
Hüsnü Mahalli
Tunus dersleri-2
'Arap Baharı'nın etkilediği ülkeler : Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Cezayir, Fas ve Suriye.
Karanlığın dibinde olan ve Kral, Emir ve Şeyhlerin yönettiği Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Kuveyt, BAE, Umman ve Ürdün'de hiç bir numara olmadı.
Ama bu yönetimler diğer ülkelerdeki 'bahar'ı var güçleri ile desteklediler.
İşte bu nedenle ben daha ilk günlerde 'Bahar'ın pis ve iğrenç bir oyun olduğunu söylemiştim.
İslamcıları iktidara taşımak ve radikal İslamın önünü açmak bu oyunun temel amacı idi.
Suriye 'Bahar'a ve 'Bahar'ın bu iğrenç tezgahlarına direndi ama bedelini çok ağır ödedi, ödüyor.
Suriye direnmezseydi bugün çok farklı bir coğrafya ve Türkiye olacaktı.
Suriye direndiği için 30 milyon Mısırlı Müslüman Kardeşler'den kurtulmak için sokaklara çıktı ve ordu ile birlikte Mursi iktidarını devirdi. Arap ve Müslüman dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan ve Müslüman Kardeşler örgütünün doğduğu Mısır'daki bu değişim bölgenin tüm dengelerini altüst etti. Ettiği için de Cumhurbaşkanı Erdoğan Musri'yi deviren Sisi'ye çok kızdı. Üstelik Suriye konusunda Ankara'nın stratejik müttefiklerinden olan Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn Sisi'yi desteklemiş ve Müslüman Kardeşleri terörist ilan etmişlerdi.
Son saydığım üç ülkeye komşu olan Yemen'de 'Bahar'ın tezgahı ile iktidara ortak edilen Müslüman Kardeşler İran destekli Şii Husilerin bir ay önceki hamlesi ile devre dışı bırakıldı.
Mısır'a komşu Libya'da durum çok farklı değil. 'Bahar' sonrasında Tunus ve Mısır'da iktidara gelen Müslüman Kardeşlerden güç alarak duruma hakim olmaya çalışan İslamcılar Sisi darbesinden sonra zorlanmaya başladı. Türkiye, Katar ve Hamas'ın desteğine rağmen Sisi ve ona destek veren Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün Libyalı İslamcıları sıkıştıracaklardır.
Bu iş hiç kolay değil ve öyle olmayacaktır.
Çünkü 'Bahar' sürecinde İslamcı gruplar yaratılan ortamlardan çok iyi yararlandılar ve büyük bir güç haline geldiler.
Suriye ve Irak'ta IŞİD. Libya, Tunus, Mısır, Cezayir ve Mali'de IŞİD benzeri örgütler.
Yemen ve Somali'de Kaide.
'Bahar' amacına varmıştı : Ilımlı başlayıp en radikali ile bitirmek.
Şimdi de çıkmış : 'Radikallerden kurtulmak için ılımlılara sahip çıkalım' diyorlar.
Hepsinin ana şemsiyesi : Müslüman Kardeşler
Suriye'de iktidar olamadılar. Tunus, Mısır ve Yemen'de oldular ama hemen devrildiler.
Fas'ta Kral'ın tam yetkili olduğu bir sistemde bizdeki AKP'nin adaşı AKP iki parti ile birlikte kurduğu koalisyonu zor yürütüyor. 1989 yılından bu yana İslamcıların hep gündeminde olan Cezayir'de Müslüman Kardeşler artık varlık gösteremiyor.
'En hakiki İslamcıların' 100 yıldır iktidarda olduğu Körfez ülkelerini saymazsak geriye Müslüman Kardeş Ömer Elbeşir yönetimindeki Sudan kalıyor.
O da Erdoğan ve Davutoğlu yönetimindeki Türkiye'yi çok sever.
Erdoğan ve Davutoğlu da Elbeşir'i çok sever.
Bu coğrafyada sevilecek başkası da kalmadı.
'Bahar' ile birlikte iktidara gelen ya da getirilen Müslümam Kardeşler artık yok.
Yerlerinde AKP'den hoşlanmayan laikler var.
Erdoğan ve Davutoğlu'nun bölgesel rüya ve hayalleri artık kararıyor.
Bu rüya ve hayallerin gerçek olabilmesi için geriye bir tek hesap kalıyor :
'Madem ki ılımlı Müslüman Kardeşler yok o zaman Müslüman Kardeşler ideolojisinden beslenen radikal İslamcılarden medet umulur'.
Belki de bu nedenle Ankara IŞİD'e karşı Uluslararası Koalisyona katılmıyor.
Belki de bu nedenle Ankara Biden'ın deyimi ile Suriye'da savaşan tüm silahlı gruplara yardıma devam ediyor.
Belki de bu nedenle Ankara Müslüman Kardeşler kartından vazgeçmiyor ve geçeceğe de benzemiyor.
Bu gidişle bölgenin tüm Müslüman Kardeşleri İstanbul'u mesken edineceklerdir.
Yakında Tunuslu Nahda'cılar da gelir.
Belki de iktidara gelme sürecinde çok şey öğrendikleri AKP'lilere iktidarı neden ve nasıl kaybettiklerini anlatırlar.
Ama yalan söylemeden.
Ben CHP, MHP ve diğerlerinin yerinde olsam kesin kulak misafiri olmaya çalışırdım.
Çünkü bu hikayede Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun moralini bozacak
çok 'ekşin' var!
Çünkü Tunus bir çok yönü ile Türkiye'ye benzer.
Atatürk Cumhuriyet'inin önemi şimdi çok daha anlamlı!