Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Mankafa- 2

İkide bir Baba Esad’ın PKK ve Öcalan’a verdiği desteği hatırlatarak, AKP Hükümeti’nin Suriye’ye yönelik politikalarını ve orada savaşan ‘Radikal İslamcı’ silahlı gruplara desteğini meşrulaştırmaya uğraşanlar, her nedense aynı desteği ve daha fazlasını veren Batılı ülkeleri hiç hatırlamak ya da hatırlatmak istemezler. Oysa Türk Halkı kurtuluş savaşını İngiltere, Fransa, Yunanistan, İtalya ve dolaylı olarak ABD’ye karşı vermiş ve bu ülkeler Türkiye’nin başına aralıklı olarak hep bela olmuşlardır. Üstelik, bu ve diğer Batılı ülkeler, NATO’da Türkiye’nin müttefiğidir. Ama mankafalılar her nedense “Yahu, bu ülkeler Türkiye’yi işgal etmiş ve Türk insanlarını öldürmüştü” demiyor, diyemiyor ve deme zeka ve becerisini gösteremiyor. Gösteremiyor, çünkü onlar kendi iradeleri ile düşünüp gerçeği arama ve bulma becerisine sahip değiller. Öyle olsaydılar, Menderes Hükümeti’nin 1950-1960 yılları arasındaki Ortadoğu politikalarını hatırlayıp, Türk halkına anlatabilirlerdi. Örneğin; Kore’ye asker gönderme, Suriye sınırına bir milyon mayın döşeme, Türkiye topraklarında yüzden fazla Amerikan üssüne izin verme ve Cezayir, Mısır, Irak, Ürdün ve Lübnan’da hep İngiltere, ABD ve Fransa’dan yana olma... Bu da yetmezse, biraz daha gerilere giderek, Osmanlı tarihindeki Bizans oyunlarını ve Osmanlıların 400 yıl süre ile Arap coğrafyasını yönettiğini de hatırlayabilirler.

Birbirlerini boğazlayan tüm Avrupalılar şimdi AB içinde birlikte gelişmeyi amaçlarken, bizim geri zekalılar ‘Senin oğlun benim oğlumu dövdü’ kavgasında...
Bu kadar aptalca şey olamaz!

Peki o zaman, ‘Baba Esad’ neden hep hatırlatılıyor? Üstelik Baba Esad, Öcalan’a verdiği desteği 1998’de tamamen kesmiş, Ankara ile bu konuda işbirliği anlaşması imzalamış, bu anlaşmayı uygulamış ve oğul Esad bu işbirliğini çok ileri bir aşamaya taşımıştı. Ama Anadolu’yu işgal eden emperyalist ülkeler PKK’ye verdikleri desteğe devam etmiş, geçen sürede Türkiye’ye karşı her türlü karanlık ve pis oyunun içinde olmuş ve halen de öyledirler. Öyleydiler ama mankafalılar bu gerçeği her nedense görmez ve Türk halkına göstermek istemezler.
Çünkü onların derdi başka!

Peki; diyelim, AKP hükümeti tıpkı PKK olayında olduğu gibi, ayaklanan Suriye halkına ‘haklı’ olarak destek veriyor.

Peki; dünyanın dört bir yanından gelen, gelmeye devam eden ve Türkiye sınırından Suriye’ye girerek cinayet işleyen on binlerce yabancı ruh hastası ‘Radikal İslamcı’ katile ne demeli?
Bunu hangi akıl, mantık ve vicdan açıklayabilir?
Belki mankafalılar bunu bize anlatabilir...

Belki bu mankafalılar PKK’nın şu anda Kandil’de Barzani’nin himayesinde olduğunu Türk halkına söylerler. Bunu söylerken de, Barzani’nin şimdi artık Ankara’nın en önemli bölgesel müttefiği olduğunu da hatırlatırlar.
Nasıl olsa PKK artık terörist bir örgüt değil ve ‘Serok’ Öcalan Ankara’nın baş muhatabı...

O zaman, bu geri zekalı mankafalılar neden Baba Esad’ı ve onun üzerinden Suriye’yi suçlayıp duruyorlar?
PKK ve Öcalan ile dost olan Ankara’nın Suriye’deki Kürtlerle başı belada. Çünkü Suriye’deki Kürtler bir türlü AKP hükümetinin emrine girmiyor. Çünkü Suriye’deki Kürtler 2000-2010 döneminde Erdoğan ile  anlaşarak PKK’ya karşı mücadele veren oğul Esad’a karşı, belki de babasına olan vefa duygularından dolayı ayaklanmıyor.
Çünkü; Suriye’deki Kürtler, ki çoğunluğu PKK’nın paralelinde, Başbakan Erdoğan’ın ‘Barış Süreci’nin bir parçası olmak istemiyor. Çünkü; Suriyeli Kürtler Suriye’nin geleceğine paralel olarak, kendilerine göre özel hesaplar yapıyor ve bu hesaplar Ankara ne yaparsa yapsın, asla AKP hükümetinin hesaplarına uymayacaktır! Belki de bunun farkına varan AKP Hükümeti Nusra, Kaide ve ‘ÖSO’yu PYD ve Kürtlere saldırttı. Bunu ben söylemiyorum. AKP Hükümeti’nin üç kez Türkiye’de misafir ettiği PYD lideri Salih Müslim söylüyor ve ekliyor ‘’Artık Türkiye’ye gitmeyeceğim ve AKP hükümeti ile konuşmayacağım”.

Bu detaylar uzayıp gider. Ama mankafalılar bunların hiçbirini anlayacak kapasitede değil. Anlamadıkları için de, hem kendilerinin hem de Türkiye’nin hali ortada... Ama acı olan; bu tipler ‘aydın’ diye geçinir, birileri onlara inanır, oysa onların dünyası kapkaranlıktır. Aydının görevi; insanlara bilgilerle desteklenen gerçekleri anlatmaktır. Bir aydın, amacı ve gerekçesi ne olursa olsun, hiçbir şekilde yalaka olamaz! Olursa o başka bir şey olur...
Örneğin ‘beton kafa’...
Bir duvardan öbür duvara, vur gitsin!..
Depreme bile dayanaklı…

Not: Bu yazı Pazartesi bu köşede yayınlanan yazının devamıdır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar