kaide var olamazdı ve asla bu kadar palazlanamazdı.
Biz de bu konuları yazmak zorunda kalmazdık.
Müthiş bir imalat... Kalıbı da orijinal... Üret, üret gitsin!..
İmalat hatası olursa da, çok önemli değil.
Nasıl olsa iadesi yok!