
Mustafa Ülkü Caner
Bugün bana, yarın sana!
Aslında hukuk devleti ilkelerini içselleştirmiş hiç kimse bir kişinin düşünce ve söylemlerinden dolayı cezalandırılsın istemez.
Çağdaş, demokratik hukuk devleti anlayışı bizlere bunu emreder.
Düşüncesini açıklaması nedeniyle veya görevi gereği bir haber yapmış gazetecinin hapse atılması anlaması ve anlatılması zor olaylardır.
Terör olaylarına fiilen katılmamış, yasadışı örgüt militanlığı yapmamış gazetecilerin katillerden ve tecavüzcülerden bile ağır cezalara çarptırılmasını kamu vicdanını rahatsız eder.
Bugün etmese, yarın eder!
Örneğin, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu veya Eren Erdem olaylarında olduğu gibi…
Bu yaşadıklarımız anlaşılmaz olmanın ötesinde kamu vicdanını da fazlasıyla örseleyen anılar olarak kalacaktır hafızalarımızda.
Siyasi konjonktür ile hukuk ve adalet yönlendirilemez.
Yönlendirilen “hukukçular” var ise, onlara da hukukçu denmez!
Yönlendirilirse de en büyük zararı adalet ve hukuk görür.
Bu durumlarda ,“mağluptur bu yolda galip” kuralı işler.
Bunu kimse, özellikle “konjonktürel hukukçular” unutmamalı.
Düşüncelerinden dolayı insanların hapsedilmeleri ortaçağ öncesi kafa yapısıdır.
Birilerinin fikirlerini doğru bulmayabilirsiniz.
Beğenmemek, düşüncelerine karşı olmak başka bir şey…
Önemli olan, beğenmediğin, eleştirdiğin, kızdığın, hatta öfkelendiğin insanlara olmasa bile, onların savunma hakkına da sahip çıkabilmektir.
Unutmayın, savunma hakkına sahip çıkmak, onların düşüncelerini onayladığınız anlamına gelmez.
“Vurun Kahpeye” filminde bile figüran rolünü oynayanlar kuru gürültülü bir kalabalıktan ibarettir.
Hâlbuki asıl kahpe işte o kuru topluluk ve onları kışkırtanlardır.
Sürü içinde kaybolmak ve akımla birlikte tüm şiddetiyle sürüklenmek işin kolayı elbette.
Güçlü ve iktidar odağında oturanları sevmek, övmek, pışpışlamak ve savunmak çok kolay bir şeydir.
Zaten bunun adı başka bir şey oluyor.
Örneğin, krallık dönemlerinde bu kişilere daha çok dalkavuk denirdi.
Ama zamanı gelir, insan dalkavukları bile savunmak zorunda kalabilir.
En çokta krallarına ve patronlarına karşı…
Sadece dalkavuklar veya maşalar mı?
İnsan, gerekirse kralı bile savunmak zorunda kalabilir.
Hatta en çok da eski dalkavuklarına karşı.
Yeter ki insan olsun.
Savunma hakkı için sadece, insan olmak yeterlidir.
Hukuk Devleti, hatta sade bir hukukçu olmak bile bunu gerektirir.
Bu gereklilik, bugün bana, yarın sana gerekli olur.