Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Ortak tavır!

24 Mart'ta Kahire mahkemesi Rabia ve Nahda meydanlarındaki olaylar sırasında terörist eylemlere katıldıkları kanıtlanan 529 Müslüman Kardeşler yönetici ve üyesi için idam kararı verdi. Mısır yasaları gereğince bu bir ön karardır ve görüş alınması için Başmüftü'ye gönderilir. Mahkeme 28 Nisan'da yeniden toplanacak ve müftüden gelecek görüşe paralel olarak kesin karar verecek. Sonrasında Türkiye'de  olduğu gibi temyiz süreci başlayacak.
Özetle mahkeme ne karar verirse versin bu süreç aylarca hatta yıllarca sürebilir.
Peki mahkeme hiç kimsenin kabul edemeyeceği insanlık dışı böyle bir kararı neden ve nasıl verdi.
24 Aralık 2013'te Mısır Hükümeti, Müslüman Kardeşler örgütünü resmen terör listesine aldı ve bu örgüte üye olanların terörist muamelesi göreceğini açıkladı.
7 Mart 2014'te ise bu kez Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Müslüman Kardeşleri Kaide, IŞİD ve Nusra gibi terör örgütü olarak tanımladı ve onunla savaşılacağını açıkladı.
Bu süre içinde ve öncesinde Müslüman Kardeşler Mursi'yi deviren darbe sonrasında eylem ve saldırılarına devam etti, ediyor. Bu saldırılarda  500 kadar güvenlik görevlisi öldürüldü.
Mısır güvenlik güçleri Müslüman Kardeşlere karşı her alanda kapsamlı ve kanlı bir mücadele sürdürüyor.
Örneğin Mısır istihbaratına göre, Mursi bir yıllık başkanlığı döneminde Kaide lideri Mısırlı Eymen Zavahiri ile 5 kez telefonla görüşmüş.
Dün ise ABD yönetimi son aylarda kanlı saldırılar gerçekleştiren Mısır'daki Ansar Almakdis örgütünü terör listesine aldı ve bu örgüte karşı mücadele eden Mısır Hükümeti'ne destek verdiğini açıkladı.
Peki bütün bunları neden anlatıyorum?
Önceki gün TBMM dört partinin önergesi ile ortak bir bildiri yayınladı.
Bildiriye göre  'İdam kararları insanlık tarihine kara bir leke olarak kazınacak'.
TBMM bu bildiriyi yayınlarken AKP'ye yakın medya ve çevreler bu konuyu tartışma ve Mısır konusunu yeniden toplumun gündemine taşıma peşindeydi.
CHP, MHP ve BDP TBMM bildirisi ile bu çabaya ortak oldu.
Oysa aynı yandaş medya ve çevreler idamın olmadığı Türkiye'de Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalarda benzeri kararlar alındığında alkışlamıştı.
Demokrasi ve özgürlüklere karşı sürdürülen inanılmaz baskı ve saldırıların  dayanılmaz hale geldiği bir Türkiye'de  aynı medya ve çevrelerin Mısır'ı gündeme taşıması çok daha ilginç.
Üstelik bu medya ve çevrelerde her gün onlarca insanın öldürüldüğü Irak için benzer duyarlılığı görmüyoruz. Suriye'de ruh hastalarının kafa kesmeleri ve insanlık dışı tüm vahşeti yandaş medyayı hiç ilgilendirmiyor.
Çünkü Irak ve Suriye'de işlenen vahşetin gerekçesinde hep 'Allah yolunda  cihat' anlayışı var.
Ama işin ilginç olan tarafı, bu medya ve çevreler 6 ayda Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Batı destekli Hıristiyan çeteler tarafından hunharca öldürülen binlerce Müslümanı görmemezlikten geliyor.
Demek ki hesap başka!
Çünkü Mısır'daki idamlar birileri tarafından gecikmeli olarak Türkiye'nin gündemine taşınırken dünyada hiç kimse bu konu ile ilgilenmiyor.
Karar alındığında ABD, AB ve Başbakan Erdoğan gibi bazı liderler kararı farklı tonlarda eleştirmiş ve Mısır yönetimine çağırıda bulunarak uygulanmamasını istemişlerdi.
Sonrasında herkes konuyu unuttu.
Şu anda Arap ve Müslüman ülkelerinin hiçbirinde ve Batı'da ne siyasal çevreler ne de medya bu konuyu konuşuyor.
Dünyanın dört bir yanındaki Müslüman Kardeşler şimdilik sessiz.
Anlaşılan dava sahipleri unutabilir ama bizdeki bazı çevreler unutturmak istemiyor, istemeyecek.
Başkalarının mazlumu bile birilerinin işine yarayabilir.
Ne demişti Başbakan Erdoğan " aldığımız oyların bir bölümü dış politikadaki tavrımız sonucudur'.
Anlaşılan CHP, MHP ve BDP belki de farkında olmadan AKP'ye bu alanda yardımcı olmaya niyetli.
Belki de bu dayanışmayı bir gelenek haline getirirler!
O zaman da başka ülkelerin parlamento ve partileri AKP Hükümeti'nin anti-demokratik tutum ve davranışlarına karşı ortak bildiri yayınladıklarında kızmamaları gerekecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar