
Hüsnü Mahalli
Yerin dibine yükselmek!
Türkiye ve tüm bölge coğrafyasında olup biteni çok iyi ifade eden üç sözcük.
Tarafsız - objektif bakanlar bu coğrafyada hiçbir şeyin iyi gitmediğini rahatlıkla göreceklerdir. Göreceli olarak gördüğümüz bazı iyi şeyler bu söylemin özünü değiştirmez. Çünkü, iyi görünen bu şeylerin derinliğinde mutlaka olumsuz birçok detay vardır.
Bizim coğrafyada insanlar yükseldiklerini sandıklarında yerin dibine battıklarını neden fark etmiyorlar? Yanlış hesapla yükselmenin aslında uçuruma doğru hızla yaklaşma olduğunu neden anlamak istemiyorlar? Başkalarının yaşadıklarından neden ders almazlar?
Belki bu, iktidar olmanın temel hastalığıdır.
Belki de bu, iktidar hırsı ile kendi yaşamını da şekillendiren insanların açık ya da gizliden genetik hastalığıdır. Onların gen haritaları ters kurgulanmıştır. Çünkü, onların bu genetik hastalıkları kendilerinden çok, başkalarına zarar veriyor.
Şöyle bir etrafınıza bakın.
Hem de Türkiye'den başlayarak. Göreceli olarak iyi görünen birçok şeyin olumsuzluklarını yakın ve orta vadede herkes görecektir. Örneğin; AKP'nin devleti ve toplumu ‘İslamlaştırma’ çabası. Örneğin yüzde 50 adına, geri kalan yüzde 50'yi sindirme anlayış ve kompleksi.
Maksimum haz!
Örneğin; AKP'nin Kürt sorununa yönelik çelişkili ve gel-gitli politikaları. AKP'nin, başta Suriye olmak üzere, bölge politikalarını burada hatırlatmaya gerek yok. Tümü çelişkili, tehlikeli ve başarısız. Tam anlamı ile, yerin dibine yükselmek...
Peki coğrafyamızın diğer ülkelerinde durum ne?
Türkiye'den farklı değil.
Örneğin Körfez Ülkeleri.
200 yıldır çağdışı, bağnaz ve ilkel aileler tarafından yönetilen ülkeler.
Bu yönetimler yalnızca kendi halklarına değil, başka halklara da zarar veriyor.
Örneğin Suudiler... ‘Arap Baharı’ sürecinde, ortalığı karıştırmak için herkese para verdiler. Öncesinde ise CIA ile birlikte Kaide ve Taliban'ı kurdurup herkesin başına bela ettiler.
Bugün Suriye'de savaşan ‘Radikal İslamcı’ tüm grupların arkasında Suudiler var.
Türkiye dahil, coğrafyamızdaki 'Yeşil Sermaye'nin çıkış noktası Suudi Arabistan'dır.
Bu sermayenin yükselişini, yükselenler elbette bir çakılma olarak görmeyecektir.
Oysa olayın felsefi boyutuna bakıldığında, bu yükselişin de özünde yerin dibine doğru olduğu çok rahat görülecektir.
Ama kimin umurunda?
Nasıl olsa, halk dili ile “Birileri maddi ve manevi olarak malı götürüyor”.
Tıpkı İran Şahı, Menderes, Saddam, Mübarek, Bin Ali, Kaddafi, Yemenli Salih gibi...
Hepsi de bizim coğrafyada...
Hepsi de ‘yerin dibine’ yükseldi...
Yükseldikçe kanatlandılar...
Sonra da yerin dibine çakıldılar!
Halkları ise hala sürünüyor.
Etnik, dinsel, mezhepsel ve sosyal nefret ve kırımlar...
Hep kan ve gözyaşı...
Coğrafyanın diğer halkları farklı değil.
Tüm Müslüman coğrafya...
Sebep mi?
‘Gaflet, dalalet ve hıyanet’…
Geri kalanları da siz bulun!